Adamın birisi bir söz söyledi ve halen orta yerde duruyor. İster ironiyle ister kızgınlıkla ister mecazen hangi niyetle söylenmiş olursa olsun kabul edilemez.
Neydi o söz?
“Keşke Yunan galip gelseydi ne hilafet yıkılırdı ne şeriat yıkılırdı ne medreseler lağvedilirdi ne hocalar asılırdı, hiçbiri olmazdı.” Bu söz, sahibi tarafından son nefesine kadar, bazı kesimlerce ise halen savunulmaya devam etti/ediyor.
Malum Osmanlının ilk toprak kaybı 1699’da oldu. Sonrası Kurtuluş Savaşı dönemine kadar devam etti ve şehitlerin kanıyla son buldu. “Keşke Yunan Kazansaydı(mı)” kelamına iki açılı bir bakış ve iki cevaplı bir mim vacip oldu.
İlk Açı: Birinci Dünya Savaşı sonrası, 18 Ocak 1919 tarihli Paris Konferansı’nda Osmanlı topraklarının paylaşım kararlarında ne vardı?
İtalyanlara bırakılan İzmir ve çevresi, İngiltere’nin itirazıyla Yunanlara bırakılmıştı.
Doğu Trakya İstanbul’a kadar Yunanlılara bırakılmıştı.
Batı Akdeniz İtalya’ya bırakılmıştı.
Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurulması kararlaştırılmıştı.
Urfa, Antep, Maraş ve Suriye ile Lübnan Fransa’nın mandasına verilmişti.
Irak ve Filistin İngilizlerin mandasına verilmişti.
İlk Soru: Bu kararları alanlar mı, hilafeti koruyacaktı, şeriatı sahiplenecekti, medreseleri geliştirecekti?
İkinci Açı: Hani Selanik bizimdi ya, hani sonrasında Selanik Yunanlıların olmuştu ve halen de onların ya, yani Selanik’te Yunan kazanmıştı ya… Geçelim, daha dün İstanbul’umuzda Ayasofya'nın bütünüyle cami olarak kullanılma kararına neler dediler neler?
Yunanistan Tarım Bakanı Voridis, Ayasofya’nın ibadete açılmasına misilleme olarak Selanik’teki Atatürk Müzesi’nin (Atatürk’ün doğduğu ev) “Pontus Rum ya da Helenizm soykırımı müzesine” dönüştürülmesi önerisini destekledi.
Yunanistan Kültür Bakanlığı "Ayasofya kararı bütün uygar dünyaya karşı bir provokasyon" dedi.
Yunanistan Hükümet Sözcüsü Petsas, "Durumdan rahatsızız. Bu bir meydan okuma" dedi.
Pire Ticaret ve Sanayi Odası ve Yunanistan Ticaret ve Yatırım Konfederasyonu, tüketicilere Türk mallarını boykot etme çağrısı yaptı.
Rus Ortodoks Kilisesi açıklamasında, "Karar büyük ayrışmalara yol açabilir" dedi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, "Ayasofya kararının dünya kültür mirasının yanı sıra UNESCO için de tahrik oluşturdu” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Danıştay'ın Ayasofya kararını "hayal kırıklığı" olarak nitelendirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, “Türkiye'ye Ayasofya'nın müze statüsünün devam ettirilmesi” çağrısında bulundu.
Soru iki: Bu açıklamaları yapanlar mı hilafete, şeriata, medreselere ve hocalara kucak açacaktı? Daha basiti, Selanik’te kaç camii var?
Peki durum böyleyken, koca koca adamlar gerçekten bilmiyor mu yoksa milletin aklıyla alay mı ediyorlar? Gerçek dünyada ciddi bir karşılığı olmayan sözlerle milleti algı ablukasına alıp, oyalayan hatta uyutanların niyeti ne olabilir?
Aklımızı başımıza toplayalım, “Keşke Yunan Kazansaydı” tezini savunanların sadece Selanik’e bakmaları yeterlidir. Güç odaklarının tarihi yeniden yazma ve coğrafyaları yeniden belirleme kararlılığı devam ederken, Ayasofya gündemini vesile kılıp Atatürk’e, Kurtuluş Savaşını verenlere ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlara saldırmaktan vazgeçip, biraz insaflı olalım.
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun Türkler ve Türkiye güçlü olursa seccade serilen yer vatan olabilir gerçeğini görenlere.