Alzheimer hastalığının tanımını yapan Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “Alzheimer hastalığı, bilişsel (kognitif) bozukluk, duygusal ve davranışsal değişiklikler, fiziksel ve fonksiyonel gerilemeler ve beyin işlevlerindeki bozukluklara bağlı olarak zihinsel işlevlerde gerileme, davranış sorunları ve işlevsellikte azalma ile giden dejeneratif (dokuların normal yapılarının bozulup, normal fonksiyonlarını yapamayacak hale gelmesi) bir hastalıktır. Ayrıca, bilişsel gerilemenin yanında çeşitli nöropsikiyatrik davranışsal rahatsızlıklara neden olan, kişinin günlük yaşam faaliyetlerinde bozulmalar ortaya çıkaran ve kişide önemli fiziksel ve psikolojik yıkımlar meydana getiren bir hastalıktır” diye konuştu.

‘YAŞ İLERLEDİKÇE RİSK ARTIYOR’

Alzheimer hastalığının yaşla ilişkisine değinen Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “65 yaşın üzerindeki kişilerde yüzde 3-11, 85 yaşın üzerinde ise yüzde 20-47 oranında görülme sıklığına sahiptir. Dünyanın değişik bölgelerinde yapılan çalışmaların gösterdiği sonuçlara göre, 65 ile 85 yaşları arasında hastalığın görülme sıklığı her 5 yılda bir 2 katına çıkmaktadır. 65 yaşında görülme sıklığı yüzde 1 iken, bu oran 80’li yaşlarda yüzde 30’a yükselir ve yaş ilerledikçe risk artar. Yaşın ilerlemesi, Alzheimer riskini artıran en önemli etkendir. Genetik etkiler de yaşlanan bireyin Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimalini artırmaktadır” dedi.

‘TÜRKİYE’DE 400 BİN ALZHEİMER HASTASI VAR’

Ülkemizde ve dünyada yaşlı nüfusun büyük bir hızla artmaya devam ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “Günümüzde dünyada yaklaşık 44 milyon bunama hastası var. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2024 yılında ülkemizin 65 yaş üstü yaşlı nüfus oranının yüzde 10’un üzerine çıkacağı ve bunama hastalıklarının sıklığının büyük bir hızla artmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Bu artış trendi sürerse 2050 yılında hasta sayısının tüm dünyada 135 milyona çıkması bekleniyor. Türkiye'de yaklaşık 400 bin, dünyada 10 milyon kişide teşhis edilen Alzheimer genellikle ileri yaşlarda görülür. Her 10 aileden birinin Alzheimer hastası akrabası var. Hareketsiz yaşam ve fast- food tarzı beslenmenin bu artışın en büyük nedeni olduğu bilinmektedir. Kilo artışı ve hareketsizlikle birlikte beyin kan akımının azaldığı, bunun da Alzheimer hastalığı açısından risk oluşturduğu tahmin edilmektedir. Hasta sayısının artması, toplumun ekonomik yükünün de artmasına neden olmaktadır” diye konuştu.

‘YAŞLILARDA ZİHİNSEL EGZERSİZLE BUNAMA YAVAŞLATILABİLİR’

Okullar Açıldı, Aşı Uyarıları Artış Gösterdi Okullar Açıldı, Aşı Uyarıları Artış Gösterdi

Alzheimer hastalığına yol açan nedenlerden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, şu bilgileri paylaştı:

“Yaş, cinsiyet (kadın), genetik yatkınlık, eğitim düzeyleri, kafa travmaları, kardiyovasküler riskler, hipertansiyon, yüksek kolesterol düzeyi, diyabet, yüksek dozda sigara, alkol ve madde kullanımı, sağlıksız yaşam koşulları, iş kaybı, büyük bir acı deneyimi, depresyon ve stres, beyin ve damar hastalıkları Alzheimer için risk oluşturan diğer etkenlerdir. Orta yaşlarda koruyucu faktörlerin etkisi daha belirgin iken, risk altındaki yaşlılarda koruyucu faktörlerin ve risk faktörlerinin düzenlenmesinin yararlı etkisinin olup olmadığı bilinmiyordu. Bu soruya cevap olarak Finlandiya Sağlık ve Refah Enstitüsü tarafından 2 yıl boyunca Finlandiya’daki 1260 yaşlı kişi (60-77 yaş arası) ile yapılan yaptığı FİNGER adlı bir bilimsel çalışma yaşlı kişilerde beslenme önlemleri, zihinsel egzersiz, sosyal aktiviteler ve kalp sağlığı önlemleri ile yaşlılardaki zihinsel gerilemenin azaltılabileceği ve bunamanın kısmen önlenebileceğini göstermiştir. Böylelikle düzenli beslenme, daha sosyal bir hayat ve zihinsel egzersizlerin hastalığa karşı etkili yöntemler olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır. ”

‘BEYİN SAĞLIĞININ KORUNMASINDA D VİTAMİNİ ÖNEMLİ’

D vitamini eksikliğinin dünya çapında çocukların ve erişkinlerin yaklaşık yüzde 80’ini etkileyen küresel bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “D vitamini, vücutta sayısız fonksiyona sahiptir ve bilişsel işlevler için önemlidir. Aynı zamanda güçlü bir antioksidandır ve beynin damarsal sağlığına katkıda bulunur. Giderek daha fazla veri, beyin sağlığının korunmasında D vitaminin kilit rol oynadığını düşündürmektedir. Yaşlı bireylerde D vitaminin düşük seviyeleri tüm nedenlere bağlı demans ile ilişkili bulunmuştur. D vitamini ile ilgili son yapılan çalışmalarda damarsal sistemin korunmasında kanıtların artması, bu vitamin ile beyin fonksiyon arasında bir ilişki olduğunu düşündürmüştür” ifadelerini kullandı.

‘ALABALIK VE SOMON ALZHEİMER RİSKİNİ DÜŞÜRÜYOR’

Alzheimer hastalığına karşı nasıl beslenmemiz gerektiğine değinen Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “Yüksek kolesterol, kalp damarlarını tıkayarak beyin damarlarına zarar verir. Alzheimer riskini artırır. Bu yüzden kalp ve damar dostu besinlerden oluşan Akdeniz tipi beslenmeye geçilmelidir. Yağlı, tuzlu, kızarmış ve hazır yiyeceklerden uzak durup, zeytinyağı, balık, meyve ve sebze ağırlıklı besinler tüketilmelidir. Beyin damarlarını genişleten ve unutkanlık gibi hafıza problemlerine iyi gelen biberiye, belleği geliştirmeye yarayan karnosik asit adlı bir antioksidan içerir. Unutkanlığa karşı ginkgo biloba bitkisinin, antioksidan özelliğiyle beyin ve sinir hücrelerinin yapısını stabilize ederek serbest radikallere karşı vücudu savunduğuna inanılır. Balık beynin fonksiyonel olarak çalışması ve hafızayı kuvvetlendiren Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin içeriğe sahiptir. Alabalık ve somon Omega-3 yağ asitleri bakımından zengindir. Hastalığa yakalanma riskini düşürür” dedi.

‘GÜNCEL TEDAVİLERLE YENİ SİNİR HÜCRELERİ OLUŞTURULABİLİYOR’

Hastalığın tedavisinde ilaç tedavisiyle beraber hastanın zihinsel kapasitesinin düzeltilmesi ve günlük yaşamının kolaylaştırılmasının amaçlandığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, güncel tedavi yaklaşımları hakkında ise şu bilgileri paylaştı: “Alzheimer hastalığında son yıllarda farklı tedavi yöntemleri oldukça gündemdedir. Alzheimer hastalığında kullanılan spesifik ultrason dalgası tedavilerinden Transkranyal Pulse Stimulasyon yöntemidir. Dünyada 170’e yakın merkezde bulunan sayılı tedavilerden biri olan TPS tedavisi de amiloid plakları hedef almaktan ziyade beyinde nöroplastisite yani yeni sağlam sinir hücresi oluşturmayı hedefliyor.” (DHA)

Editör: Habererk Haber Merkezi