Adam, bana laf sokmuş: “bey neden bu kadar tedirginsin, neden bu kadar vatan ve millet ile ilgilisin?”
Buna ne yanıt verilir?
Keşke birazda sen ülken için kaygılı olsaydın.
Benim tuzum kuru.
Evime giren para, Türkiye ortalamasının da, açlık sınırının da çok üstünde!.
Evim, arabam, yazlığım, kira getiren mülküm var.
Zaman zaman okuyan öğrencilere yardım ettiğim de oluyor.
Yediğim önümde, yemediğim ardımda!
Ben senin ve senin gibi zar zor geçinenlerin derdindeyim. Çünkü ben, “Komşusu aç iken tok yatan” olmak istemiyorum. Sırtımdan kenelerin beslenmesini de…
Komşumun derdiyle de dertlenmek, onun sıkıntılarına ortak olmak istiyorum.
Hatta ben seni de değil, senin torunun geleceği için endişe ve kaygı duyuyorum.
Bak sana bir de sitemim var: ben Türkoğlu Türk’üm!
Türkçülük, Türklük, milliyetçilik, Turancılık, Kızılelma adına bütün değerlerimiz dağılmış, ayaklar altına alınmışken, siyasi adres olarak parçalara bölünmüş, millî hassasiyetler törpülenmiş, yozlaşmışken, aydın pozlarına yatıp hiç kimse bana, kalkıp vatandan, milletten, bekâdan bahsetmesin.
Bu memlekette partilerini din, liderlerini peygamber gibi gören müslümanlar olduğu sürece, kimi değerler yozlaşarak iflah olmaz. Gaflet, delalet ve ihanet uykusuna dalanların; kulaklarının dibinde, 24 saat sala okutsanız da olmaz, olmuyor.
Şu dünyada Tanrıdan başkasına eğilmedim, diz çökmedim, minnet etmedim. Kimselere diyet borcum yok.
78 yaşımı devirdim. Hak bildiğim kadar yazdım, söyledim. Bundan sonrada hep böyle olacağım. Ben ülkülerimden, ilkelerimden, inanç değerlerimden birilerinin rahatı için taviz vermedim. Bu yaşıma kadar çıkarlarım için güçten, güçlüden yana hiç olmadım, olmayacağım. Hiç kimse de beni satın alamadı. Alnım ak, başım dik kalacağım, o kadar. Ne mutlu Türküm diyene!
Başkalarının yiyip içtiği sofrayı kaldıran garson da olmak istemiyorum.
Çünkü ben Türk’üm.
Çünkü ben: “Gerçekleri ve doğruları söylemekten korkmayınız” diyen yüce bir din olan İslam’ın da katıksız bir inananıyım.
Evet! Ben, dünyanın: “Gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen” millet diye tanımladığı Türk ırkının bir ferdiyim.
Sen kime, neye inanırsan inan sürme akıllım!.
Ben, “Hakikatler karşısında kırılın ama asla eğilmeyin!” diyen bir babanın da evladıyım.
Ama ben buyum işte!
Tanrı’nın huzuruna alnım ak, başım dik olarak çıkmak istediğim için endişeli ve kaygılıyım.
Zira halka hizmet, Tanrı’ya hizmettir.
Ben TÜRKÜM! O kadar.