Independent Türkçe yazarı Mehmet Mazlum Çelik, “Amerika'da Müslümanlar isyan etmese Brezilya ve Arjantin gibi ülkeler olmayabilirdi” başlıklı yazısı ile ezberleri bozdu.

Müslümanlar, Afrika'dan Sumatra'ya ve Ekvator çizgisine varıncaya kadar çok küçük hatalarla dünyayı 9'uncu yüzyıldan itibaren haritalandırdığına şahit oluyoruz.

Amerika'yı keşfeden Kolmb, dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu; ama çizdiği haritada bu yuvarlaklık daha çok bir armut şeklini andırıyordu.

Oysa Müslümanlar daha 10'uncu yüzyıldan itibaren bugünkü şekline çok yakın haritalar ortaya koymuştu. Bu durumu Fuat Sezgin şöyle aktarıyor:

“Cr. Colomb da dünyayı kuzeyden güneye doğru sivrileşen bir armuta benzetiyordu. Daha 15'inci yüzyılda dünyanın yuvarlak olduğu fikrinin yerleşmemiş bulunduğu Avrupa'ya mukabil, Müslümanlar daha 10'uncu yüzyılın ilk yarısında İberik Yarımadası'ndan Büyük Okyanus'u aşarak Asya'nın doğusuna ulaşmaya çalışmışlardı.

Onlar bu iki sahil üzerindeki mesafenin daha 9'uncu yüzyılda 21° bin kilometre kadar olduğunu hesaplamışlardı. Çok taraflı büyük bilgin al-Biruni 11'inci yüzyılın başlarında bizi objektivitesiyle hayranlığa düşüren Hind medeniyeti üzerine yazdığı kitabında şunu yazıyor:

Tanıdığımız büyük kara kütlesi (yani Asya, Avrupa ve Afrika) büyük bir okyanus tarafından kuşatılıyor. Bu okyanusu (adı geçen) büyük kara parçasının arasını şu veya diğer tarafta bir kara parçasıyla veya insanların yaşadığı bir adayla kesmekte olduğu muhtemeldir. “

1492 senesi ve Kastilya Kraliçesi I. Isabel denildiğinde çoğu kişinin aklına cömert kişiliği ile Kristof Kolomb'a zorlu yolculuğuna çıkması için tanıdığı imkân gelmekte.

Kolomb'un; İngiltere, Venedik ve Ceneviz saraylarına yaptığı başvurular reddedilmiş; ama I. Isabel'in kendisine yaptığı yardımlar sayesinde Atlantik'i geçerek Hindistan'a ulaşmayı hedefleyen zorlu yolculuğu başlamıştı.

Kolomb, yaklaşık 100 gün sonra Hindistan'a ulaştığını zannederek Amerika kıtasını keşfetmiş; bugün Küba olarak bildiğimiz adaya ulaşmıştı.

Kolomb'un keşfi İspanya'yı dünyadaki en büyük sömürge sahibi ülkelerden birisi haline getirmişti; fakat insanlık tarihi açısından büyük öneme sahip bu keşif, milyonlarca Amerikan yerlisine karşı girişilecek katliamın da başlangıcı oldu.

İspanyolların Amerika ana kıtasında giriştikleri soykırımın dünya tarihinde bir eşi benzeri daha yoktu; ama İspanyollar dünyanın bir ucunda yalnızca kızıl tenli milyonlarca insanı kılıçtan geçirmekle yetinmemişti.

Aynı tarihlerde insanlık tarihinin gördüğü en görkemli kültür ve medeniyet imparatorluklarından birisi olan Endülüs'te yaşayan yüzbinlerce Müslüman ve Yahudi; İspanyolların vahşetine maruz kalacaktı.

İspanyollar milli birlik ve yeniden toparlanmak için ülkülerini Endülüs'ün işgal edilmesi olarak belirlemişti.

Siyaseten büyük bir Emevi devletinin gücünü arkasına alan Endülüslüler, kısa sürede bu güçten yoksun kalmışlardı.

Afrika'da Muvahidler, Endülüslülere askeri destek sağlasa da Müslümanların iç çekişmeleri Endülüs'ün İspanyollar karşısında güçsüz kalmasına neden oldu.

Hristiyanların başlattığı işgal hareketi 1492 yılında Gırnata Benî Ahmer Emirliği'nin düşmesiyle başarıya ulaştı.

Bu çöküş, İspanya Müslümanları ve Yahudi halkı için eziyetli ve mihnetle geçecek günlerin başlaması anlamına geliyordu.

1 milyona yakın masum Yahudi, tarihin gördüğü en barbar mahkemelerinde (Engizisyon) yargılanarak sürgün edildi, hapse atıldı, din değiştirmeye zorlandı veya idam edildi.

Yeni Kıta'nın sömürülmesi için insanlık tarihinde daha önce eşi benzeri görülmemiş bir köle düzeni kuruldu.

Afrika'dan getirilen köleler ile milyonlarca Afrikalı siyahi Amerika'ya sürüklenecek ve çoğu daha yoldayken hayatını kaybedecekti.

Afrika'dan Amerika'ya kaçırılan kölelerin yaklaşık yüzde kırkının İslam dinine mensup olduğu tahmin ediliyor.

Doğu Kudüs'te Genel Grev: Gazze'ye Destek Amaçlanıyor Doğu Kudüs'te Genel Grev: Gazze'ye Destek Amaçlanıyor

Mesela 1865 yılında bir Osmanlı gemisi kazara Brezilya sahillerine ulaştığında buradaki kölelerin çoğunun Müslüman olduğuna şahit olacaktı.

Bağdatlı Abdurrahman burada Müslüman kölelere elinden geldiğince yardım edecekti.

15'inci yüzyıldan itibaren Afrika kıtasından Amerika kıtasına yoğun bir köle kaçırma ve ticareti olduğunu tarihi vesikalardan biliyoruz.

Köle siyahilerin çoğu Gana, Mali, Sokotro, Kânim-Bornu, Songay ve Sudan gibi Müslümanların yoğun yaşadığı coğrafyalardan kaçırılıyordu.

Kıtaya getirilen kölelerin disiplininde ilk müdahale edilen konu şüphesiz dini inançlarıydı.

Bu sebeple siyahi Müslümanlar Hıristiyan olduklarını belirtse de büyük çoğunluğu İslamiyet'i gizli bir şekilde yaşamayı sürdürecekti.

Bu gizlilik sonsuza kadar sürmeyecekti.

Yoğun nüfuslu Müslüman köleler 17'nci yüzyılda Palamares Cumhuriyeti ile Brezilya'da bir devlet kurma teşebbüsüne dahi girişti; ama bu çaba Portekizliler tarafından kanlı şekilde bastırıldı.

Siyahi köleler tekrar baskı ve işkence ile dinlerini gizleyecekleri bir sürece zorlandılar.

1830 yılında Antonio Conselheiro'nun din merkezli büyük isyanına siyahi Müslümanlar da destek verecekti.

Afrikalı siyahi Müslümanların en önemli arzusu biran evvel hürriyetlerini elde ederek Afrika'ya dönmekti.

Lakin İspanyollar bunu kanla bastırınca Şeyh Dandara, Şeyh Sanim, Melam Ebubekir Ahuna gibi siyahi Müslüman alimlerin başını çektiği Müslüman topluluklar camileri adeta karakollara çevirerek örgütlü direnişler başlattı.

Bahia bölgesinde örgütlenen Müslüman köle isyancıların sayısı yüzbinlerle açıklanıyordu.

Daha önceleri Nâgos, Jejes, Hausas, Tapas ve Bornus gibi isimlerle tanımlanan Müslüman köleler artık tek vücuttu ve köle efendilerine karşı amansız bir isyan ateşi yakmışlardı.

Tarihe 1835 Bahia Direnişi olarak geçen bu isyan belki binlerce Müslüman'ın katli ile sonuçlanmıştı; ama Kolomb'un Amerika'yı keşfettiği ilk günden itibaren soykırıma ve köleliğe maruz kalan yerli halk Batılı efendilerinin dokunulmaz olmadığını gösterdi.

Brezilya'dan Arjantin'e kadar Amerika kıtasında yaşayan yerel halklar Müslümanların direnişinden etkilenerek kısa süre sonra kitlesel özgürlük hareketlerini başlattı.

Bugün başta Brezilya olmak üzere birçok Amerika ülkesi 1835 Bahia İsyanı'nı tarihinin dönüm noktası olarak kabul ederken, çoğumuz on binlerce Müslüman'ın şehit olduğu Bahia'yı haritada dahi gösteremediği gerçeği insanı kahreden detaylardan sadece birisi.