Eğitim, Üretim, Sağlık, Adalet, Adil Gelir Dağılımı gibi sloganlar ile yola çıkan İYİ insan Meral Akşener ve ekibi ne güzel de belirlemiş politikalarını. Kalkınmanın temeli üretimden geçer. Her mal arzı, kendi talebini yaratır. Ekonomide büyümenin altın temel kuralıdır ÜRETİM.
Kötü yönetim ile zarar eden şirket durumuna düşürülen şeker fabrikalarında, küresel güçlerin iştahı KABARIP ŞAHA kalkmıştır. Uygulanan kota kısıtlaması mesajını alan çiftçi ise, şehre göç baskısı altında ezilmekte ve köyünü terk etmektedir.
Şeker Fabrikalarında el freni çekilmiş, çalışan sayısı yüzde 30’lara düşmüştür. Ürün çeşitlemesi ve katma değeri yüksek ürünler tercih edilmemiş, kötü bir yönetim anlayışı ile itibar kaybına uğratılmıştır. Bazı fabrikalarda yanlış pazarlama stratejisi, stok maliyetinin artmasına sebep olmuştur. Bazılarında da gereksiz personel, yüksek ücret ve yapılması ertelenen teknolojik yenilenmeler, öz sermaye yerine yabancı kaynak kullanımındaki artış, yüksek maliyetlere neden olunmuştur.
Dekar başına ortalama verim, bilinçli tarım ve kaliteli sulama sistemleri ile yüzde 20’ye varan oranda artmıştır. Artış oranını, kendisi için tehlike gören dış güçler, baskılar ile ekim sahalarına kota kısıtlaması koydurmuş, her geçen gün artırarak çiftçi ve ülke aleyhine kararlar alınmasında etkili olmuşlardır. Kartel, tröst küresel sermaye kendisi için maksimum gelir sağlayan, sağlığa çok büyük zararları olan nişasta bazlı şeker (NBŞ) ve ürünleri, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere satmak isterler.
Çiftçi ise yem, elektrik ve mazot fiyatlarının sürekli yükselmesi karşısında, verimli üretim ve endüstriyel ürünler ekerek kendini korumaya çalışmaktadır. Besiciler çok iyi bilir pancarın kıymetini. Hem kuru hem yaş yaprağından istifade eder, besin değeri yüksek küspe ve melastan da kışlık yem katkısı olarak faydalanır. Avansını alır ihtiyacını giderir. Kalan ihtiyacını pancar veresiye yöntemi ile giderir. Kamyoncu, mazotçu, kantarcı, lokantacı, vb. aracı birçok kişi nemalanır Şeker Fabrikalarından. Kota kısıtlaması ve Fabrikaların satılması sonucu pancar ekimi azalacak, hayvancılık çok olumsuz etkilenecektir. Aynı durum yıllar önce tütünde yasaklama ile uygulanmış, yerli marka sigaralar yok olurken rafları yabancı marka ithal sigaralar doldurmuştur. Türk Milleti içtiği sigaraya ödediği para ile AMERİKA ve AVRUPA ÇİFTÇİSİNİN PARA KAYNAĞI OLMUŞTUR şimdi de GDO lu NBŞ ler ile oluyor.
Pahalı olan et, süt, peynir, tereyağı gibi temel gıda ürünleri daha da artacaktır. Şeker Fabrikalarını satarak kendi bindiği dalı kesen iktidar, şimdi de 300 koyun 600 bin TL. banka teminatı ile köyüne geri dön projeleri üretiyor. Şaka gibi değil mi? Burada iki amaç gerçekleşmektedir. Birincisi borcu olmayan az sayıdaki üretici de bankacılık sektörüne çekilerek, kredi verilecek. İkincisi ipotek verdiği toprakları yüzde 65-70 oranında yabancıların elinde olan bankacılık sektörünün, köylüyü yutmasına imkan tanınacak. Türk Milleti yine yabancı sermayenin para kazanma kaynağı olacak
Millet NİŞASTA BAZLI ŞEKER ve katkılı gıdaları almak zorunda bırakılıyor. Baklavadan lokuma, gazozdan kolaya, çikolatadan gofrete tüm şekerlemeleri tüketiyoruz ama tadı şimdi saman gibi farkında mısınız? Yedikçe ye ama iştahı kesmiyor. Amerika NBŞ kullanımı yüzde 1-2’e çekmek için tedbir alırken, ülkemde yeterli kontroller maalesef yapılamıyor. Küresel güçlerin baskısı sonucu yapılan yasal düzenlemeler, gıdada yüzde 30’a varan kullanıma ulaştığı ve Sağlık Bakanlığının cılız da olsa bu konuda uyarı yaptığını gözlüyoruz.
Okullarda kendi kendine yetebildiği öğretilen, ama şu anda, eti, peyniri, şekerlemeleri, en önemlisi tohumu, buğdayı ve samanı dahi ithal etmek zorunda kalan canım TÜRKİYEM HEPİMİZİN…