Belçika, Flamanlarla Valonlar arasında kronikleşen çekişmeler yüzünden üniter bir devletten federal bir devlete dönüştü. Son elli yılda 5 defa sistem değiştirdi.
Ülke, Flaman bölgesi, Valon bölgesi, Almanca konuşan topluluk bölgesi ve Brüksel bölgesi olmak üzere dört ayrı bölgeye ayrılmış durumda. Her birinin ayrı meclisleri ve parlamentoları var.
İki topluluk arasındaki çekişme yüzünden geçen yerel seçimlerden sonra 653 gün hükümet kurulamadı. 10 Haziran'da yapılan genel seçimlerde Flaman Çıkarı Partisi’nin (Vlaams Belang-VB) birinci parti olması bekleniyordu. Ancak seçimleri VB değil, Yeni Flaman İttifakı Partisi(N-VA) kazandı.
İki parti de Flamanların bağımsızlığını savunuyor.
VB, Genel Başkanı Tom Van Grieken Financial Times’a yapmış olduğu bir açıklamada; “Demokratik çoğunluğa sahip oldukları takdirde bağımsızlık için çabalayacaklarını" söylemişti. Grieken, “Belçika’da temsil edildiğimizi hissetmiyoruz, daha varlıklı Flaman Bölgesi’nin daha az varlıklı Valon Bölgesi’nin faturasını ödemesini istemiyoruz" diyordu.Millet olmak yerine kabileleşirseniz her kabile birbirinin rakibi ve ötekisi olur.
Seçimlerden birinci parti olarak çıkan Yeni Flaman İttifakı (N-VA) ise, ) kısa vadede bölünmeye gitmek yerine Belçika devletini “konfederal” bir yapıya dönüştürerek, güç ve yetkileri bölgesel düzeye taşımak ve Belçika Krallığı markasını muhafaza etmek istiyor.
Flamanlarla Valonlar arasındaki parçalanmışlık, oyların topluluklar düzeyinde paylaşılmasına neden olduğundan bir partinin tek başına iktidar olması neredeyse imkansız. Geçen seçimlerden sonra uzun süre hükümetin kurulmamasının nedeni iki toplum ve temsilcileri arasındaki mesafenin -köprü kurmaya- izin vermemesiydi. Her topluluk, kendini öncelediği için ortak menfaatlerde buluşmak giderek zorlaştı.
Topluluk bölgeleri -dillere- göre belirlenmiş, sınırlar dillere göre çizilmiş. Her bölgede ayrı bir dil konuşuluyor. Okulların müfredatı ona göre bölgesel meclisler tarafından belirleniyor. Flaman bölgesinde eğitim Flamanca, Valon bölgesinde Fransızca yapılıyor.Bir bölgede diğer bölgenin dili ile okul açmak mümkün değil, açılsa bile denklik verilmiyor. Valon bölgesinde oturan bir Flaman, çocuğunu ya Fransızca okutacak yahut Flaman bölgesine gönderecek.
Bölgeselleşmenin toplumu birleştireceği sanılıyordu ancak ayrışmayı daha da keskinleştirdi. Gittikçe dili farklı bir bölgede yaşamak zorlaştı. Bölgeleri dışında ikamet edenler kendi dil bölgelerine göçmek zorunda kaldılar. Etnikleşme,arılaşma daha da derinleşti. Karışarak bütünleşmek imkansız hale geldi. Belçika, özerkliğin, dil parçalanmasının toplumları birleştirip birleştiremeyeceğinin adeta bir laboratuarı oldu.
Önümüzde böyle bir örnek dururken, hala eğitim dilinin parçalanmasını, okul müfredatlarının etnik aidiyetlere göre belirlenmesini isteyen ve bunu demokrasinin bir şartı gibi sunanlar var. PKK ile yapılan görüşmelerde ortak dilden vazgeçmek hep masada oldu. Bunun sonuçlarının ülkeyi nereye götüreceği bilinmesine rağmen bu tutumdan vazgeçilmedi.Halbuki ortak bir dil olmadan ortak ülküler,idealler geliştirmek mümkün değil. Bütün köprüler ortak dil ile kurulur. Dil yoksa bizi birbirimize kavuşturan köprü de yoktur. Sözünüz, sesiniz bir olmadan, birlik olamazsınız.Dilerim Türkçeden vazgeçerek etnik ayrılıkçılığı teskin edeceğini sananlar Belçika örneğinden dersler alırlar. Türkçeden vazgeçmek Türkiye'den, Türkçenin çekildiği her toprak parçasından vazgeçmektir.