Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşları sayısı 10 milyon bunların 4 milyonu yaşadıkları ülkelerin vatandaşlığını almış oldukları için resmi sayılarda görünmeyebilir.
Konumuz değil lakin kısaca açıklamam gerekiyor, son 20 yıldır Türk siyasetçiler Avrupa’da lobi çalışması için ısrar ile Türk’leri yaşadıkları ülkelerin vatandaşlığını almaları istendi.
Maalesef şimdilerde Türkiye’de herhangi bir işlem yapacağınız zaman kurum ve vatandaşlar tarafından, yan gözle bakılıyor neredeyse hain muamelesi yapılıyor.
Gelelim benim yazmak istediklerime 60 yıllık Batı Avrupa Türklerine.
Bizim Ülkemiz ile organik bağımız hala sürmekte biz ne kadar ekonomik, siyasi olarak Avrupa’da, Almanya’da yerlerimizi almış olsak da, saç ayağı gibi kültür ayağımız Türkiye bundan da gurur duyuyoruz.
Bizim Kültürel köklerimiz, örf, adet,töre, gelenek, dini hassasiyetlerimiz, inançlarımızın kaynağı beslendiğimiz kök Türkiye, bundan dolayı Türkiye’deki gelişmeleri anbean takip ediyoruz.
Biz Batı Avrupa Türkleri iki vatanımızı da seviyoruz hem topraklarından geldiğimiz Türkiye'yi hem de yaşadığımız ülkeyi.
Bizi iki kadın seviyoruz biri bizi doğuran ANAMIZI bir diğeri de EŞİMİZİ.
O kadar ki kapımızın önündeki herhangi bir gelişmeyi Alman medyasından değil Türk medyasından öğreniyoruz.
Bir anekdotumu anlatmadan geçemeyeceğim.
Bir sabah işe gideceğim saatler eşime bugün Köln’de hava nasıl acaba ne giyeceğim deyince.
Eşim bana dönerek “Sen Köln’de yaşa, Sivas hava durumuna göre giyin” diye sitemde bulunmuştu.
Türkiye’nin bir çok farklı bölgelerinden küçük Anadolu kasabalarından köylerinden gelen Batı Avrupa’da Türklerinin, Türkiye’de herhangi bir akraba, köylüsü, hemşerisi olmayan yoktur.
Dolayısıyla bizim inancımız da Türkiye’dekiler ne kadar kendi sorunları varsa da ki var….
Umarım bizim sizleri düşündüğümüz, kaygılandığımız gibi; sizde bizleri düşünüyorsunuzdur akrabalarınızı köylülerinizi, hemşerilerinizi merak ediyorsunuzdur.
Ben de bu vesile ile size Almanya’dan bir mektup yazmak istedim.
Evet, bugünler de herkes gibi başta Almanya olmak üzere Avrupa'da herkesin başı dertte.
Almanya Coronavirus ile mücadelede ederken Ülkenin önemli kurumları olması, bunlardan başta RKI Robert Koch Enstitü'sü kuruluş tarihi 1891 yılı. Robert Koch bilim adamı olarak o yıllar salgın hastalıklarla mücadelede Şarbon, Tüberküloz gibi hastalıkları tedavi ediyor.
Kurumun bugün bünyesinde 1150 bilim insanı çalışmakta.
Kurumun çalışma alanı Alman toplumunun herhangi bir virüs salgını, hastalıkları, belirtileri, tedavi yöntemlerini Alman kamuoyu ve siyasi erk ile paylaşıp öneri ve tekliflerde bulunuyor.
Bugün yaptıkları da o, sizi sayılar ile boğmak istemiyorum zaten çok değiştiği gibi size de her an bu sayılar ulaşıyordur.
Başta Robert Koch Enstitü olmak üzere, Coronavirus ile yaptıkları mücadelenin 3 ayağı var.
- Kapsama
- Koruma
- Tedavi
1 - Kapsama olarak hastaları belirlemek ve onları diğerlerinden ayırmak ev veyahut hastane ile izolasyona almak, toplumsal, kamu alanından uzaklaştırmak.
2 - Koruma olarak malum bildiğimiz fiziki mesafe (sosyal mesafe ne oluyor anlamış değilim) buna çok dikkat ediliyor, herkes sokak da görünür olsa da Almanlar fiziki mesafeyi korumaya çok özen gösteriyorlar. Tabii olmazsa olmaz hijyenik bir beden ve çevre.
3 - Tedavi yöntemi Almanlar her Coronavirus hastasını hastaneye almıyorlar, önce ev karantinasına alıyorlar.
Buradan tedavilerini takip ediyorlar koruma, kapsama sağlanıyor.
Tabii hastanede ve yoğun bakım ünitesinde olanlarda orada tedavileri yapılıyor.
Avrupa'da ki akrabalarınızın sağlık hizmeti bütün Avrupa ülkelerinde bedava ve ayrım yapılmadan sağlanmaktadır bilginiz olsun.
Dediğim gibi sizi sayılara boğmak istemedim, lakin bir sayı vermeme izin verin bulaşma sayısı % 0,7 yani Coronavirus hastasının başka birine bulaştırma oranı bu çok olumlu bir gelişme.
Daha iyi anlaşılsın diye belki bildiğiniz bir kıyaslama yapmak gerekirse bu sayı Türkiye'de 16 olduğu ifade edildi.
Bundan dolayı Alman siyasi iradesi Alman milletine kurumun ve kendilerini önerilerine uyuduğu için şükranlarını dile getiriyorlar.
Almanya genelinde okullar ve birçok büyük işletmeler 3 Mayıs'a kadar kapalı.
Lokantalar, kafeteryalar 800 metre kare üstü esnaf kapalı.
31 Ağustos kadar bütün etkinlikler düğün, nişan konferans, tiyatro, sinema vs. vs. kapalı.
Disiplinli, örgütlü eğitim seviyesi gelişmiş bilime güvenen bir millet olarak Almanlar bu Coronavirus'ü asgari can kaybı ve ekonomik zararla kapatacaklar diye düşünüyorum.
Kalın sağlıcakla
Almanya Köln
m.kizilkaya@web.de