Biz demem sözün gelişi, bizden kastım Erdoğan hükümeti.
Hatırlanacağı üzere İslam ülkeleri Gazze için kulağının üzerine yatarken, Güney Afrika Uluslararası Adalet Divanına gitmiş, İsrail’i –soykırım yapmakla- suçlayarak dava etmişti. Uluslararası Adalet Divanı da bu talebi uygun görmüş, İsrail’in soykırım suçlaması ile yargılanmasına karar vermişti.
Şimdi Nikaragua Hükümeti de soykırıma destek verdiğini iddia ederek, Almanya’yı Divan’a şikâyet etti. Divan, bu şikâyeti uygun bulur, Almanya’nın da yargılanmasına karar verirse, İsrail’in diğer destekçileri için de bir emsal olacak. En azından –destekçi ülkeler- için caydırıcı ve durdurucu bir etki yaratacak. Bu da İsrail’in uluslararası kamuoyunda yalnızlaşması, döktüğü kanın hesabını vermesi demek.
Almanya, sicilinde, Yahudi soykırımı sabıkası taşıyan bir ülke. İsrail’e desteği birazda suçluluk kompleksi ve Yahudilere karşı kendini ibra etme düşüncesinden kaynaklanıyor. Lakin bir soykırımın yükünden kurtulmak isterken başka bir soykırıma destek olarak, sabıkasını da şişiriyor.
Bizde Gazze, vatandaşın samimi ilgisi dışında hiçbir zaman iktidarın öncelikleri arasında olmadı. Hatta vatandaş baskısı ve yakın dönemde seçim olmasa –belki hiç gündeme- bile getirilmeyecek. Erdoğan’ın, son haftalarda Gazze’yi çok konuşmaması ABD ile yeniden uyumlulaşma, belki de ona yanaşmayı ifade ediyor. İsveç için söylenen sözlerle, yapılana bakıldığında bu gerçeği görmek mümkün.
Ancak bu Gazze istismarından vaz geçildiği anlamına gelmiyor. Geçen Yerel Seçimlerde parola, “İstanbul’u kaybedersek Mekke ve Medine’yi kaybederiz Ya Sisi, Ya Binali’ydi.” Sonra o Sisi ile barışmak için atılmadık takla kalmadı, sonunda darbeci Sisi, kardeşim Sisi oldu.
Şimdi de mazlum Gazze’nin akan kanları ve gözyaşları üzerinden vatandaşın oyu devşirilmeye çalışılıyor. Murat Kurum’un Gazze’yi istismar eden konuşmasını izlediniz mi bilmem. Şöyle diyor:” 31 Mart’ta Gazze’deki mazlumlar sevinecek, Gazze’de elini bize uzatan kardeşlerimiz sevinecek, Gazzeli yavrularımız sevinecek. Ve orada Gazze’nin özgürlüğü için İBB olarak Gazze’ye yapacağımız yardımlar için İnşallah milletimiz gerçek belediyecilikten yana tavrını koyacak.”
Yani biz kazanırsak Gazze-Filistin kazanır diyor. Halbuki genel seçimleri kazandılar aradan 4 ay geçince İsrail Gazze’ye saldırdı. AKP seçim kazandı diye İslam dünyası daha güvenilir hale gelmedi. Üstelik kürsülerde kan ve gözyaşı istismarı yapılırken İzmir’den her gün İsrail’e gemiler dolusu yiyecek- içecek- petrol ve demir gidiyor. Meydanlarda vatandaş idare edilirken, arkadan İsrail besleniyor.
Bu istismarın en kötü tarafı AKP siyasetini benimsemeyen ama Gazze’ye üzülen kitlelerin Gazze’ye ilgisinin azalması veya kaybolmasıdır. Gazze, AKP’nin kandırma aracıysa –vatandaş ben bu siyasete niye destek olayım- diye düşünüyor.
Aslında Cumhur ittifakının bileşenleri –Gazze meselesini- partileştirerek arkasındaki desteği azaltıyorlar. Bırakınız Müslümanları, insanlığın ortak vicdanını ilgilendirmesi gereken böyle meseleler siyasallaştırıldığında bir insanlık sorunu olmaktan çıkıp, iktidar olma ve orada kalma sorunu haline geliyor. Bu Gazze’ye iyilik değil, kötülüktür. Bu meselede samimiyet, Güney Afrika ile Nikaragua’nın yaptığını yapmaktır, ötesi siyasi münafıklıktır.