Türkiyedeki gelişmeleri noktası virgülüne kadar takip ederken Avrupa'nın ne düşündüklerine hiç kulak asmadık. Yıllarca Türkiye'de görev yapmış bir Avrupalı olayları bizlerden daha net görmektedir. Bazı ilginç görüşler haricindekiler bizlerin tesbitleriyle hemen hemen aynıdır.
Görüşmemizdeki ip uçlarını veriyorum.
"-Çeşitli Türkiye kamuoyu araştırmalarına bakınca bazen doğru mu diye düşünürken Avrupa Ülkelerinden önemli bir araştırma yapıldı ve bu araştırmada iktidar partisi AKP hızla düşüşe geçmektedir. Bu güne kadar AKP yi destekleyen fakat iktidarın nimetlerinden yararlanmayan samimi düşünenler ile görüşüldüğünde hiç birisi AKP nin politikasından özellikle bakanların yolsuzlukları ve 15 Temmuz cunta Tiyatrosunun başında Erdoğan'ın olduğu ve bunu zamanla açık ve net olarak gördüklerini. Korkularından kendilerine zarar gelmesinden ve yakınlarının işlerinden olmaması "FETÖ" örgütü suçlamasıyla karşı karşıya gelmemek için hep sustukları ve önceleri oy verdikleri partili gibi görünerek ilk seçimlerde oylarını Meral Akşener'in başkanlığındaki partiye vereceklerini ifade etmektedirler." dedikten sonra kesinlikle yazmamamızı söylediği ve telefonlarımızı kapattırdıktan sonra konuşmasına devam etti.
Söz verdiğimiz konuşmalar oldukça ilginç şaşırtısı olduğu kadar şok ediciydi.
Biz söz verdiğimiz yerleri onun söylediği zamana bırakıp diğer konuştuklarımızın özetini vereyim.
"-Biz siz Türkleri severiz, ülkemize çok faydalı oldunuz, ekonomimize katkıda bulundunuz, radikal kesimler özellikle şimdi görüyoruz AKP militanları gibi kesim uyum sağlayamadı fakat sizler aydın kişilersiniz, Avrupa'ya uyum sağladığınız kadar kendi ülkenizi de seviyor ve savunuyorsunuz bu normaldir. Fakat Avrupa olarak Türkiye'nin asla büyümesinden yana değiliz. Türkiye büyürse Osmanlı gibi başımıza bela olur. AKP Osmanlı sevdasıyla bütün ülkelerde endişayle takip edilmektedir. Bunun böyle olmasını bildiğimizden başta Türkiyedeki dinci kesimin İsrail düşmanlığına karşı AKP Avrupa'dan çok İsrail ile ne kadar düşman görünse de onların tavsiyelerini emir telakki etmektedir. ABD ile sizdeki saklambaç oyunu gibi oyun oynamaya kalkışınca ABD politikasını daha da keskinleştirerek Ortadoğu'daki politikasıyla Türkiye'yi yem olarak kullanmakta ve bu da Türkiye'nin küçülmesi kolay lokma olmasını sağlamaktadır. Ordadoğu'nun hatta Avrupa'nın en büyük ve güçlü ordusuna sahip Türkiye'nin ordusu neden itibarsızlaştırıldı bunu biliyor musunuz? Bu Türkiye'ye dikte edildi ve Ortadoğudaki savaşta biz kendimizi savunacağız gücümüz yok politikasıyla halka empoze ediliyor ve edilecekte......."
Bu sözlerden sonra nutkumuz tutuldu. Karşımızda konuşan sıradan bir insan değil ve bir diplomat hala kendi ülkesinde etkili bir siyasetçi.
Sözün sonuna doğru söyledikleri ise şok ediciydi:
"-AKP demokrasiye asla dönmeyecek, seçimlerde yeni kurulan partiye izin vermeyecek yeni bir olay çıkartacak yeni bir senaryoyla bunlara engel olacak ve oldu bittiyle başkanlığını yani diktatörlüğünü şu andakinden daha katı bir şekilde sürdürecektir.... Türkiye küçük bir ülke olacak ve bunun adı Tayyip Ülkesi mi olur Yeni Ülke mi olur orası meçhul...."
Bu güne kadar hep gazetelerden hamasi Avrupa Ülkelerinin yöneticilerinden duyduğumuz Avrupa Parlamentosundaki monotonlaşmış beyanlardan aldığımız mesajlar bir birinin aynısı gibiydi. Bazen sivri çıkışlar ve ardından yumuşatma politikasına alışık olduğumuzdan politikacıların değil, ülkeyi yönetenlerin ve söz sahibi olanların sözlerini dinlemek ve teferruatlı olarak üzerimizde oynanan oyunları hamasi nutuklardan değil, uygulayanlardan dinlemek hele şahsi dostlukların söylenmeyen sözleri söylettirmesi karşısında ülkemizi nelerin beklediğini müneccimlerden değil gerçek kaynağından duymak üstelik karşılıklı kahve içerken insanın tüylerini ürpertiyor.
Son söz olarak:
"-Biz özel dostlarız, sizler başımızın tacısınız özel dostluğumuz ayrı, ulusal politikamız ayrı." sözleriyle noktalanan sohbet, daha önce bir dostumuz ile yaptığı sohbet ile çakışmaktadır ve o zaman söylediği şeylerin hepsi olmuştu.
Allah Türk Milletini ihanetlerden korusun.
Gelecek yazımızda.
Türk Milleti olarak ümitsiz değiliz. Çeşitli görüşmelerden sonra Türk Milleti bu buhranı nasıl atlatacak? Bunun cevabını vereceğiz.