104 emekli duyarlı amiralimiz ülkemiz gündeminde yaşadığımız bazı konularla ilgili kendi aralarında yaklaşık 10 yıl önce oluşturdukları WhatsApp gurubunda istişareler yaparak bir basın duyurusu yapmışlardı.
1937 de İstiklal Savaşımızdan sonraki en önemli kazanımımız olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi birkaç yıldan beri ülkemizin gündemine getirilmiş, hatta Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan seyahatinde cumhurbaşkanımızın ağzından “ Lozan’ın Güncellenmesi” olarak dillendirilmişti.
Lozan ve Montrö bir cumhuriyet kazanımı ve bir başarı hikâyesi olduğundan, tabii olarak bu anlaşmalar, cumhuriyetle sorun yaşayan insanların tacizine sebep olmaktadır.
Emekli amirallerin duyurusundaki en önemli konu Montrö idi.
ABD’nin yakın zamanda Büyük Ortadoğu ve Yeşil Kuşak benzeri bir projeyi vizyona koyduğu belli oluyor.
Asıl amacı Rusya’yı çevrelemek olan bu proje doğal olarak güney kısmından Türkiye’yi kapsamaktadır. Tıpkı BOP’un kuzey kısmından Türkiye’yi kapsadığı gibi. (Arada kalan bölge ile Sevr’de Türkiye’ye bırakılan bölge aşağı yukarı aynıdır)
ABD’nin vizyona koyduğu projenin diğer ayakları Bulgaristan ve Romanya’nın Avrupa Birliği ve NATO’ya alınması. Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya davet edilmesidir.
ABD’nin Rusya’yı çevreleme projesinin hayata geçmesi için Montrö anlaşmasının değişmesi gerekmektedir.
Buradan anlaşılması gereken kim ki Montrö anlaşmasının değiştirilmesini istiyor, işte o kişi ABD çıkarlarına hizmet ediyor demektir.
Montrö anlaşmasının ilgili maddelerine göre zaten anlaşma imzacılarından birinin maddelerde bir değişiklik yapmak istemesi ancak değişiklik isteğini Fransa hükümetine bildirmesiyle başlar, değişikliğin olması halinde imza atan devletler tekrar toplanır ve yeni bir “Boğazlar sözleşmesi” tanzim eder.
Yani Montrö’nün yenilenmesi yani bir uluslararası kongre toplanması gerektirmektedir.
Emekli amirallerin duyurusu ve toplumumuzun bağımsızlığımız konusundaki duyarlılığı karşısında, cumhurbaşkanımız “Montrö’ye bağlıyız” diye açıklama yaptı.
Bir bakımdan emekli amirallerimizin duyurusu ve toplumsal baskı duyurunun bu maddesi itibarı ile amacına ulaşmış görünüyor.
Tabii bir göreve gelme hırsı ile gözleri kararmış, kör olmuş sağa sola “zevzek” diyen ama aslında kendisi “zevzek” olan insanlar var. Onları kaale almamak lazım.
Efendim neymiş hanımefendi, partisinin gurup toplantısında Montrö için konuşmuş ya, yetmezmiymiş, deniz amirallerinin denizlerimiz hakkında fikir söylemeleri darbe getirirmiş.
Senin konuşman neyi değiştirebilir ki senin için zaten “Sarı muhalefet” denmiyor mu?
Emekli amirallerimizin duyurusundaki bir madde de, askeri kıyafetinin üstüne tarikat şeyhi kıyafeti giyip namaz kılan general konusuydu. O general için soruşturma başlatıldığı paylaşıldı.
Bu duyuru Türk ordusunda yeni bir FETÖ faciasının önüne geçmek için bir adım olabilir.
Emekli amirallerimizin duyurusunda, Türk ordusuna alınacak subay adaylarının Atatürk çizgisinde, cumhuriyet değerlerine bağlı, Türk milletinin evlatlarının olması istendi.
Milli Savunma Bakanlığı aynen emekli amirallerimizin düşünceleri, fikirleri doğrultusunda yazılı açıklama yaptı.
104 emekli amiralin duyurusu amacına ulaşmıştır.
Yok, gece yayınlandı, yok “Yüce Türk Milletine” başlığı kullanıldı.
Bunlar emekli olmuş Türk amiralleri. Duyurularını hangi millete yapacaklardı, olmayan “ İbrahimi” milletine mi yoksa Yunan Milletine mi? Tabii ki bir fikirleri var ise biz Türk milletinin mensupları ile paylaşacaklardı.
İktidar partisinin önüne gelen her konuda olduğu gibi bu duyurudan da siyasi rant çıkarmaya çalışması, zaten sürekli yaptığı pragmatist, oportünist bir tavırdır.
İktidar partisi o yana bu yana çekecek diye insanlar fikrini içinde mi saklasınlar?
Biz Türkler emekli amirallerimizin duyurusunda yazanların takipçisi olmalıyız. Onları yalnız bırakmamalıyız.
Demokraside yaşayabilmenin en önemli şartlarından biri, Toplumun, Milleti, Vatanı, Bağımsızlığı, birliği, ekmeği, kişisel ve toplumsal hakları için fedakârlık yapabilecek bireylere sahip olmasından geçer.
Dünya demokrasi tarihi aynen bunu gösteriyor...