Afganistan’dan ABD askerinin çekilmesinin özünde anormal bir şey yok aslında çünkü orası ABD’nin bir eyaleti filan değil. Ancak onların bunca süre orada bulunma amacının oraya huzur ve demokrasi götürmek olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bunu gerçekleştir (e)meden çıkmaları 12 sene önce Irak'tan çıkmalarına çok benziyor. Hele hele yerini güya düşmanı olduğu İran'a bırakması akla çok sayıda soru getiriyor. Dikkatinizi çekmiştir ki ABD hangi savaştığı bölgeden çıkıyorsa arkasında mutlaka İran o ülkede güçleniyor. Özellikle son 15 yıldan sonra Afganistan konusuna da ayrıntılı bakıldığı zaman hemen ve yeniden akıllara Tahran aslında bir üst akıl proje devleti mi sorusu geliyor.
Tahran Taliban'ı destekleyerek Afganistan'ı aynı Irak için yaptığı gibi, geri dönemeyeceği bir bataklığa sürüklemektedir. ABD, ABD olduğu için bunu yapama(z)dı ama düşmanı görünümündeki Tahran bu misyonu (hem de İranlı parası ve ‘gerekirse’ kanıyla) pekala gerçekleştirebilir. Ancak burada üzerine daha dikkatle eğilinmesi gereken konu, Afgan göçmenlerinin Türkiye'ye gelmesinin; Kabil havaalanının TSK'ca korunması/işletilmesi veya gelecek olan uluslararası maddi yardımlarla bir alakası var mı? Yoksa başka ve belki daha vahim detaylar mı var işin içinde?
Afganistan'ın onlarca yıldır iç savaşla sosyal ve kültürel yıpranmasıyla birlikte, göçmenlerinin en çok tercih ettiği ülkelerin başında İran ve Pakistan geliyordu. Pakistan'da konuşulan Urduca ve özellikle İran'ın resmi dili olan Farsça, Afganca’ya çok yakın ve kültür olarak da Afganlar, Farslarla aynı besin kaynaklarına sahipler. Şu anda bile İran'da, çoğu İran vatandaşlığını kazanmış olmakla birlikte 4 milyona yakın Afgan yaşamaktır. Ancak yeni göç dalgasının nedense geniş İran arazisini geçerek Türkiye'ye gelmesi; hem de İran’dakilerin tersine kahir ekseriyet itibariyle erkek gençlerden oluşuyor olması bir yönlendirme projesi mi sorularını akıllara getiriyor.
Tahran yönetiminin bunların Afganistan sınırından geçmelerini engellememesi veya geniş arazisi boyunca yakala(ya)maması iki nedenle açıklanabilir gibi görünüyor:
1- Tahran yönetimi (İran İslam cumhuriyeti devleti) bunların önünü sınırda kesmekte veya ülkesi içinde hareket etmelerini engellemekte yetersiz kalıyor.
2- Tahran yönetimi zaten bu göçmenleri yönlendiriyor ve geçmelerine yardım ediyor.
Bunların biri veya ikisi birden doğru olabilir.
Önemli olan şu:
Afgan göçmenler (kahir ekseriyeti itibariyle) kültür, dil, düşünce tarzı ve yaş açısından Tahran'ca, yani esas itibariyle üst akılca kullanılmaya çok müsait durumdalar ve hatta sınırı geçemezlerse bile (ve/veya sınırı geçemeyenler) İran'ın Türkiye ile sınır teşkil ettiği güney Azerbaycan'da huzursuzluk yaratmak için potansiyel aday konumundalar. Bu; Pjak ve Pkk, Haşdi Şâbi, Fatimiyun vb. terör örgütleri vari devşirilmek şeklinde olabileceği gibi, Ermenistan ve/veya Irak, Suriye vb. için organize edilmek ile de mümkün olabilir. İran’ın, Türkiye’nin ördüğü sınır duvarından da rahatsız olması bu şüphelerimizi güçlendirmekte.
Meselenin Türkiye için asgari etkisi, Suriyeli göçmenlerin toplumda yarattığı infial ve hatta (bazı kesimlerde) rahatsızlığı daha da körükleyerek, en asgari ölçüde AKP ve Erdoğan'a gelecek seçimi kaybettirmek de olmak üzere Türkiye'yi büyük sorunlar dayatacak olmasıdır. Erdoğan hükümetinin bu oyunları gördüğü varsayımıyla; kaçak girişleri engelleme adına yaptığı girişimlerin yerinde olduğunu ifade etmek isterim. Umulur ki güney Azerbaycan ve Afganistan’da daha proaktif hamlelerde bulunuruz.