Vatandaş ekonomik krizle boğuşurken iktidar ve muhalefet “yeni anayasayı” konuşuyor. Sefalet içinde kıvranan, faturalarını ödeyemeyen insanların feryatları kimsenin umurunda değil. Halbuki siyasetin önceliği insandır, insan olmalıdır. İnsanı merkez almayan siyasetlerin sonu otoriterleşme ve bireyi ezmedir.
Türkiye'nin her şeyden önce hayat pahalılığından kurtarılması gerekir. Özellikle CHP ve Özgür Özel'in bunu görmesi lazım. Ne yumuşama, ne de adaletsizliğin tek sembol ismi haline getirilen Kavala'nın tutukluluğu toplumun önceliği değil. Erdoğan, anayasayı tartışmaya açarak dikkatleri toplumun önceliklerinden kaçırıyor, muhalefeti toplumun feryatlarına karşı sağırlaştırıyor.
Mevcut anayasa darbe anayasası değil Erdoğan anayasası, çünkü yüzde 76'sı bu iktidar tarafından değiştirildi. Değiştirilmeyen maddeleri ise bu ülkenin bayrağı, marşı, milli bütünlüğü ve vatandaşlık tanımı ile ilgili olan maddeler. Bu maddelerin varlığından rahatsız olmak, bu ülkenin bütünlüğünden rahatsız olmaktır. Dikkat edin, anayasayı değiştirelim diyenler bugüne kadar neyi değiştirmek istediklerini açık bir şekilde telaffuz etmediler. Bu gizlilik manidar değil mi?
Yeni anayasa gündemi ile iktidar iki şey yapıyor; birincisi fukaralıktan, sefaletten bunalan insanların çığlıklarını boğuyor, ekonomi konuşmayı öteliyor. İkincisi muhalefeti parçalamayı, birbirine düşürmeyi umuyor. En çok da CHP'yi… Anayasanın ilk dört maddesi ile problemli olan sadece DEM Parti değil, DEVA ve GP gibi partiler de de bu maddelerle sorunlu “etnikçi” kadrolar var. İlk dört maddeye yönelik her hamle bu partiler tarafından da destek görecektir. CHP ise homojen bir parti değil, içinde Marksistinden sosyal demokratına, etnikçisinden Atatürkçüsüne kadar her türlü eğilim var. Muhtemel bir anayasa değişikliğinde bu eğilimlerin hepsinin aynı şekilde davranması çok zor. Çözüm sürecinde Kılıçdaroğlu'nun karşı çıkmasına rağmen 32 CHP milletvekilinin basın açıklaması yaparak sürece destek verdiğini hatırlayın. Yeni bir anayasa oylamasında CHP içindeki etnikçilerle Atatürkçüleri aynı noktada buluşturmak kolay değil, hatta mümkün bile değil. Bu da çatlama, ayrışma demek. Onun için CHP bu yeni anayasa oyununa gelmemelidir. Millet CHP'ye git Erdoğan'la anayasa yap diye oy vermedi. Özgür Özel'in kaşı gözü için de oy vermedi. Millet krizden kurtulmak, Erdoğan ve AKP'ye bir ders vermek, belediyelerdeki soyguna, kayırmacılığa son vermek için oy verdi. Dün Ankara’da çok değerli kardeşim Mesut Özarslan‘ın Keçiören belediye başkanı olma sebebiyle hayırlı olsun ziyaretine gittiğimde kapının önünde boydan boya dehşet verici AKP tarafından bırakılan borç listesi sadece küçük bir örnektir .Özgür Özel, ders vermek yerine ders almaya giderse o oyları da kaybeder.
Ancak Özel'in bazı belediyelerdeki atamaları iptal etmesinin de hakkını vermeliyiz, bu doğru bir hamle. AKP'li belediyelerin düştükleri borç batağı nasıl har vurup harman savrulduğunu gösteriyor. Kayırmacılığın devam etmesi halinde milletin umutları bir başka bahara kalacaktı. Belediyeler ahbap çavuş kayırmacılığı ile yönetilmemeli. AKP bunu yaptığı için millet yetkiyi ondan alıp CHP'ye verdi. Özel, Karşıyaka belediyesinde bir nikah memurunun dua okuyan hocayı susturmasının da gereğini yapmalıdır. Bu milletin en büyük endişesi CHP'nin milli ve manevi değerlerimizle barışıp barışmayacağıydı. Bunu göstermek için bir fırsat çıkmıştır. Bu nikah memuru hakkında gerekli işlem yapılmalıdır.