Modern çağ ve toplumlarda bilgi güçtür. Esasen eskilerde de öyleydi ama bilginin niteliği bu kadar önemli değildi. Daha çok geleneksellik ve metafizik öndeydi. Bizim coğrafyamızın geri kalmışlığının, Batının ilerlemesinin sebebi de bu oldu. Ezbere dayalı bilgileriyle toplum ve devlet yaşamını devam ettirenler zamanla zayıfladı ve döküldü. Batının Rönesans’la başlayan bilimi rehber edinerek çalışma anlayışı bize ancak Cumhuriyetle gelebildi.
Oysa inancımız çok daha önceden bunu öğütlemişti. İslam’ın ilk emri oku idi. Peygamberimizin nasihatı ‘’ilim Çin’de de olsa arayınız’ ’idi. İlk dönemlerde ilim Müslümanın yitik malıdır aramalıdır anlayışı vardı ve kısa sürede yayıldı. Dönemine göre icatlar yaptı insanilik temelli bir medeniyet kurdu. O yüzden namuslu insaflı batılı aydınlar bugün insanlığın 13.y.yıl İslam aydınlanmasının hala gerisinde olduğunu kabul ve itiraf ederler. Her işde olduğu gibi bu alanda da maalesef gerisini getiremedik. Cumhuriyet’le başlayan Türk aydınlanması bizi doğu-Ortadoğu-Mağrip ülkelerinden olumlu yönde ayrıştırdı. El’an oraların her yanı kan revan içerisinde ve bizim ülkemiz yedi düvelin açık gizli saldırısına muhatap iken bile onlara nazaran ileri konumda ise bunu Atatürk’e borçluyuz.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir anlayışından uzaklaşıp, ‘’bu dünyada mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır’’ kandırmacasıyla hurafeye dayalı dini anlayışı dayatan şarlatan şeyhlerin yalnızca kendileri kazanıp fakir halk hep kaybetti. Mesela, Fetö darbesi olmasaydı toplumun büyük kısmı O’na inanmaya devam edecekti. Umulur ki Fetö’den kurtulup benzeri başka şarlatanlar taban bulamaz.
İnsanlık tarihi boyunca değişmeyen gerçek yaşamın her alanında değerli ve güvenilir bilgiye ihtiyaç vardı. Fert toplum ve devlet yaşamını değerli bilgiler düzenledi. Örneğin hukukun temel ilkeleri evrenselleşti ve her yerde özgürlüklerin temeli ve sigortası sayıldı. Bizim coğrafyamızda eskiden daha sarih ve güvenilir olan din alanındaki bilgilerimiz, kaynaklar, içerik, kurucu kavramlar ve tarihsel süreç bakımından güvenilir olmak yerine ne yazık ki ticarileşti. Güvenilirlik olmayınca sağlıklı bir din anlayışı ve dünya görüşü inşa etmek zorlaştı. İslam coğrafyasında bu kadar çok baskı zulüm kan acı gözyaşı olmasının birincil nedeni haline geldi. Düşünsenize bugün Ortadoğu’da yerel ve genel, yekdiğeri veya başkalarıyla çatışan tüm terör örgütlerinin referansı bu çarpık din anlayışı olmadı mı?
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti tarihi birikim ve derinliğiyle akıl ve bilimi rehber edinerek bölge ve dünya için huzur kardeşlik barış ve refah getirecek bir modeli sunma potansiyeline sahiptir. Bunun için değerli bilgi üretmek ve bunu toplum ve devlet hayatına hakim kılmak gerekir. Aksi halde 4.sanayi devrimini de ıskalayıp ayıp olmasın diye geri kalmış yerine dedikleri az gelişmiş ülke olmaktan kurtulamayız. Bilgi değerlidir, değerli bilgi çok daha değerlidir. Geleceği, medeniyeti bilgi sahipleri inşa eder. Diğerleri ise taklitle takibe devam eder.