Mayıs ayının sonlarında, yabancı bir internet sitesinde, Fransa’nın Dışişleri Bakanının bir beyanatına rastladım. Bakan, Azerbaycan’ı, Yeni Kaledonya’ da bağımsızlık taraftarlarının organize ettiği, çok sayıda göstericinin ve güvenlik görevlisinin öldüğü ve yaralandığı gösterilerin, arkasında olmakla suçluyordu. Haberin doğru olabileceği aklıma gelmedi bile. ‘’Azerbaycan nere Kaledonya nere, ne alakası olabilir?’’ diye düşündüm. ‘’Ya haber yanlış ya da bakanın dili sürçtü.’’ dedim kendi kendime.
Yeni Kaledonya, Fransa’nın deniz aşırı topraklarından biri. (Batılılar, insanlara itici gelen sömürge sözcüğü yerine ‘’deniz aşırı topraklar’’ ifadesini kullanıyorlar.) Fransa’ya (Azerbaycan’a da) binlerce kilometre uzakta olan ve 200 yıldır Fransa tarafından sömürülen Kaledonya’nın nüfusu, 300.000 civarında. Ahalinin yarısından biraz fazlasını Avrupalılar oluşturuyor. Yerliler azınlığa düşmüş.
Adanın zenginleri, orta sınıfı ve eğitimlileri Avrupalı. Yerlilerden zengin olan olmadığı gibi üniversite eğitimi alanda yok denecek kadar az. Fransa işgal ettiğinden beri yani iki yüz yıldır Kaledonya’da isyan eksik olmamış. Özellikle son yıllarda halk daha bilinçli. Neticede gözlerinin önünde zenginlikleri Fransa’ya aktarılıyor. Her fırsatta protesto gösterileri, grevler ve işgaller düzenliyorlar.
Korsikalılar da uzun yıllardır Fransa’dan bağımsızlıklarını elde etmek için mücadele ediyorlar. Korsikalıların düzenlediği protesto gösterilerini anlatan bir televizyon haberinde, göstericilerin ellerinde, Azerbaycan bayrakları gördüm. İnanamadım. Haberi dondurdum, yabancı siteleri turladım ve bayrakların Azerbaycan bayrağı olduğundan emin oldum. Kaledonya açıklamasının üzerine Korsika gösterisinde Azerbaycan bayraklarını görünce olayı araştırdım.
Meğer tesadüfen öğrendiğim açıklama tek değilmiş. Çok sayıda farklı seviyelerde Fransız yetkili Azerbaycan’ı suçlayan açıklamalarda bulunmuş. Mesela İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Kaledonya'daki bağımsızlık taraftarlarının liderleriyle Azerbaycan arasında ilişki bulunduğunu iddia etmiş. Azerbaycan’ın Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hacızade’nin, Paris'in suçlamalarını inkar ederken verdiği yanıt çok ilginç: "Kaledonya'daki özgürlük mücadelesinin saygın liderleri ile Azerbaycan arasındaki her türlü bağlantıyı reddediyoruz."
Karabağ’ın tamamının ele geçirildiği operasyondan sonra, Fransa’nın Ermenistan’daki aşırı unsurları desteklemeye ve Peşinyan’a baskı yapmaya devam etmesi üzerine, Bakü’de hükümetten bağımsız, amacı "Fransa’dan kurtuluş ve sömürgecilik karşıtı hareketleri" desteklemek olan "Bakü İnisiyatif Grubu" oluşturulmuş. Bu grup, Korsika, Martinik, Guyana, Yeni Kaledonya, Karayipler, Antiller ve Polinezya gibi Fransa’dan bağımsız olmak isteyen sömürgelerin temsilcilerini 2023 yılının temmuz ayında Bakü' de düzenlenen bir konferansa davet etmiş. Hollanda’nın sömürgelerindeki bağımsızlık hareketlerinin de gözlemci gönderdiği konferansta, bağımsızlık hareketlerinin dayanışma içinde olmasına karar verilmiş.
Konferanstan sonra Suşa’da konuyla ilgili konuşan Aliyev ‘’Uluslararası Kurtuluş Cephesini bütün Fransız sömürgeleri özgürleşene kadar destekleyeceğiz.’’ diyerek Fransa’ya meydan okumuş. Bakü, Paris’in savaştan sonrada Azerbaycan karşıtı tavrını ısrarla sürdürmesinden rahatsız. Fransa, Ermenistan’a milyarlarca dolar değerinde son teknoloji ürünü silahlar hibe etti. Ermeni ordusunu Fransız subaylar eğitiyor. Bakü’ye göre ateşkes anlaşmasının barış anlaşmasına dönüşmesini, Zengezur koridorunun Ermenistan kısmının inşa edilmesini ve iki ülke arasındaki sınır ihtilaflarının çözülmesini engelleyen de Fransa.
Azerbaycan diplomasiyle, konferansla Fransa’nın aklını başına almayacağına kanaat getirmiş ve ayrılıkçı hareketlere tam destek vermiş. Gösteriler birbirini izlemiş. Sosyal medyada milyonlarca bağımsızlık yanlısı tweet atılmış. Fransız makamlarının suçlamalarını okusanız hayret edersiniz. Nihayetinde mayıs ayından itibaren Fransa, Azerbaycan’ı açıktan itham etmeye başlamış. Azerbaycan’ın çalışmaları o kadar etkili olmuş ki, 2025 senesinde Korsika ve Kaledonya’nın bağımsızlık referandumuna gitmesi bekleniyor. Taraflar kimlerin oy kullanacağında anlaşamıyorlar. Fransa, sömürgelerde on yıl ikamet eden Fransızlarında oy kullanmasında ısrar ediyor.
İlham Aliyev, Türkiye ile birlikte gerçekleştirdiği TANAP, TAP, Şahdeniz, Star rafinerisi ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu gibi dev projelerle iki kardeş ülkenin ekonomik entegrasyonuna büyük hizmet etti. İşgal altındaki vatan topraklarının her karışını kurtardı. Semerkant’ta toplanan 9. Türk Devlet Başkanları zirvesinde ‘’40 milyon Azerbaycan Türkünün haklarını ve azatlığını savunmaya devam edeceğiz. Bu hakları savunurken gerekirse operasyon yapmaktan çekinmeyeceğiz.’’ dediğinde gönlümüzü fethetti.
Fransa’ya verdiği dersle Azerbaycan’a karşı tavır alacak her ülkeye güçlü bir mesaj verdi. Hem mutlu oldum hem de gurur duydum. Kendisine teşekkür ediyorum. ‘’Keşke bu tavrı biz de gösterebilseydik. PKK ve türevlerine destek veren devletlerin PKK’larına da biz destek verseydik. O ülkelerde bölücü örgütler yoksa biz kursaydık.’’ demeden edemedim. Fransa PYD-YPG bölgesinde çimento fabrikası kurduğunda biz de Fransız sömürgelerindeki bölücü hareketlerle ilişki kursaydık. Azerbaycan o kadar akıllıca hareket etmiş ki en ufak terör olayı olmadan meşru gösterilerle Fransa’yı bölünecek noktaya getirdi.
Türk milletinin en büyük avantajı, 20. ve 21. Asırlarda Türk dünyasının her tarafında birbirinden parlak devlet adamları çıkarması. Makalemizi Resulzade’nin bir vecizesiyle bitirelim. ’’Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.’’ Türk bayrakları dünyanın her tarafında yükseliyor, yükselecek.