Biz Brunsonla Oyalanırken, Ajan Hunt, Neler Çevirdi Neler

Abone Ol

Yine bir ağustos ayı, yine dünyâyı nükleer bombadan kurtaran bir süper kahraman/ajan filmi.

Zamanlaması da mânidar. Temmuz sonu. Yâni ağustosun ilk haftasına az bir zaman kala.

Ne var Ağustos’un ilk haftasında? ABD’nin yüz binlerce insanı böcek gibi öldürdüğü Hiroşima ve Nagazaki felâketinin yıldönümü.

Görevi, Amerika’nın insanlığı nükleer bombadan kurtardığına, dolayısıyla böyle bir suçu işlemeyeceğine bizleri inandırmak olan “Görevimiz Tehlike 6: Yansımalar”, gişede aldı başını gidiyor.

27 Temmuz 2012’de gösterime giren Kara Şövalye Yükseliyor filminde gerçeğin tam tersi olarak, Doğu kaynaklı terörist bir örgüt, bir Amerika şehrini nükleer bomba ile yok etmek istiyor; Batman da canını tehlikeye atarak bombayı alıp körfeze atıyor ve şehri kurtarıyordu. Sahneler o kadar tesirli ki bir Amerikalı'nın insanlığın üzerine bomba atacağına ihtimâl vermezsiniz.

The Wolverine ise 26 Temmuz 2013’de gösterime girmişti. Nagasaki'ye atombombası atılmasıylabaşlayan filmde o sırada Japonya’da askerî bir üsde esir olan Wolverine, Yashida adında, harakiri yapmakdan korkan bir Japon askerini, kendi hayâtını tehlikeye atarak kurtarıyor. Evet, bir Amerikalı bir Japonu atom bombasından kurtarıyor. Yüzbinlerce Japonu öldüren bombadan bir kişiyi kurtarıyor ve seyirci "İyi de kardeşim bu bombayı Almanlar atmadı ki" diye sinirlenmiyor. Kurtarıcı olanın, aslında yok edici olduğunu düşünmüyor bile.

Wolverine'in kurtardığı bu Japon, oğlu ve adâlet bakanı(dikkatinizi çekerim adalet bakanı), ileriki sahnelerde o kadar kötü adamlar olarak karşımıza çıkıyor ki atom bombası atılmasa bu kötü Japon askerlerinin dünyâyı mahvedebileceğini düşünmek mümkün. Sanki bombalar, mâsum halka değil de askerlere atılmış gibi…

Wolverine, filmin başındaki büyük hatâsını, filmin sonunda düzeltiyor ve kötü Japon askerini öldürüyor. İnsanlığa büyük bir iyilik yapıyor.

Bu filmlerin târihleri, tesâdüf değil elbette. ABD’nin atom bombasını atmasını kutsayan meşhûr Pearl Harbor da 2001’in yaz aylarında gösterimdeydi. Aynı sene İkiz Kuleler yıkıldı ve Amerika, dünyâyı terörden kurtarmak (!) için harekete geçti.

Japonya'da işlediği insanlık suçu için, herkese rehâvetin çöktüğü yaz sıcağını seçen Amerika, yine yaz sıcağında gözümüze soktuğu bir filmle şuuraltımızı iğfâl ediyor. Yâni, tâtil aylarında… Sâdece bedenimizin değil, insanlığımızın da tâtile çıktığı aylarda… Gazze'de , Doğu Türkistan'da, Irak'da Müslümanlar ölürken tâtil yaptığımız aylarda….

Brunson’u tutuklamak, sonra eve hapsetmek, daha sonra takas etmek, çok çok kolay. Hattâ çocuk oyuncağı. Zor olan, “Görevimiz Tehlike 6” filmini Türkiye’de gösterime sokmamak.

Amerika, esas tehdidi Güneydoğu’da yaptı. Güneydoğu’da bir anne ve yavrusu şehîd oldu. Arkasından bir polis şehid oldu. Bunlar olurken Görevimiz Tehlike 6, gişe rekoru kırdı. Bir Allahın kulu, “Terörist Amerika’nın filmini protesto edelim.” demediği gibi Hıncal Uluç, filmi defalarca göklere çıkardı.

Amerika’yı, Trump’ı kutsayan köşe yazarları, “Bebek kâtili PKK” diyorlar ama “Bebek kâtili, terörist Amerika” diyemiyorlar. Oysa ikisi de bebek kâtili değil mi?

Lütfen bilet alıp bu filmi seyretmeyin! Bu filmi övmeyin! Övenleri kınayın!

Bedirhan ve annesinin hatırı için...

ABD’nin ve PKK’nın katlettiği tüm şehîdlerimizin hatırı için...

Hiroşima ve Nagazaki’de ölen yüz binlerce insanın hatırı için...