Doğu Türkistan'dan her gün yeni zulüm haberleri geliyor. Sürgünler, işkenceler, toplama kampları, din ve milliyet değiştirmeye zorlamalar, öldürmeler neredeyse vakayı adiyeden oldu. Orada imdat isteyen, Türkiye'den bir şeyler bekleyen kardeşlerimiz var. Seslerini duyurmak için sosyal medyadan başka kanalları yok. Yandaş medya dün de Türklüğün çilesine sağırdı, bugünde sağır. El değiştirmiş olması hiç bir şeyi değiştirmedi. Türklük bazı çevrelerde bir sabıka kaydı gibi görülüyor. Bütün ilgileri Türksüz Müslümanlığa...
AKP'nin bu duyarsızlığını yadırgamıyorum, ama MHP'yi de aynı noktada gösteren bazı milletvekillerinin nereden cesaret aldığını anlayamıyorum. Önceki gün, Uygur Türkleri ile ilgili araştırma önergesi AKP ve MHP'nin oyları ile reddedildi. HDP bile Uygur Türklerini savununca “MHP, HDP kadar bile olamadı” yorumlarına sebebiyet verdi, mecliste HDP sözcülerinin 50 milyar Dolar kredi karşılığında Uygur Türklerini sattınız ithamına MHP Grup Başkan Vekili Akçay, “ne yapalım Çin'e savaş mı açalım” diye cevap verdi.
Kimse Çin'e savaş açılsın demiyor, lakin bu duyarsızlık, bu ilgisizlik de doğru değil. Zulümle mücadelenin bin bir yolu var, uluslararası platformlarda bunu dile getirmek, uluslararası toplumu harekete geçirmek, Çin zulmünü BM'ye taşımak da bir mücadele şeklidir. Günümüzde ülkeler imajlarına çok dikkat ediyor. Çünkü imajın ticarete ve ülke itibarına yansıyan yönleri var. Nitekim, 22 ülke BM İnsan hakları Komisyonuna bir mektup yazarak toplama kamplarındaki Uygur Türklerinin serbest bırakılmasını istedi. Üzücü olan bu 22 ülke arasında Türkiye ve tek bir Müslüman ülkenin bulunmaması.
Dış Türkler davası rahmetli Türkeş döneminde MHP ve Türk milliyetçilerinin en önemli gündem maddelerinden birini teşkil ediyordu. Uzun zamandır MHP'nin artık böyle bir dava ve hassasiyeti yok söylem ve eleştirilerileri, tavır ve duruşu ile red etmesini bütün Türk milliyetçileri beklemektedir. Ülkücüler sağda solda bireysel olarak tepkilerini dile getiriyorlar. MHP'yi ise bu konuda neredeyse Perinçek'le aynı çizgiye gelmiş gibi gösteren milletvekillerini sert bir şekilde uyarmalıdır.
Uygur Türklüğünün muhatap olduğu zulüm bazılarının İslami duyarlılıklarını test etmede de bir kimya kağıdı mesabesinde. Görüntüye bakarsanız, İslamcı bir iktidar bizi yönetiyor. Cenazelerde, taziyelerde medyanın gözüne sokulan görüntüler, son Ayasofya'nın açılması olayı hep dindar imajı vermek için yapılan planlı gösteriler. Asıl dindarlık cami açmak, vatandaşa gösteri yapmak için aşir okumak değil, zulme, gadre uğrayan Müslümanlara sahip çıkmaktır. Ötesi ucuz kahramanlıktır, gösteri ve riyadır. Şimdi soruyorum, gerçek dindarlık hangisidir, cami açmak mı, zulme engel olmak mı?
HDP sözcüsünden, “50 milyar kredi için Uygurları sattınız” sözünü işitmekten daha ağır, daha sarsıcı bir itham olabilir mi? AKP'nin nereye koştuğunu biliyoruz da, MHP'nin bu ölçüde savrulmasını bir türlü anlayamıyorum. Bir Türklük davanız bile yoksa neyiniz var? Kim için siyaset yapıyorsunuz?
Doğu Türkistan davası, dün olduğu gibi bugün de davamızdır. MHP'nin bu kayıtsızlığı milliyetçiliği bir parti hegemonyası altına bırakıldı algısı ve yanlışlığını gösteriyor. Milliyetçilik, particiliğe indirgenince işte böyle işlevsizleşiyor. Allah aşkına, kimseye gidin savaşın demiyoruz, bari bu zulmü onaylamadığınızı gösterin. Doğu Türkistan Türklüğünün Suriyeliler kadar da mı değeri yok? Zulme karşı olduğumuz için Esat'a savaş açtık diyordunuz, oradaki zulüm de Doğu Türkistan'da ki değil mi? Arab'ın Müslüman'ına ne kadar değer veriyorsanız, Türkün Müslüman'ına da o kadar değer verin.
Çok mu zor?