DEVA Partisi lideri Babacan anayasanın 66. maddesinde yer alan "Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür" ifadesinin tekrar değerlendirilmesi gerektiğini belirtmesi ve "Herkesin kendini bu ülkenin eşit ve özgür bir vatandaşı hissetmesi böylesine güçlü bir vatandaşlık anlayışının hâkim kılınmasıyla mümkündür. Bu kapsamda, anayasamızın 66'ncı maddesini, çağımızın gereği olarak, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı teklif ediyoruz" ifadelerini kullanması siyaset arenasında tartışmanın fitilini ateşledi.

Babacan’ın açıklamasının hemen ardından tepkiler ardı ardına gelirken bu kez de DEVA Partisi'nin kurucularından, Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı Sanem Oktar’ın Anayasa'nın 66. maddesinde değişiklik önerirken "Anayasa'dan Türklüğü çıkarıyor musunuz?" sorusuna "Doğru" diyerek yanıt vermesi gündeme bomba gibi düşmüştü.

Babacan ayrıca Kürtçe anadilde eğitim de getireceğini söylemişti. Babacan’ın programına Gelecek Partisi’nden ve HDP’den destek gelmişti.

Altın Orda Cemiyeti, İlteriş Vakfı, Hacı Bektaş Veli Dergahı Vakfı, Kadıncık Ana Derneği, Son Kale, Türk Hareketi, Türkmen Ozanlar Derneği, Sinerji Hareketi Derneği ve Yesevi Bektaşi Oğuz Ocaklarından oluşan 9 kitle örgütü anayasadaki Türk tanımının değiştirilmesi vaadine karşı bildiri yayınladı. “Türkiye Türklerindir Birliği” adı altında platform oluşturan kitle örgütlerinin yayınladığı metinde “Geçen yüzyılda yabancı devletler ve içimizdeki yabancılar eliyle uygulanmaya çalışılan ‘Türklerin Anadolu’dan Çıkarılması’ planının, bu yüzyıldaki adı ‘Türklüğün Anayasadan Çıkarılması’ planıdır.” ifadelerine ver verildi.

Yüce Türk milletine çağrı başlığıyla yayınlanan metinde şu ifadelere yer verildi:

Geçen yüzyılda yabancı devletler ve içimizdeki yabancılar eliyle uygulanmaya çalışılan "Türklerin Anadolu'dan Çıkarılması" planının, bu yüzyıldaki adı "Türklüğün Anayasadan Çıkarılması" planıdır.

Geçen yüzyılda "Azınlık Hakları" bahanesiyle yurdumuzu parçalamak için dört cepheden saldıranların, bu yüzyıldaki tekerlemeleri "eşit yurttaşlık, anadilde eğitim, özyönetim" gibi laflardır.

Geçen yüzyılda sınırlarımıza dayanan işgal kuvvetlerinin silahlandırdığı ve satın aldığı azınlıklar vardı; bu yüzyılda onların görevini devralmış siyasetçiler ve siyasi partiler var.

Anayasamızın ilgili maddelerinin tartışmaya açılmasına dair sinsi çabaların farkındayız.

Bu tartışmanın ilk cevabını 15 Mayıs 1919'da Hasan Tahsin, son cevabını 30 Ağustos 1922'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk vermiştir.

Sivil toplum örgütü görüntüsü verilmiş yabancı istihbarat servislerinde kurgulandığını bildiğimiz bu türlü ayak oyunları, geldikleri gibi gidenlerin hazımsızlığından ibarettir.

Biz, aşağıda imzası bulunanlar, bir kere daha açıkça beyan ederiz ki;

1- Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasasından Türklüğün çıkarılması,

2- Etnik grup, mezhep, bölge, din gibi başlıklarla anayasal statüler uydurulması,

3- Türk Milleti'nin kayıtsız şartsız egemenliği altındaki üniter devlet yapısının değiştirilmesi,

4- Anadilde eğitim, özyönetim, bölgesel ayrıcalık, eşit yurttaşlık gibi taleplerle milli birliğin tehdit edilmesi,

TARTIŞMAYA KAPALIDIR.

Bu konularda tartışma arzusu ya da talebi olanlar, yüzyıllar boyunca aldıkları cevabın aynısını, bugün de yarın da alacaktır.