Mazlum Bayramoğlu ile ilk olarak 1977’nin başlarında üniversitede tanışmıştık. İkimiz de Karapapak (Terekeme) Türk’ü olduğumuzdan olsa gerek normalin ötesinde bir sempatim vardı. Ancak her nedense çok sık görüşemedik.
Ta ki, Dr. Umut Yılmazel’in 2017 yılında arayıp da “haberin var mı, Mazlum Bayramoğlu çok hastadır” demesine kadar…
Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesinde olduğunu öğrenince Umut ağabeyle birlikte oraya gittik. Bizi ayakta karşılamaya çalıştı, hastalığının farkındaydı ancak o yirmisinde ne idiyse altmışında da oydu…
Hemen Türkiye’nin meselelerine geçti. Sanki ülkenin ve milletin bütün sorumluluğu onun omuzlarındaymışçasına sorunları sıralamakla kalmıyor, çözüm yollarını da gösteriyordu. O, gerçek bir Türkiye aşığıydı…
Genel konulardan özele geçti ve o günlerde Türkiye’nin gündeminde olan hayvancılık konusunda konuşmaya başladı. Bir taraftan da oğlu Aras’a, “oğlum amcalarına bir şeyler ikram et” komutları yağdırıyordu.
Baktım ki kendisini çok yoruyor, “Mazlum abi, kendini yorma, en iyisi sen bir ara bu görüşlerini yaz, yayınlatalım herkes okusun” dedim. Çok mutlu oldu.
Birkaç gün sonra benim e.posta adresime oğlu Aras aracılığıyla bir yazı geldi. Yani hastalığına rağmen üşenmemiş hemencecik düşüncelerini kâğıda dökmüştü.
İlk yazısı, “Tarım Bakanı’na Açık Mektup” başlığıyla 12 Temmuz 2017’de yayınlandı. Çok mutlu olmuştu. Mutluluğunu görünce, yeni yazını bekliyoruz diyerek teşvik ettim.
İşyerime geldi birkaç sefer muhabbet ettik. Ziyaretlerinden birinde eli boş gelmemişti. Dr. Metin Hakverdioğlu’nun kaleme aldığı, Mir Hamza Nigari’nin şiirlerinin işlendiği, “Talibi ve Divançesi” adlı kitap hediyesiyle birlikte gelmişti. Kitabın ilk sayfasına, “Mazlum Bayramoğlu hatıratıdır – 11.07.2017 Ankara” notunu da düşerek.
Bir süre sonra ikinci yazısı geldi. Türk Ziraat Mühendisleri Birliği’nin sitesinde yayınlansın istiyordu. Genel Yayın Yönetmeni, Yücel Keşli’ye aşağıdaki notla yazısını gönderdim.
“Yücel kardeşim hayırlı günler, Mazlum Bayramoğlu bizim meslek ağabeylerimizden. Şu anda kanser tedavisi görüyor, inşallah kurtulur veya en azından geciktirilir. Hayvancılıkla ilgili yazdığı bir yazıyı bana bırakmıştı. Bende hafif rötuşlarla düzenledim. Ekte gönderilen makaleyi, Birliğimizin sitesinde yayınlamanı rica ediyorum.”
“Et İthalatı’na Gerek Var mı” başlıklı yazısı Ağustos 2017’de önce Birlik sitesinde sonrada Karınca Dergisinde yayınlandı.
Ve 2018 yılının üçüncü gününde oğlu Aras’tan üç kelimelik bir haber geldi. “Hocam Babamı Kaybettik.”
İlerlemiş hastalığında bile ülke meselelerine kafa yoran, Bakana mektup yazan, tarımla ilgili endişelerini dile getiren ve çözüm yollarını gösteren bir vatan sevdalısıydı. O, Başbuğ aşığı bir ülkücüydü. Hani bazen ülkücülüğün ne demek olduğunu anlamayanlar var ya, yaşamadıkları için veya ülkücü olduklarını söyleyen ancak sadece ülkücülükten geçinenler var ya, işte onlar Mazlum Bayramoğlu gibilerini hiçbir zaman anlamadılar ve anlayamayacaklar… İnanıyorum ki, Tokat Zile’nin Sülaymaniye Köyü kabristanı onu daha iyi anlayacak ve karşılayacaktır.
Rabbim rahmet eylesin, ailesine, sevenlerine ve Türkiye sevdalılarına sabırlar versin, çok sevdiği Peygamber efendimize komşu olsun, inşallah. Dua ve niyaz ile…