İktidar partisinin yönetiminde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması ile ilgili tartışmalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları etrafında gelişiyor. Erdoğan, 20 Mart'ta CHP'nin İmamoğlu ile ilgili yolsuzluk iddialarına yeterince yanıt veremediğini dile getirmişti. "Diploma alın teriyle alındı, belediyede yolsuzluk yok diyemiyorlar. Milleti sloganlarla aldatmaya çalışıyorlar" şeklinde konuştu. AKP yetkilileri, bu soruşturmada iktidarın parmağı olmadığını, CHP içindeki çatışmaların sonrasında bazı bilgi ve belgelerin savcılığa ulaştığını savunuyor.
İktidar partisinin genel görüşü, yargının işini yaptığı yönünde; bu soruşturmanın, Cumhurbaşkanı ve iktidarla ilişkilendirilerek yolsuzlukların üstünün örtülmeye çalışıldığı belirtiliyor. CHP’li Özgür Özel ise, "Ben belediye başkanımıza kefilim, eğer yolsuzluk veya usulsüzlük bulunursa istifa ederim" diyemiyor. Şu an için masumiyet karinesi gereği, bir kişi suçlu sayılmadan önce masum kabul edilir. Sonuçların açıklanmasını beklemek gerektiği ifade ediliyor. Eğer bir sorun yoksa, İmamoğlu görevine geri dönecektir. CHP'li isimler, bilgi ve belgelerin kendilerine geldiğini ve İmamoğlu'nun diplomasında usulsüzlük tespit edildiğini vurguluyor.
Bazı AKP kurmayları, İmamoğlu'nun "büyük bir organizasyon" yönettiğini düşünüyor. Ayrıca, TÜSİAD yöneticilerinin iktidara yönelik eleştirilerinin ardında da İmamoğlu'nun etkisinin olduğunu savunuyorlar. Bu görüşe göre, TÜSİAD, İmamoğlu'na yönelik olası bir operasyonun önünü kapatmak için böyle bir açıklama yapmış olabilir.
İmamoğlu'nun siyasi kariyerinin ve soruşturmanın, Erdoğan'ın geçmişte hapis cezasına çarptırılmasıyla benzerlik gösterdiğinden rahatsız olan iktidar yetkilileri, İmamoğlu hakkındaki suçlamaların "teröre yardım" ve "yolsuzluk" olduğunu, Erdoğan'ın ise yalnızca siyasi söylemlerinden dolayı cezalandırıldığını belirtmektedirler. CHP, İmamoğlu'nun diplomasının iptali ve gözaltına alınmasını, Erdoğan'ın potansiyel bir rakibini engelleme çabası olarak değerlendiriyor. Ancak iktidar, 23 Mart’ta yapılacak ön seçimin, aday belirlemek anlamına gelmediğini savunuyor. Bazı AKP yetkilileri, Cumhurbaşkanı adayının seçim takvimi belirlendikten sonra Meclis grubu tarafından veya 100 bin imza ile belirleneceğini hatırlatıyor.
Bu gelişmeler karşısında bazı deneyimli siyasetçiler endişelerini dile getiriyor. İmamoğlu ve CHP'nin "mağdur" imajı yaratılmasının, halk arasında iktidara karşı olumsuz bir etki yaratabileceğinden korkuluyor. İmamoğlu hakkında yürütülen "kent uzlaşısı" ile bağlantılı suçlamaların çelişki oluşturduğunu belirten siyasetçiler, bu durumun kamuoyuna nasıl aktarılacağı konusunda sorun yaşayacaklarını düşünüyorlar. İmamoğlu'na yöneltilen suçlamaların geçerliliği sorgulanırken, bazı siyasiler, kayyum atanmasının kaosa neden olacağını vurguluyor.