CHP kongresi vesilesiyle câri siyasetteki çarpık düzeni bir kez daha gördük. Partiye oy vermeyen illerin delegeleri oy verenlerden oransal olarak daha fazla. Hiç vekil çıkaramamış olsa bile ilin çıkaracağı vekil sayısının 2 katı delegesi olabiliyor. Örneğin Edirne’den 150 bin oy alan CHP nin delegesi 4 ama yalnızca bin oy aldığı Bingöl’ün delegesi ise 5. Toplamda ise durum daha feci. CHP ‘ye oy vermeyen illerin delegesi CHP’nin genel başkanını seçebiliyor. Buna sadece siyasi partiler yasasının azizliği demek imkansız. Çünkü yasa hiç de böyle bir zorunluluk getirmiyor. Olsa olsa ülkeye demokrasiyi getirmekle övünen fakat zihnen hiçbir zaman demokratikleşememiş kifayetsiz muhteris siyaset erbabının marifetidir.
Mer’i siyasi partiler yasası ideal anlamda bir kanun değildir. Eksiği gediği olduğu gibi lider sultasına yol veren yapısıyla eleştirilebilir. Ancak bu yasaya rağmen katılımcı çoğulcu bir parti içi işleyişi kurmak ve yürütmek mümkün ve oldukça da kolaydır. Fakat siyaset arenasındakilerin kafalarındaki engel ve kısıtlılıklar buna izin vermiyor. O nedenle suç yasaya atılıp, yönetimi bir kez ele geçirenin asla bırakmadığı bu köhne düzen devam ediyor.
Türkiye bu alanda da üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçmekte zorlanıyor. Muhalefette şikayeti olanların iktidarında o kuralların uygulama anlayışının hiç değişmiyor olmasının başka bir izahı olabilir mi? Bu sahip olduğu makam ve yetkileri kaybetmemek için uğraşan siyaset esnafının çabası olması nedeniyle anlaşılabilir belki de halkın rızası bana çok makul gelmez.
Ama Şark toplumundaki birinin kendi yerine düşünüp yapması, seçtiklerini denetlemenin bilgi ve ilgi gerektirmesi ve oy verir gerisini düşünmem üşenikliği yaygın olunca sonuç da böyle oluyor. Halka atfedilecek kusur bir ise aydınlara on’dur. Çünkü dünyanın her yerinde halkı aydınlar sürükler. Düşünelim biraz bu ülkede aydın onuru, fikir namusu, ilke tutarlılığı kaldı mı? Maalesef yok. Öyle olunca halk dini kültür ve gelenekleriyle şeyhlere tabi olup gidiyor. C. Meriç’in dediği gibi aydınların aydınlatamadığı halkı şarlatanlar aldatıyor.
Peki bu sistem sürdürülebilir mi? Sanmam. Bakınız 2002’den beri tüm seçimleri kazanmış bir partinin iktidarının 16.yılında ülkede iyi olan hiçbir şey kalmadı. Seçimleri kazanıyor ama ülkeyi artık yönetemiyor. Başlangıçtaki tüm iddialarından vazgeçen ve nerdeyse tüm söylemlerinin tersine düşmekten kurtulamayan ülkeye zaman ve kaynak kaybına neden oluyor. Parti farkı gözetmeksizin herkesin artık parti içi dışı demokratik olmayan bu anlayışın sistemini sorgulama zamanıdır. Üyeliğin herkese açık ve tüm görevlere üyelerce doğrudan seçilecek bir sistemi olmayan partilerin gençliği ikna etmesi zoralıyor. Siyaseti mesleksizlerin yapıp yürüttüğü bir düzende ısrar ülkeye zarar veriyor. Adalet yürüyüş ile olmuyor Kılıçdaroğlu. Delege dağılımı son derece adaletsiz bir kurultayı kazansa bile tabanını kaybediyor. Kim bilir ülke için belki de böylesi daha İYİ oluyor..