Çoktandır düşünmekteyim, neden BATI ve Dış güçler, BOP projesini, “Arap Baharı” diye baştanbaşa Kuzey Afrika ve hemen hemen de Ortadoğu’da uyguladıkları halde Türkiye’de halen başaramadılar?”
Karşımıza Atatürk gibi bir önder ve onun sağlam kurum ve kurallarıyla kurduğu kalın duvarlar gibi Türkiye Cumhuriyeti çıktı.
Türkiye’yi federasyonlara ayırmanın önündeki en büyük engel; Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyet çıkmakta. Öyleyse ne yapmalıyım?
Şu noktalardan hareket etmem gerekirdi:
1- Önce TBMM’nde ses çıkarmayacak birbiriyle çelişecek, kalabalık bir vekil olmasını sağlardım. Meclis’in işler ve diri yapısını bozardım. 400’lerden başlayıp sayısı son yıllarda 600’leri bulan vekilin karar vereceği işleri tek bir adamın karar vereceği hale taşırdım. Öyle ya 600 kişinin içerisinde bana karşı durabilecek birileri çıkıp diğerlerini de etkileyebilirdi. Kim uğraşmak isterdi 600 vekille? Tek adamın yetkisi, tüm meclisin yetkisinden daha büyük olmalıydı. Uğraşır ve bunu mutlaka yapardım.
2- TSK’nın bu işe karşı olacağı biliniyordu. Bu yüzden onu da hareketsiz kılmak lazımdı. TSK üzerinde asılsız astarsız kumpaslar kurar, milletin 5.000 yıllık destanlarının adı ile anılan, “Peygamber Ocağı” bilinen bu yapıya operasyonlar tezgâhlar, onun yatak odasına girer, en mahrem bilgilerini, kozmik odasını filan uluorta açığa çıkarır, yılların emeğini hiç, sonra da ordunun temeli, gözdesi olan askeri liselerini, GATA gibi hayati sağlık kurumlarını darmadağın ederdim!..
3- Hukuk sitemiyle oynar, önce hukukun yansız yapısını bozar, sonra hukuku güvenilmez ve istediğim gibi karar çıkmasını sağlardım. Böylece Türk insanın hukuka güvenini sarsar, korku ve endişe ortamı oluşmasını başarırdım.
Bu üç şıkkı yapınca devlet hareket edemez hale gelirdi. Geriye bu işe sokakta tepki koyabilecek halk yığınları ile bazı topluluklar kalırdı. Sokakta bu işe karşı koyacak yapıların en dinamik olanı yıllardır sistemli bir teşkilat yapısı oluşturmuş, ülkesini karşılıksız seven ve onun için canını verebilecek Anadolu’nun yiğit evlatlarından oluşan; ülkenin 57. Alayı konumunda olan ÜLKÜCÜLER ve ÜLKÜ OCAKLARI vardı.
Son aşamada bu dirençli yapıya müdahale ederdim. Ya kapatır, ya dönüştürür, ya parçalara ayırır, amma neticede mutlaka hareketsiz hale getirirdim. Ülkücü birliği dağıtırdım. MHP’li, İYİ PARTİ’li, BBP’li ülkücü oluştururdum.
Erciyes Zafer Kurultayı, Konya Yaka-Manastır Kurultayı, Bursa Kocayayla Kurultayı, Mersin Taşeli Kurultayı gibi kurultayları iptal ettirerek MHP’yi Türkiye genelinde etkisiz kılar; “Ülkücüleri sokaktan ve terörden çekiyorum” gerekçesiyle de sokakları boş, ülkeyi de dirençsiz bırakırdım.
Şimdi Türkiye’nin haritasına bir bakın bakalım. Siz bir kötü dışgüç olsaydınız bunları yapmaz mıydınız?
Söyledim ya! Ben bir kötü dış güç olsam bu işleri sırasıyla yapardım Peki de dışgüçlerin bunu benim ülkemde yapılmasını sağlayanlara ne demeliyiz? Allah’ım! Cümlemizi, vatanımızı ve laik, sosyal üniter yapımızı kötü dış güçlerden ve dahi kötü içgüçlerden korusun inşallah. Amin!...