Apo’yu paşa yapalım mı?

Abone Ol

Bay Bahçeli, meclis grup toplantısında,” Öcalan mecliste konuşsun, terörün bittiğini açıklasın” dedi.

Şaşırdım mı? Şaşırmadım.

Yıllardır yazıyorum, Bahçeli Türk milliyetçiliğinin önünü kesmek, büyümesini engellemek için çalışan bir isim.

Madeni, söylediği sözlerin sonucunu anlamaya müsait değil.

Dünyada hiçbir ülke bebekleri bile öldürmüş, elli bin kişinin ölümüne sebep olmuş birine, gel mecliste konuş demez.

Ülkenin haysiyet ve şerefi için demez.

Genç yaşta toprağa düşen fidanlar için demez.

Şehit analarının, babalarının, yakınlarının acısına saygı için demez.

Meclisin mehabbeti için demez.

Diyecekse ve bu konuda samimiyse bunu bulunduğu yerden de yapar.

Pişman olduğunu, yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyerek yapar. Bunun için illa TBMM’ye gerek yok.  O meclis Bahçeli’nin babasının çiftliği değil, şehit kanları ile kurulmuş bir meclis. O mecliste Öcalan’ı konuşturmak bu millete, şehitlerine, gazilerine hakarettir. Onların kutsal naaşları üzerinde yürümektir.

Düne kadar Bay Bahçeli, Çözüm süreci için –yıkım projesi- diyordu. Ülkenin bölüneceğini söylüyor, Erdoğan’a ateş püskürüyordu. Şimdi Erdoğan’ın bile diyemediğini, belki demeye cesaret edemediğini diyor.

Devlet isteyen bir örgütü devlet vermekten başka tatmin edecek bir mekanizma yoktur.

Bu tip örgütlerin ilacı onları yok etmek, anladığı dil ile cevap vermektir.

Bahçeli, Öcalan’a çağrı yaparken MHP milletvekillerinin ayağa kalkıp vecd içinde Bahçeli’yi nasıl alkışladıklarını gördünüz. Bir, “Bıji Apo”  diye bağırmadıkları kaldı. Bu heyetten mi milletin sigortası olmalarını bekliyorsunuz?

Çözüm lafları, en çok örgüt sempatizanlarına yarar. Nitekim, Ankara, İstanbul Barolarının kongrelerinde atılan slogan ve gösteriler –bu hesapsız-kitapsız- sözlerin kim veya kimlerin moral motivasyonlarına hizmet ettiğini gösterdi. DEM partili belediyeler istiklal marşını, Türk bayrağını reddediyor. İstanbul Barosu kongresinde divan başkanı İstiklal marşı okutmak istemedi. Temmuz ayında AYM, “Bıji Apo” demenin fikir özgürlüğü olduğuna karar verdi. Bir başkası “Bıji Gülen” diye bağırsa Anayasa Mahkemesinin ne diyeceğini doğrusu merak ediyorum. PKK’nın elini sıkmaya barış diyenler mesela KHK ile mahkemesiz, yargısız atılanlara adalet diyor.

Suç işleyen, milletin birliğine bütünlüğüne kast edenler arasında ayırım yapılmaz.

Bahçeli bu görüşlerinde yalnız değil, bu Cumhur ittifakının görüşü. Her şey bir defa daha Erdoğan’ı CB yapmak için. Koçbaşılık görevi Bahçeli’ye verilmiş. Etnik teröre muhatap olan ülkelerde –milliyetçiler –etkisizleştirilmeden veya ikna edilmeden örgütlerin talebi yerine getirilmez.  Bahçeli şimdi bunu yapıyor, milliyetçileri ehlileştiriyor, ittifaka dahil edilmesi de bundan.

Bu politikaya bir de devlet aklı diyorlar. Daha önce kendisinin 12 cüce adam dediği bazı yazar çizer esnafının öncülüğünde Çözüm süreci başlatılmıştı. Her şeyi bilen, bilmediği hiçbir şey olmayan bu on ikili yine sahnede. Çözüm sürecinde, PKK’yı büyüttükleri yetmiyormuş gibi yine aynı rolü oynamaya başladılar.

Kandil Çözüm sürecinde, “–tutsak bir kişinin- iradesi ile hareket etmeyiz” diyerek Öcalan’ın iradesini tanımayacağını göstermişti. Şimdi değişen bir şey olur mu? Sanmıyorum.

Öcalan, örgüte silah bırakma çağrısı yapmak istiyorsa –ağzını tutan yok- bu çağrıyı İmralı’dan yapabilir. Çağrısı karşılık bulursa –devlet- bunu bir şekilde ödüllendirebilir. Buna kimsenin diyeceği olamaz. Ama on binlerin ölümüne vesile olmuş birine “gelsin mecliste konuşsun” demek bu ülkenin siyasetini de, meclisini de, siyasetçisini de devletini de beş paralık etmektir. Öcalan’ı affederek örgütün dağılmasını önleyenler şimdi Öcalan örgütü lağvetsin diyor. Mesele örgütü tasfiye etmek mi yoksa bir dönem daha Erdoğan’a CB yaptırmak mı?

Önceliği milletin bekası olmayan bir siyaset tarzı, millete hayır getirmez.