2008 yılında bir FETÖ’cünün tehdidi ve cevabım

Abone Ol

1999 yılında başlattığım İslam düşmanı FETÖ ile mücadelem son hızla sürüyordu. FETÖ’ye tapanlar beni telefon, mail ve mektup yağmuruna tutup tehdit ediyor ve ne kadar büyük günah işlediğimi söylüyorlardı. Artık onların gözünde bir haindim. Pennsylvania şeytanı Fetullah’ın ve müritlerinin yaptıkları sapıklıkları yazdığım ve söylediğim için beni kâfir ilan etmişlerdi.

Aşağıdaki mail, 27 Mayıs 2008 yılında kendisini eğitimci olarak tanıtan ve Bursa İnegöl’den yazdığını söyleyen Bayram Kusursuz (gerçek isim mi bilmiyorum) isimli bir FETÖ tapıcısından gelmişti. Bu maili atan kişi şu anda nerededir, ne iş yapıyordur bilmiyorum. Yakalandıysa cezasını çekiyordur, yok firar ettiyse kim bilir hangi ülkede hangi istihbarat örgütünün kucağına düşmüştür, onu da bilmiyorum.

Tarihe not düşmek için aşağıda hem o FETÖ militanından gelen maili hem de benim ona yazdığım cevabı aynen yayınlıyorum:

***

FETÖ’CÜNÜN MAİLİ:

AYIP YA AYIP

Kimden: Selim Fidan (bayramkusursuz@gmail.com)

27 Mayıs 2008 Salı 22:48:07

Kime: selimyusuf1960@gmail.com

Selim Bey! Tarihçe-i hayatınızı okudum. Gerçekten çok velut ve çalışkan bir insansınız. Allah razı olsun. Ancak basıma hazırlanan eserler arasında, "Gülen'in Ağlattığı Müslümanlar”, “Şakirdin Aforozu”, “Gülen’in Yağcıları ya da Fetullah’ın Aydınları” ve “Size Muhammed (sav) Yetmiyor mu?" gibi eserler görünce inanın çok yadırgadım.

Hadi sonuncusunu da es geçelim. Ama “Gülen'in Ağlattığı Müslümanlar” ne demek ya! Sizin gibi hayatı hizmetlerle geçmiş görünen bir insan kalkıp “Hoca Efendi” gibi önemli bir zat hakkında nasıl böyle zehir zemberek bir eser çalışması yapar!

Tabi ona da eser denecekse! Gerçekten çok üzücü.

Ne olursunuz Allah aşkına, “şöyle yaptılar böyle yaptılar gibi hadiselerden” filan bahsetmeyin! Bu işin başındaki insanlar, "her şeye rağmen!" diye bize bu hizmeti öğretmediler mi! Hani “ölsek de, terk edilsek de, bilmem hangi belâ ve musibetlere uğrasak da...” gibi sözler verirdik bu dava uğruna. Tabii ben durumunuzu tam olarak bilemiyorum. Ama her ne olursa olsun, aklı başında bir insan böyle bir eser kaleme alır mı ya! Bizi cehenneme bile atsalar insan yine böyle bir eser karalamamalı, öyle değil mi?

Yine ne olursunuz, “Hoca Efendi masum mu yani filan” gibi polemiklere de girmeyin. Masumluğun ne demek olduğunu, kimin masum olduğunu az buçuk biliyorum.

Allah'ın huzurunda Hoca Efendi’yle yaka-paça olacak cüreti kendinizde mi görüyorsunuz yoksa!

Bu kadar kitapla haşir neşir olmuşsunuz, "Benim velilerimden birine düşmanlık yapana harp açarım" hadis-i kutsisini duymadınız mı hiç ya!

Tabi Hoca Efendi’yi o seviyede görmeyebilirsiniz!

O sizin bileceğiniz bir iş. Ama Hocamıza dil uzatan dilleri Allah narında inşallah yaksın. O dilleri koparsın. Makasla doğrasın. İyi mi, ben de böyle beddua ederim.

Ne demek ya, “Gülen'in Ağlattığı Müslümanlar!”?

Vallahi iyi yapmış ağlatmış, gözyaşı döktürmüş, şayet doğruysa dedikleriniz…

Yazık, ama çok yazık ya...

Şayet sözlerimde yanılıyorsam ve şayet siz bu söylediklerim gibi değilseniz, orasını bilemem, hakkınızı helâl edin, derim. Ancak sergüzeşt-i hayatınızda bu iki saçma sapan isimli eser bozuntusunu görünce, bir Müslüman olarak, dahası Hocamı seven bir insan olarak uyarıda bulunmak istedim.

Netice itibariyle siz, eserleriyle insanlara faydalı olan birisiniz. Topluma mal olmuş bir insansınız, yazarsınız. Ben sizi hiç görmedim, tanımam etmem. Sadece böyle kitaplardan şunlardan bunlardan tanırım. Ama demek ki öyle ciltlerce kitap yazmak da yetmiyor insana… Amel, illa amel, illa amel. Nerede ihlas, nerede kendimizi sıfırlamak, nerede nefsimizi kötülemek. Size böyle şeyler asla yakışmaz kardeş. Bunun bahanesi de asla olmaz, olamaz. Öldürseler de olamaz, cehenneme atsalar da olamaz. Bence çok mahcup olursunuz ötede. Gelen neslin önünde de.

Bak ne güzel faydalı çalışmalarınız var. Onları devam ettirin. Bırakın o birilerine takılmayı. Allah sizin elinizden tutar. Ama Hoca Efendi’ye düşmanlık yaparsanız, bunun telafisi olamaz. Bazı şeylerin telafisi asla olamaz. Selim Çoraklı bunun altından kalkamaz.

Ya bizler kaç gramlık adamız ya!

Hoca Efendi’ye karşı kitap yazmak, bu cüret, bu ne saçmalık! Allah senin kalemini kırar ve hayatının sonuna kadar da vallahi kalem malem tutamazsın bak. Bu işin şakası yok Selim Bey.

Biz kimiz ya? Allah aşkına.

Kendimizi ne gibi görüyoruz, hangi makamda görüyoruz. Ya o Sızıntı dergisindeki yazılarınız filan, ihlas samimiyet, onlar yalan mıydı Allah aşkına ya? Size asla yakıştıramıyorum. Kınamıyorum ama yakıştıramıyorum.

Kaç tane Hoca Efendi var kardeş? Bence yanlış insanla uğraşıyorsunuz. Hem de çok yanlış. Sinek sıklet insanların Hoca Efendi gibi ağır sıkletle uğraşması vallahi saçmalık. Altından kalkamazsın, bütün bu hizmetteki insanlarla, hem geçmişiyle hem de geleceğiyle helalleşmen gerekecek senin.

Tez zamanda tövbe istiğfar edip o saçmalıkları yakmazsan, Allah seni perişan eder.

Biz bu hizmete, Hocamıza öyle pamuk ipliğiyle bağlı değiliz. Öyle yüz bin tane Selim Çoraklı olsa, vallahi sinek kadar değeri olursa en büyük şerefsizim.

Sen ne yapıyorsun ya, Hocamıza dil uzatmayı bırak. Kendi nefsine bak. Ben seni tanımam etmem. Ama onu görünce daha neyini tanıyayım. Ne farkın var sokaktaki insanla. Hatta o belki senden daha iyidir. Çünkü en azından düşman değil. Ama sizin de dönme şansınız elbette var. Bu saçmalıkları basarsanız, işte o zaman iyi olmaz. Sonsuza dek bunun üzüntüsünü duyarsınız. Tabi vicdan denen nesneyi tamamen kaybetmezseniz.

Ben kestirmeden şunu söyleyeyim, Hoca Efendi ile uğraşanların akıbeti pek iç açıcı olmaz. Velilerle uğraşanların sonu pek hayırlı olmaz.

Selim Bey bu küfür üzerine gidebilirsin demek, anladın mı! Allah herkesi muhafaza etsin. Sen ne yaptığının farkında değilsin hala… Belki bütün aksilikler bu anlayıştan kaynaklanıyordur. Belki biz, Hocamıza karşı bakışımızı hemen düzeltsek, Allah'ın lütufları şakır şakır yağmaya başlayacak, daha güzel konumlarda hizmet bizi bekleyecek. Kim bilir!

Lütfen o iğrenç isimli çalışmaları yak ve at... Nesl-i ati'nin önünde mahcup vallahi billahi tallahi olursun!

Hoca Efendi ile uğraşmanın çocuk oyuncağı olduğunu düşünüyorsun sen anlaşılan.

Allah huzurunda Hoca Efendi’den yakanızı zor kurtarırsınız, bence kurtaramazsınız.

Üstad diyor ki, "Anlaşıldı ki Kuran onu affetmemiş…" Hoca Efendi affetse bile Kuran sizi affetmez, hizmet sizi affetmez… Kendinize gelin… Tabi içinizde azıcık irfan ve izan ve dahi vicdan var ise. Lütfen hiçbir polemiğe filan da girmeyin. Ne benimle ne de başkasıyla. Bu hususta sizden polemik filan istemiyorum. İnsansanız ibret alır, nasihatlere uyar ve Allah'a teveccüh edersiniz. Benim bu tür polemiklere karnım tok. Hele sizin saçmalıkları okumaya vallahi tahammülüm yok. Yak at onları. Yer ve toprak kabul etmez Hocamıza uzatılan dilleri, kalemleri, kâğıtları. Çocuk oyuncağı zannediyorsun sen hala ama kazın ayağı farklı…

Allah aşkına kendinizi filan asla savunmayın. Nefsinizi savunmayın. Birilerinin gıybetini yapmayın ve birilerini şikâyet etmeyin. Ya Allah aşkına büyüklerimiz böyle mi davranmış... Bence her şeyi ama her şeyi unutun. Hocamıza karşı bakışınızı derhal adam akıllı düzeltin. Allah muhafaza bu sizin ahiretinize mal olabilir... Sizin gibi (eskiden) değerli bir insana bu tür şeyler asla yakışmıyor. Sırtınızdaki akrebi bence hemen görmeye ve atmaya bakın...

Allah size selamet versin... Saygılarımla…

(Son olarak başka sitelere de baktım, acayip saçmaladığınız yazılar var. Allah'tan korkun. Bu hizmete düşmanlık yapanlar iflah olmazlar... Allah sizi muhafaza etsin. Çok kötü bir yolda tepetaklak gidiyorsunuz anlaşılan...)

Bayram Kusursuz, Eğitimci, (İnegöl, Bursa)

***

AŞAĞIDAKİ YAZI DA 2008 YILINDA GÜLEN’E TAPINAN MÜRİDE YAZDIĞIM CEVAP

Selim Fidan veya Bayram Kusursuz, her kimseniz?

Size selam vererek başlamak isterdim, ama yazdığı yazıya selamla başlamayan bir “Fetullah Kuluna” selam vermenin İslami açıdan sakıncalı olduğunu kanaatine vardım. (Bu kanaat sizin yazdıklarınızdan oluştu. Önce selam sonra kelam kaidesine uymadınız. Bende söze kelamla başladım.)

Gerçek ismini bile yazamayan size cevap yazmayı bile inanın zül sayıyorum, ancak madem bazı meseleleri araştırmadan böyle bir yazı kaleme almışsınız; cevapsız bırakmanın uygun olmadığını düşündüm.

Yazınızda “Ya bizler kaç gramlık adamız ya!” demişsiniz.

Kim olduğunuzu veya kaç gramlık adam olup olmadığınızı tanımadığım için bilmiyorum. Ancak eğer Allah (cc) sizi yaratmış ve akıl/ruh/sır/kalp vs. vermiş ise demek ki siz de diğer insanlar gibi BİR İnsansınız. İnsan ise mükerremdir ve Ahsen-i Takvim sırrına mazhar olabilecek şekilde yaratılmıştır.

İnsanın Ahsen-i Takvim sırrına ermesi için “FETULLAH GÜLEN ŞEYTANINI SEVMESİ GEREKİR.” diye bir ayet/hadis/alim sözü vs. bilmiyorum. Ancak yazdıklarınızdan sizin “İMAN ETMEK İÇİN GÜLENİ SEVMEK GEREKİR” şeklinde bir inancınız olduğu kanaatine vardım. Ne diyebilirim ki? Allah (cc) bu dünyada insanı cennete ve cehenneme gitme hususunda serbest bırakmış; istediğinize inanabilirsiniz.

Gelelim Gülen’in VELİ olup olmadığına!

Kavram olarak VELİ Allah (cc) dostu, Allah’a dost olan anlamına geldiğini biliyorum. Tasavvufta ise özel bir anlam yükleyerek bazılarına VELİ deniyor ki; bu onların yorumudur. Ben bütün Allah’a inananların VELİ olduğuna inanıyorum; yoksa Allah’a dost olmayan zaten Müslüman da olmaz.

Sonra elinizde VELİ ÖLÇER isimli bir alet mi var ki, GÜLEN VELİ diğerleri değil gibi bir anlam çıkarmışsınız?

Evet uydur uydur, sonra da uydurduklarına inan! Sen biraz hadis kitapları vs. karıştırmış olsaydın "Benim velilerimden birine düşmanlık yapana harp açarım” sözünün hadis-i kudsi olmadığını, sapıtmış tasavvufçuların bazı insanları VELİ ilan edip, onun üzerinden insanları aldattıklarını ve kendilerine rant alanı oluşturduklarını görebilirdin.

Amel, illa amel, illa amel. Nerede ihlas, nerede kendimizi sıfırlamak, nerede nefsimizi kötülemek?

Ne biliyorsun kimin amelinin ihlâslı olup olmadığını? VELİ ÖLÇER âleti gibi elinizde İHLAS ÖLÇER isimli başka bir alet mi var? Bediüzzaman ihlâsın 1. düsturunu anlatırken “amelinizde Allah’ın rızası olmalı. O razı olduktan sonra bütün insanlar küsse ehemmiyeti yok” diyorsa ve ben bütün dünyalıklarınızı, cemaat rantlarını bir kenara iterek bazı hakikatleri söyleyebiliyorsam, kim bilir belki de ihlâsın 1. düsturuna göre hareket ediyorumdur? SEN BİLEMEZSİN Kİ!!!

Evet, kusursuz Bayram!

“Biz kimiz ya?” demişsin?

“BİZ”den kastınız kendiniz iseniz ona siz karar verin.

SİZ KİMSİNİZ SAHİ?

“Tez zamanda tövbe istiğfar edip o saçmalıkları yakmazsan, Allah seni perişan eder.”

“Selim bey bu küfür üzerine gidebilirsin demek, anladın mı!” demişsin.

Yukarıdaki ifadelerinin sizin GÜLEN’İ bir İLAH olarak gördüğünüzün delili sayabilirim. Madem siteme girip size göre saçma yazılarımı okudunuz; birde “Kurtarıcı Lider Sendromu ve Gülen” isimli yazımı da lütfen okuyun ve peşinden gidenler olarak Gülen’i nasıl “İLAH” yaptığınızın boyutunu görün.

Bir il imamı, bir ilahiyatçı, bir yazarın ayrı zaman ve mekânlarda, “HOCAMIZ SİZİN KALBİNİZDEN GEÇENİ BİLİR / SABAH NAMAZINA KALKMAZSANIZ HOCA EFENDİYE ZAHİR OLUR / HOCAEFENDİ ALLAM-UL GUYUBTUR, HER ŞEYİ BİLİR, VS.” gibi sarf ettikleri ifadelerin bir insanı nasıl ilahlaştırıldığının müşahhas örnekleridir.

Sizin mektubunuzda da Gülen’i ilahlaştırdığına delil olacak o kadar söz var ki? Çünkü ifadelerinizde açık biçimde GÜLEN bir ilah ve ona karşı koyanlar “küfür” üzerine gider mantığı hâkim. (yazdıklarını yazdıktan sonra bir kez daha düşünerek okusaydınız belki de bu mantıksızlığı görürdünüz. Ancak İLAHINA sövülmüş bir insanın ruh hali ile yazdığınız için saçma sapan şeyler karalamışsınız.)

Sizin mantığınızla gidersek cemaatinizin tümünün küfür üzerine gittiğine hüküm vermek gerekir. Çünkü siz de başkaları için VELİ sayılan “Erbakan, Ömer Öngüt, Haydar Baş, İmam Teymiyye vs.” gibi şahıslara sövüyorsunuz.

BAK GÖRDÜN MÜ NASIL MANTIKSIZ YAZMIŞSIN?

Gülen’e sorulmuş, “Asrın imamına uymayan cahiliye ölümü üzerine ölür, hadisinden ne anlamalıyız?” sorusuna GÜLEN in verdiği cevabı okusaydınız yine böyle bir saçmalığa düşmezdiniz.

DEMEK Kİ EZBERE GÜLENİN AVUKATLIĞINI YAPIYORSUNUZ? (Ücretsiz demem, çünkü kim bilir nasıl nemalanıyorsunuzdur cemaatten? Bilmiyorum? Ama Gülen’in sitesinde Bayram Kusursuz imzasıyla birkaç yazı ve şiir olduğu zannedilerek konulmuş bir iki yan yana dizilmiş mısralar gömüştüm.)

“Ne farkın var sokaktaki insanla? Demişsiniz?

Sokaktaki insandan kastınız ne bilmiyorum. Mesela sizde sokağa çıkıyorsunuz?

Ama isterseniz benim nasıl biri olduğumu kaba hatlarla anlatayım da siz karşılaştırın farkımın ne olup olmadığını…

Elhamdülillah Allah’(cc)tan başkasına kul olmamaya çalışan, namazını eksiksiz kılan, Allah(cc)’ın dediklerini baş tacı etmeye gayret edip, yasaklarından kaçınmaya çalışan, biriyim. Hayata bakışım “Allah’ın ayetlerini az bir menfaat karşılığında satmayın” ayetidir. “Hakkın hatırı yüksektir. Hakkı söyleyeceğim. Bu hususta kimin hatırı kırılırsa kırılsın” anlayışını da hayatıma uyguladığım söylenebilir. Günahlarımın ne olduğunu ise “GÜNAHLARINIZI ÖRTÜN” hakikati çerçevesinde burada faş etmem doğru olmaz. Rabbim bilir doğrusunu… Allah (cc) tevbe edersem affedeceğini söylüyor ve ben elhamdülillah arada sırada tövbemi bozsam da sık sık tövbe ederim.

Allah huzurunda Hoca Efendi'den yakanızı zor kurtarırsınız, bence kurtaramazsınız?” demişsiniz!

Niye kurtaramam? Ya da soruyu tersinden sorayım istersen:

“İSLAMI İSTİSMAR EDEN VE YÜZÜNE TAKTIĞI İSLAMMASKESİYLE İNSANLARI ALLAH İLE ALDATAN HOCAN YAKASINI BENİM ELİMDEN NASIL KURTARACAK?”

Madem sen orada olacaklara muttalisin bunu da bilirsin!!!

Evet, hocan nasıl kurtaracak yakasını benden, bizden, Müslümanlardan?

“GÜLENİN AĞLATTIĞI MÜSLÜMANLAR”dan kastım senin gibi iki laf dinleyip ağlayanlar değil elbette. Bunu bile anlayamamışsın.

“GÜLENİN AĞLATTIĞI MÜSLÜMANLAR”dan kastım GÜLEN’in yaptıkları dolayısıyla zarara uğrayan Müslümanlardır. İslam’ın emri olduğu için tesettüre bürünen kadınlara sisteme yaranmak için karşı çıkan Gülen, “Başörtüsü iman ölçüsünde önemsizdir. Düzen bozulmasın diye böyle bir şey demiştim.” deme ahmaklığını göstermiştir.

GÜLEN bu zırvaları Ertuğrul Özkök isimli zibidiye yaptığı açıklamada sarf etmişti. Laikler tarafından örtüsü başından çekilen bacılarımız yerine laiklere yaranmak için saçma salak açıklamalar yapan Gülen, binlerce Müslümanı ağlatmıştır.

Papa ile kanka olup ABD’de kaloriferli salonlarda Filistinliyi, Çeçeni, Afganlıyı terörist ilan eden Gülen nasıl kurtaracak bizden yakasını? HADİ SÖYLE BAKAYIM?

“Hele sizin saçmalıkları okumaya vallahi tahammülüm yok.” demişsin.

NİYE TAHAMMÜLÜN YOK? Resulullah’a (sav) hâşâ terörist ilan eden Papa’sına “Papa cenapları” deyip cennete sokarken, niye benim gibi bir Müslüman’ın yazılarını okumaya tahammül edemiyorsun ki?

Yoksa sizin zihni altyapınızda Gülen, Peygamberimizden (sav) daha mı yüksekte?

Dine imana küfreden TOKTAMIŞ ATEŞ gibi bir ataistti okuyun;

Etyen Mahcupyan gibi bir Ermeni’yi de okuyun;

Şahin Alpay gibi bir Marksist’i de okuyun;

Niyazi Öktem gibi bir deistti de okuyun;

Ama sıra Güleni İslami yönden eleştiren Selim Çoraklı’yı okumayın!!!

OKUMAZSANIZ OKUMAYIN EY GÜLEN’İN KULLARI!! SANKİ ÇOK UMURUMDA?

Ama bak sen okumuşsun. Okumuş adama benziyorsun. Okumuş bir adamın müridisin. Şimdi hocana adam dedim diye de kızma sakın..

Yoksa ozan Arif’in bir sözüyle cevap veririm sana.

“Adam dedim, adamları kızdılar.

Meğerse adam, adam değilmiş.”

Kızmazsan bu sözümü söylememiş oluyorum.

Neyse bu kadar zaman ayırıp, gerçek adını bile gizleyen birine cevap yazdım.

İYİ Mİ ETTİM KÖTÜ MÜ?

İstersen buna da sen karar ver? Nasılsa elinde “VELİ ÖLÇER” ve “İHLÂS ÖLÇER” isimli iki âlet var. Vur bu alete yazdıklarımı ve kararını ver. Verdiğin kararı bana gönderip göndermemekte de elbette serbestsin. Öyle “Polemik sevmem” deyip polemik dolu bir mektup yazarsan cevabını en şiddetli şekilde almaktan geri kalmazsın.

Gece saat 1.30 olduğu için şimdilik böyle kısa kestim. Dua et vakit geç; yoksa Fetullah sapığının İslam dinine zıt fetvalarını, hareketlerini, ABD, Papa; İngilizler tarafında durup Müslümanları nasıl ağlattığını sana genişçe yazardım.

Ama istersen o kitapların bir nüshasını sana yollayayım da oku. Şimdi yollardım ama sen benim yazılarımı okumaya tahammül edemeyeceğini belirtmişsin. “Tahammül ederim” dersen hemen yollarım. Ama okuyacağına da söz verir ve Fetullah gibi sözünden dönmezsen…

Ben yazdıklarını gizleyen biri değilim. Öyle cezadan korkup ta Fetullah gibi ABD’ye de kaçmam/kaçmadım. Laik sistemin mahkemelerinde/cezaevlerinde HAKKIN HATIRININ YÜKSEK OLDUĞUNU yıllarca haykırdım. Bu hususta hapse girmekten de korkmadım. Üç kez Yusufiye Medresesi ile tanıştım. Tası tarağı toplayıp, hastalığımı, siyasi mahkum ve düşünce suçlusu olduğumu bahane edip Fetullah gibi ABD’nin şefaatine de sığınmadım.

Eleştirilerimi Allah(cc) rızası için yaptım/yaparım. Bu hususta kimin hatırı kırılırsa kırılsın hiçte umurumda değildir. Zaten bunları umuruma alsaydım, sesimi çıkarmaz cemaatin rantını yerdim, diğer bazı cemaat münafığı ağabeylerin gibi. (Bu hususta sitemdeki “Cemaat münafıkları” yazımı okumaya tahammül edebilirsen okuyabilirsin…)

Hakkını helal et de demiyorum. Çünkü hak bir haksızlıktan gelir. Ben haddini bilmeyenlere had bildirirken asla hak çiğnemiş olmam.

Haddini bilmeyenlere, kibirlilere, kendini “Kâinat imamı”, “Kutbul aktap” sayan Fetullah ve müritleri gibi enaniyet küplerine had bildirmek, kibirli davranmak sadakadır. Bunun hadis olduğunu bilmiyorsan da git öğren.

Sana son tavsiyem: “Fetullah’ı ilah yapmaktan kurtulmanın tek yolu vardır, o da KUR’AN’A DÖNMEKTİR.”

BAŞTA FETULLAH SAPIĞI OLMAK ÜZERE PEŞİNDEN GİDEN HEPİNİZİ KUR’AN’A DAVET EDİYORUM.