İttifak yasası TBMM den geçti ve Cumhurbaşkanınca da onaylandı. Yarın bir gün Resmi gazetede yayınlanır ve yürürlüğe girer. Anayasanın seçimlerin dürüstlüğüne yargı gözetiminde yapılmasına ilişkin hükmüne açıkça aykırı olan bu yasa ile dürüst bir seçim yapmak artık çok zor. YSK’nun son referandumda oy verme işlemi devam ederken mühürsüz zarf ve pusulaları geçerli sayan kararı dolayısıyla yarınlarda hesaba çekileceklerinden emin olan yüksek yargıçların istemi ile hilesiz bir seçimde kazanamayacağından emin olan AKP nin menfaatleri kesişmiş ve 1946 seçimleri usulü getirilmiştir. Hileyi önceden organize olunabilecek tarzda meşru sayan yasayla YSK zaten seçmen sayısının on katı kadar zarf siparişiyle elini de açık etmiştir. Ancak burnundan soluyan halkın malen, iktisaden soyulduğu duygusunun yaygınlaştığı bir zamanda oylarının çalınmasına verebileceği tepki akıl sahibi herkesi ürkütecek cinsten olabilir. Bunun göz ardı edilmemesi de samimi dileğimdir.
Siyaseten tükenmişlik sendromuna tutulan her iktidarın ilk yaptığı şey seçim yasalarıyla oynamaktır. Lakin bu oynamaların hiçbiri onları iktidarda tutmaya yetmemiştir, gene yetmeyecektir. Halkın büyük çoğunluğunun yönetimin yetersizliğinden kaynaklı ekonomik sıkıntıya düştüğü, gelirlerin reel olarak azalıp düne göre daha fakirleştiği dönemlerde değerler, semboller üzerinden algı operasyonlarıyla ikna etmek güçleşir. Bugün yaşanan da budur. Yerli ve milli olan çoğu stratejik (Telekom-Petkim) her ekonomik varlığımızı yabancılara peşkeş kabilinden satan, son örnekte şeker fabrikalarını satışa çıkaran, kutsal dinimiz İslam'ı güncellemeye soyunup, İstiklal marşımızı değiştirmeye yeltenen bu iktidarın ve yeni küçük ortağının yerli milli olma iddiası da havada kalmıştır. Pancardan üretilen sağlık dostu şekere, sağlığa zararlı NBŞ üreten Cargill dostluğunu tercih edenlerin yerli-millilik iddiası sadece davulcu yellenmesidir.
Bu yazıda sadece ittifak yasasının adaletsizliği ile bu işe pek hevesli küçük ortağının da aleyhine işleyecek olmasına dikkat çekeceğiz. Örneğimiz konunun kolay anlaşılması için 2 vekil çıkaran 250 bin seçmenli bir il olsun. Katılma oranı % 80, geçerli oy sayısı da 200 bin olsun. AKP 74 bin, MHP 16 bin, İYİ Parti 43 bin, CHP 40 bin, Saadet P. 14 bin, HDP 9 bin, diğerleri de 4 bin oy almış olsun. Bu durumda her iki vekilliği de AKP kazanmış olacaktır. Çünkü ittifak oyu AKP+MHP tek partiymiş gibi sayılarak 90 bin olacak hem bire hem ikiye bölündüğünde en büyük 2 sayı onun içinde olacaktır. İttifak içi paylaşım da aynı usulle olacağından bire ve ikiye bölünmede AKP oyu büyük kalacaktır. İttifak olmadığında ise paylaşım bir AKP bir İYİ P. şeklinde olacaktı. Yani sonuçta 200 bin seçmenin 74 bini 2 vekil seçmiş kalan 126 bini ise hiç seçememiş olacak.
Bu örnekte zaten yeterli oyu yok yalnız çok sayıda vekil çıkaran illerde MHP, örneğin 7-8 vekilli seçim çevrelerinde ittifaka dahil olarak AKP yi büyütecek ama ittifak içi dağılımda hak ettiğinden daha az sayıda vekil çıkarmak durumunda kalacaktır. Çünkü artık oylar daima büyük partiye yarayacaktır. Oysa ittifaka dahil olmadığı zaman mesela 3-4 partinin nispeten daha yakın oy oranlı dağılımda daha az oyla vekil çıkarabilecektir. Fakat baraj korkusundan dolayı biraz eli mecbur ve hazine yardımı garantili olduğundan dolayı vekil çıkaramasa da mutlu olacaktır. Adil olmayan bu yasa ittifak içinde de adaletsizliğe neden olacak son tahlilde öngörüm o ki yapanlara da hayr etmeyecektir. Adaletsiz seçimden kalıcı iktidar çıkmaz..