Ülkenin dışişleri bakanı tamamen ticari bir üniversite kuruyor ülkenin başbakanı da tamamen ticari olan dışişleri bakanının sahibi olduğu üniversiteye devlet, yani milletin malı olan ülkemizin garip gurebasının, yetiminin, dulunun, hakkının olduğu Kartal Cevizli’de değeri yüz milyon dolarlarla ifade edilecek, deniz kenarı panaromik adalar manzaralı arazisini sınırsız süreli kullanım tahsisi olarak veriyor.
Akabinde kupon kıymetli araziyi tahsis eden cumhurbaşkanı seçiliyor ve üniversitenin sahibi olan dışişleri bakanını başbakanlığa yani kendi yerine getiriyor.
Başbakan olup yetkiyi eline geçiren, eski dışişleri bakanı ve üniversitenin sahibi daha önce “süresiz kullanım tahsisi“ ile gasp ettiği kupon arazinin tapusunun devletten sahibi olduğu üniversite adına alınmasına karar veriyor.
Mal devletin üniversite kendisinin!
Tabii tapu sahibi olunca tapuyu teminat gösterip devlet bankasından (Halk Bank nedense hep de bu Halk Bank kullanılıyor bu işlerde) 400 trilyon TL kredi kullanıyor.
Devlette başbakanlık yapan kişi devletin yani, milletin bankasından sahibi olduğu üniversite için çok yüksek montanlı bir kredi kullandı.
O sırada bir önceki tahsisi yapan kişi cumhurbaşkanlığı yapmaktadır, devlette.
TMOB diye bir kurum var.
Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası.
Başbakanın sahibi olduğu üniversite üzerine gasp yolu ile geçirdiği milletin arazisi satışının kanunsuz olduğu gerekçesi ile iptali için dava açıyor.
Tabii bu arada üniversitenin sahibi başbakanlıktan vatandaşlığa tard ediliyor. Generalken rütbelerin sökülmesi gibi (ülkede hiç kimse başbakanın vatandaş statüsüne indirilmesinin gerçek sebebini öğrenemedi)
Dava sonuçlandı tapu devri iptal edildi.
(Üniversitenin sahibi başbakan, başbakanlıkta kalsaydı dava öylemi sonuçlanırdı?)
Eski başbakan ama üniversitenin sahibinin elinde teminat gösterdiği devletten gasp ettiği tapu kalmayınca, ve de siyasi mülahazalarla banka verdiği kredi için yeni teminat istedi.
(Üniversitenin sahibi olan eski başbakan, başbakanlığa devam etseydi o devletin bankası yeni bir teminat isteyebilir miydi?)
Üniversite sahibi eski başbakan bizim gibi vatandaşlığa tard edildiğinden yeni bir teminat gösteremez.
Ve yapılan tüm yolsuzluklar haksızlıklar açığa çıkar ortalığa saçılır.
Cumhurbaşkanlığa geçince cumhurbaşkanı kendi yerine getirip oturttuğu sonrada kulağından çekip kapı dışarı ettiği eski başbakanına “dolandırıcı” dedi.
Üniversite sahibi eski başbakan kendisini başbakan yapan sonrada kovan cumhurbaşkanına “o zaman mal varlıklarımızı açıklayalım“ dedi.
Bu yaşadıklarımız demokrasisi ve hukuku gelişmiş bir ülkede yaşanabilir mi?
Ne yazık ki önümüze tek adamlık rejimini getirip teklif edildiğinde toplumumuzun yarısı geleceğinin üretiminin özgürlüğünün güvenliğinin malının mülkünün tek kişinin kontrolüne geçmesine rey verdik.
İleri demokraside yaşayan demokrasiyi içselleştirmiş bireylerin yaşadığı toplumlara böyle bir teklifi yapamazsınız, dolayısı ile toplumun malının mülkünün geleceğinin gaspı diye bir durumla da karşılaşmazsınız.
Önce kendimize bakmalıyız.
Daha iyisini hak ediyor muyuz diye?