Cumhurbaşkanının önüne yerel yönetimler hakkında çok kötü raporlar gidiyormuş. Tebdîl-i kıyâfet halk arasına katılıp nabız yoklamak için mevcut belediye başkanlarını öven AK Parti yöneticilerinden dayak yeme tehlikesi atlatanlar varmış.
Erdoğan, bütün AK Partili belediye başkanlarını toplasa ve yolsuzluk yapmadıklarına dâir yemin ettirse hepsi, sırayla yemin ederler.
Neden mi?
Yenim edenin çatlamadığını gören, hiç tereddüt etmeden yemin eder de ondan.
Şâir Haşmet’in de olduğu bir meclisde, devrin pâdişâhı, rüşvet almadıklarına dâir herkesin yemin etmesini ister. Yemin faslı biter. Haşmet sessizdir. Sultan:
“Ne o Haşmet, sen yemin etmeyecek misin?”
“Hünkârım! Biraz bekleyelim. Bu adamlar çatlamazsa ben de edeceğim.”
Durum maalesef böyle. Yalnız Mustafa Tuna gibi belediye başkanlarını bu ifâdelerimden tenzîh ederim.
Şimdiki nesil, “Ümraniye Çöp Patlaması”nı bilmez. Resmen çöp patladı ve insanları altına aldı. Sâdece insanlarımız değil, solcu belediyeler de çöpün altında kaldılar.
Arkasından Refah Partili belediyeler dönemi başladı. Sokaklar çöpten temizlendi. Sular aktı. Hava kirliliği bitti. Gerçekten çok güzel günlerdi.
Aradan 24 yıl geçti. Neleri neleri atlattık. Atlattık ama en tehlikeli düşmanımız olan yolsuzlukla mücâdeleyi erteleyip durduk. Bir zamanlar ezilen çocukların makam ve para aşkı yüzünden biriken çöpler, sürekli halı altına süpürüldü. İşte bu çöpler, Ümraniye Çöplüğü gibi patlamak üzere.
Vaktiyle uyardığımızda vatan hâini olduk.
AK Parti’ye oy veren ve AK Partili belediyelerle iş yapanlardan öyle şeyler duyuyorum ki buraya yazmaya elim varmıyor. Özellikle kadın kız meslesi çok vahim. Yolsuzluktan ele geçen para câmide harcanacak değil ya.
Bir süredir Yeni Şafak gazetesinde özeleştiri başladı. Sabır tavsiye edenler, susanlar, “Eyvah bittik!” diye bağıranlar kervanına, her gün bir yenisi katılıyor.
Bâde harâbü’l-Türkiye, bağırsanız, inleseniz, sussanız kaç yazar?