Bahçeli muhalefete karşı tüm mücadelesini -paralel- yalanı üzerinden yürütüyor. Yalanı diyorum, çünkü bu davaların bazılarına sanık avukatı olarak girdim,suçlamaların kahir ekseriyetinin temelsiz ve yalan olduğunu gördüm.
Ayrıca paralel adı altında yürütülen operasyonlarda sadece cemaat mensuplarının hedef alındığını sanan yanılır. Torbaya herkes konuyor. ülkücü,solcu,cemaatçi ama ortak yönü AKP'li olmayan herkes.
Söz gelimi Ankara usulsüz dinleme davasında eski istihbarat müdürü Hami Güney'de sanık. Bu kişi hapiste olduğum yıllarda defalarca şahsımı cezaevinde ziyaret eden,ülkü ocaklarında görev yapan biriydi. Meslek hayatında da hiç çizgisini değiştirmedi. Ankara'da emniyette işi olan herkes Hami Güney'in ülkücü olduğunu bilir ama bugün paralel terör örgütünün lideri olarak yargılanıyor.
İstanbul Selam Tevhit davasından yargılanan Ömer Özüyılmaz'ın dosyada ki hiç bir işlemle alakası yok. Operasyonda görevi yok ama sanık. Zihniyetini yazmaya gerek görmüyorum,Kurmançların kökeni ile ilgili referans alınan bir kitabı var okunduğunda cemaat mensubu mudur başka bir şey midir,kendiliğinden ortaya çıkar.
Keza, Mersin'de Ali İhsan Kaya, Atayün kardeşler bunlar için hiç kimse şu veya bu cemaatin mensubu diyemez. Kamuoyuna ciddi bir dezenformasyon yapılıyor, tek taraflı propaganda ile insanlar suçlu ilan ediliyor,yargılananların savunmaları da mahkeme salonunda kaldığı için insanlar olayları tek taraflı değerlendiriyor. Mersin GDO davasında itirafçı sayılabilecek biri var, mahkemede sordum bu adamlar için vatanın, milletin, devletin aleyhine bir şey yaptılar diyebilir misin dedim,hayır yapmadılar, asla yapmazlar dedi. Olaylar dışarıda yansıtıldığı gibi değil. Yani diyeceğim şu, bu tip davalara propaganda ile, yönlendirme ile bakmak bizi çok yanlış sonuçlara götürür.
Yılların tecrübesi bana şunu öğretti,bu tip olaylarda kimsenin aklıyla hareket edilmez. Yıllarca yalan yanlış propagandalarla aldatıldık,olaylara kendi gözlemlerimizle bakmak yerine başkalarının gözleriyle baktık,ama sonunda hep kandırıldık, hep hayal kırıklığına uğradık. Bu kadar aldatılan bir toplum aynı şekilde hareket etmeye devam ederse aldatılmayı hak eder.
Ben örgütlü bir paralel yapının varlığına inanmıyorum,bunu AKP ve onu yönetenler söylüyor. Bugüne kadar söyledikleri bir çok şey gerçek dışı çıktığı için de onları inandırıcı bulmuyorum. Her cemaatte,grupta,toplulukta suça karışanlar vardır. Bunlar için yasalar ne emrediyorsa ne fazla ne eksik o yapılmalıdır.Paralel suçlaması, bugün tek adam düzenine giden yolda temizlik yapmak amacıyla kullanılan bir araç..Kurumlar tek tek iğdiş ediliyor. Sırayla asker,emniyet,eğitim ve yargı bürokrasisi bitirildi. İktidara direnecek tek bir müessese bırakılmadı.
Muhalefet ise zaten önceden dizayn edilmişti. Bahçeli,kurulduğu günden bugüne kadar AKP'nin önünü açmak için elinden gelen her şeyi yaptı. MHP'nin kırmızı çizgilerini bir bir çiğnedi. Bunu anlamak için dönüp geriye bakmak kafi, Apo'yu ortakları ile birlikte af etti, Rahşan Hanımın hakaretlerini, ülkücüleri aşağılayan sözlerini yuttu,Mecliste başörtülü milletvekilinin başını açtı,28 Şubat'ın dayatmalarına karşı çıkmadı,AKP kurulur kurulmaz erken seçim kararı alarak AKP iktidarının önünü açtı,Rahşan affı ile ülkücüler içeride bırakılırken ne kadar PKK'lı DHKPC'li varsa affetti.MHP'yi büyütecek ne kadar yetişmiş elaman varsa kapı dışarı etti, ülkücüleri kirli bir koltuk uğruna birbirine düşman etti. Hiç bir rakibi ile mertçe çıkıp yarışamadı, hepsine akıl almaz iftiralar attı. Bir kaç yıl önce Ümit Özdağ için söylediklerini hatırlayın. Rakipleri için, çevresine vurun diyecek kadar ileri gitti. Miting meydanlarında Erdoğan'a en ağır hakaretleri ederken(nedense Erdoğan Bahçeli'yi eleştirileri için hiç mahkemeye vermiyor) kapalı kapılar ardında gizli görüşmeler yaptı.Bu hareketin yetiştirdiği yiğit insanlardan biri olan Yazıcıoğlu'nun öldürülmesi ile ilgili tek laf etmedi. Güneydoğu'dan bölük bölük şehit cenazeleri gelirken konforunu bozup bir ikisi hariç şehit cenazelerine katılma basiretliliğini bile göstermedi.Emin olun 7 Haziran seçimlerinden sonra A.Hakan Coşkun'a Ramazan ayında çay bardağı ile verilen fotoğraf bile kasıtlıydı.Dindarların MHP'den uzaklaşması hedeflenmişti.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Dün ABD/İsrail ajanı dediği rakiplerine bugün paralel diyor. Ortada bir paralel devlet mekanizması varsa yasalar elbette gereğini yapmalı. Ama bu kavga Erdoğan'ın kavgası,ülkücüler/milliyetçiler niçin bu kavgada Erdoğan'ın tarafı olsunlar? Son beş yıldır ne demişse sonradan çark etmiş bir siyasetçinin yönlendirmesi ile niçin başkaları ile kavga edelim?
Bahçeli'nin aslında cemaat üzerinden yürüttüğü genel başkanlık kavgası amaçsız değil. Ülkücü hareketin dikkatlerini cemaatin üzerine çekerek AKP ve Erdoğan'ın yaptıklarını görünmez kılıyor. Ülkücü tabanın dikkatini Cemaate yönlendirerek iktidarın yaptıklarını dikkatlerden kaçırıyor. Bir siyasi partinin rakibi bir cemaat değil, bir başka siyasi partidir. Seçimde cemaatle mi yarışacaksınız? Bu ülkeyi AKP adına tek başına Erdoğan yönetiyor. Ülkenin içinde bulunduğu durum hatası sevabıyla ona ve AKP'ye aittir. Siyaset yapanların da eleştirilerini, tenkitlerini,mücadelelerini -yöneten/lere odaklaması gerekir. Bahçeli ne yapıyor, Erdoğan ve AKP'yi koruma altına alıp cemaate vuruyor. Kimse de cemaat diye bir parti mi var diye sormuyor.Cemaat bütün kötülüklerin anası olunca Erdoğan'da bütün iyiliklerin babası oluyor. Plan açık değil mi?