Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar’ın başkenti Doha’da Dünya Kupası’nın açılışında Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi ile tokalaşmasının yankıları sürerken, bir tepki de eski AKP'li isimden geldi.
AKP'nin kurucuları arasında yer aldıktan sonra yollarını ayıran isimlerden Fatma Bostan Ünsal, Erdoğan-Sisi buluşmasını Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na değerlendirdi. Görüşmenin dış politikada Türkiye'ye olan güveni sarstığını ifade eden Ünsal, “Sisi ile çekilen fotoğrafın AK Parti tabanında çok fazla malzeme haline getirileceğini düşünmüyorum. Kanaat önderleri bu konuyu hazırlamış durumdalar. Ama Türkiye kaybediyor. Türkiye, dış diplomaside oradan oraya savrulan bir ülke görünümünde. Bugün söylenen bir şeye yarın tam tersini de söyleyebilen güvenilmez” dedi.
"TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA ORADAN ORAYA SAVRULUYOR"
Ünsal’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Sisi ile çekilen fotoğrafın AK Parti tabanında çok fazla malzeme haline getirileceğini düşünmüyorum. Kanaat önderleri bu konuyu hazırlamış durumdalar. Geleneksel medya, yüzde 95 oranın yandaş sermayenin elinde olduğu için hazır çözümler ve yaklaşımlar AK Parti ve Cumhurbaşkanının tavır değişikliğini izah eden, anlamlandıran ve öven bir şey içerisinde olduğu için prim vereceklerdir. Türkiye kaybediyor. Türkiye, dış diplomaside oradan oraya savrulan bir ülke görünümünde. Bugün söylenen bir şeye yarın tam tersini de söyleyebilen güvenilmez. Çeşitli grupları desteklediğini de biliyoruz. Mısır’da Müslüman kardeşler ya da Suriye’de savaşan gruplar gibi. Politika değişikliğinde tam tersi politikalar izlendiğinde bu gruplar mağdur da olabiliyor. Bu yüzden güvenilmez bir figür ve devlet olarak ortaya çıkıyor ve bu çok kötü.”
"İÇERDE SERT VE UZLAŞMAZ OLUNMASI KUTUPLAŞMAYI ARTIRDI"
"Her zaman devletler farklı politikalar izleyebiliyorlar. George Bush, Amerikan müdahalesi taraftarıydı ama Obama farklı bir politikayı savunan birisiydi ve iktidara o geldi. Hiç olmazsa farklı şahıslar ve farklı gündemlerle oluyor ve tutarlı olmuş oluyor. Hiçbir şekilde tutarlı olmayan, özeleştiri getirmeyen, günü birlik çıkarlar neticesinde oradan oraya savrulan bir dış politika neticesinde. Türkiye bunu gerçekten hiç hak etmiyor. İçeride de sert ve uzlaşmaz olması kutuplaşmayı artıyor. Demokrasi ancak kutuplaşmamış, muhatabını kendisi kadar eşit ve özgür bilen ve gören toplumda olabilir. Kutuplaşan toplumlarda demokrasinin olması da zordur. İşler biraz da bu yüzden zorlaşıyor. Kaybetmek ya da kazanmak sıradan bir durum olmaktan çıkmış oluyor. Kazanırsınız ya da kaybedersiniz bir sonraki dönem isterseniz tekrar aday olursunuz. Muhalefetin anlamı aslında Türkiye’de karşı çıkmak anlamına geliyor ama ‘halef’ bir sonraki demek. Muhalefet, bir sonraki iktidar olabilecek parti ya da grup anlamına geliyor. O şekilde muhatap alınması gerekir ki uzlaşma ve barış içerisinde yöneticiler el değiştirsin."