Türk tarihinde Bulgarların kökenini ortaya çıkaracak yazı ve makaleler çok geç kaleme alınmaya başlanılmıştır. Gerçekten de bırakın Türkiye dışındaki Türkleri, üniversite eğitimini Türkiye’de tamamlamış bir Türkiye Türkü dahi Bulgarlar kimdir dediğinizde kolay kolay cevap veremez. Bunun nedeni tarihi olaylarda saklıdır. Çünkü tarihçiliğin yazılmaya başladığı 19. asrın ikincisi yarısında Bulgarlar, Osmanlı hâkimiyetinde isyan hareketlerine giriştikleri için gerçeğin farkında olmalarına rağmen, kendilerini Türk kökenli bir halk olarak göstermemeye gayret etmişlerdir. Osmanlı yönetimine karşı dış destek arayan Bulgar milli önder Hilandarlı Paissi bile Ruslar ve Sırpları hiç sevmemesine rağmen, Bulgarların Slav asıllı bir halk olduğu görüşünü hemen kabul etmiştir. Bu çok doğaldı; çünkü Osmanlı’ya isyan eden bir asinin kendisini Türk halkından gelen biri olarak göstermesi düşünülemezdi. Bulgar ileri gelenleri Bulgarların Slav kökenli olmamalarına rağmen, Slav olduğu efsanesini uydurmuştular. Oysaki Wilhelm von Rubruk gibi seyyahlar bile 13. asırda kaleme aldıkları eserlerinde Bulgarların kökenini Türklere dayandırmıştır.
Bu zihin karışıklığının en önemli örneği kullanılan Bulgar veya Bolgar kelimesidir. Ruslar ve Ortodoks Bulgarlar, 18. ve 19. asırlarda Ortodoks Bulgarları Bulgar şeklinde, Müslüman İtil Bulgarlarını ise Bolgar şeklinde zikretmişlerdir. Günümüzde ise tam tersine Bulgar ismini İtil boyunda yaşayan Bulgarlar için, Bolgar ismini ise Ortodoks Bulgarlar için kullanmaktadırlar. Oysaki gerçek yine Türkçede gizlidir. Kuzey Türklerindeki ‘o’ harfi Güney Türklerinde ‘u’ harfini karşıladığından kuzeyde kalanlar kendilerine Bolgar, güneyde kalanlar ise Bulgar demiştir. Bolgar veya Bulgar ikisi de aynı anlama gelmektedir. Örneğin; günümüzde Tataristan’da yaşayan bir Tatar Türkü Bolga, Türkiye’de yaşayan bir Türkiye Türkü Bulamak demektedir.
İlk defa 482’de Bizans kaynaklarında anılan Bulgar ismi nereden geliyor, bu halkın kökeni nereye dayanıyordu. Bulgar ismi ilk defa yazılı kaynaklarda İmparator Zenon’un Sirmium’da Doğu Gotlarına karşı savaşmak üzere, Karadeniz’in kuzeyindeki toplulukların yardımlarını istemesi dolayısıyla geçer. 5. asrın ortalarında Attila önderliğinde Avrupa’da Doğu ve Batı Roma imparatorluklarını vergiye bağlayan Hun Türkleri, Attila’nın ölümünden sonra güç kaybına uğramıştır. Attila’nın en küçük oğlu İrnek’in komutasında Orta Avrupa’dan Karadeniz’in kuzeyine gelen Hun Türkleri, burada diğer Türk boylarıyla birleşerek Bulgarları meydana getirmişlerdir.
Bulgar, “karışan-karışmış” manasındadır. Günümüzde halen Tataristan’da bu kelime kullanılmaktadır.
*Bolga-Bulamak,
*Bolgavır-Karışık,
*Bolgançık-Bulanık,
*Bolgat-Karıştırmak.
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi Bulgar kelimesi Türkçe’de kullanılan ‘bolgat veya bolga’ kelimesinden esinlenilerek bir halkın adı olmuştur. Bulgarların Türk kökenli bir halk olduğu geçtiğimiz asırda yapılan araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır. Bulgarlar 6. asır boyunca Karadeniz’in kuzeyinde varlıklarını devam ettirmiş, 552’de kurulan büyük Türk Konfederasyonun (Gök-Türkler) kurulmasıyla aynı Hazarlar gibi bu konfederasyona bağlı kalmışlardır. Bulgarlar, Gök-Türk konfederasyonunun batı kolunu oluşturuyorlardı. 630 yılında Türk konfederasyonunun zayıflamasıyla Bulgarlar başbuğ Kurt Han (Kobrat-Kubrat) liderliğinde Karadeniz’in kuzeyinde Büyük Bulgar devletini kurmuşlardır. Araştırmacılar tarafından devletin sınırları halen dahi tam olarak tespit edilememiştir. Bazı araştırmacılara göre Büyük Bulgar Devleti Karadeniz’in kuzeyinde, diğer araştırmacılara göre ise Kuzey Kafkasya’da Kuban ve Don nehirleri arasında kurulmuştur. Günümüzde bu isimlerle anılan her iki nehir de Türkçe kelimelerle adlandırılmıştır.
Bulgarlar, 650’li yıllarda Hazarların Karadeniz’in kuzeyini hâkimiyet altına almaya başlamasından sonra üç veya beş bölgeye yönelmişlerdir. Bulgarların bir kısmı Macarlarla beraber Kobrat’ın oğullarından Bat-bayan Han’ın önderliğinde Hazarlara tabi bir şekilde Kafkaslarda kalmışlardır. Bulgarların diğer bir kısmı Asparuh komutasında Tuna kıyılarına, çoğunluğunu otuz-ogurların oluşturduğu Bulgarlar kuzeye yönelerek İtil Nehri’nin orta kısımlarına yerleşmişlerdir. İsmi Kuber (kuver) olduğu düşünülen dördüncü oğul Tuna’yı aşarak Pannonia’ya göç ederek Avar hâkimiyetine girmiş, beşinci oğul ise İtalya’ya giderek Ravenna’lı Pentapolis’in topraklarına yerleşmiştir.
Sonuç olarak hali hazırda yaşayan halklardan olan Bulgaristan devleti sınırları içerisinde bulunan Bulgarları zorla Türk yapmak gibi bir düşünce içerisinde değiliz. Ancak tarihi kaynaklar ışığında bilinen gerçekleri de söyleme gereği hissetmekteyiz. Kuzeyde ve güneyde yaşayan Bulgarlar veya Bolgarlar (Ortodoks ve Müslüman) Türktür. Ortodoksluğu kabul eden Güney Bulgarları zamanla Slav kültürünün etkisinde kalarak lisanlarını kaybetmiş, Slavcayı kullanmaya başlamışlardır. Müslümanlığı kabul eden Kuzey Bulgarları ise Tatarlarla karışarak günümüzdeki Tataristan cumhuriyetinin nüvesini oluşturmuşlardır. Yazı dizimizin ilerleyen bölümlerinde her iki Bulgar halkından sizlere bilgi vermeye devam edeceğiz.
Kaynakça
Plamen S. Tsvetkov, “Türkler, Slavlar ve Bulgarların Kökeni”, (tercüme eden Osman Karatay), Türkler Ansiklopedisi, Ankara 2002, cilt 2, s. 599.
Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat 1253-1255, (terc. Ergin Ayan), İstanbul 2001, s. 66.
Nesimi Yazıcı, “İdil (Volga) Bulgar Hanlığı’nda İslamiyet”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara 2002, cilt ?, s. 394.
Ali Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmparatorluğu, Ankara 2001, s. 50-127.
N. İ. Aşmarin, Bolgari i Çuvaşi, Kazan 1902, s. 5.
Tatarça-Törekçe suzlek, Kazan 1997, s. 54-55.
İbrahim Kafesoğlu, Bulgarların Kökeni, Ankara 1985, s. 1-56.
Geza Feher, Bulgar Türkleri Tarihi, Ankara 1985, s. 1-45.
Istvan Zimonyi, “Bulgarlar ve Ogurlar”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara 2002, cilt 2, s. 606-607.
Zufar Z. Miftakov, “İlk Bulgar Devlet Oluşumları”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara 2002, cilt 2, s. 617-618.
Ahmet Taşağıl, Gök-Türkler, Ankara 1995, s. 1-197; Saadettin Gömeç, Kök Türk Tarihi, Ankara 1997, s. 1-77.
Talat Tekin, Tuna Bulgarları ve Dilleri, Ankara 1987, s. 3-4.
Andras Rona-tas, “Kubrat Han’ın Büyük Bulgar Devleti”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara 2002, cilt 2, s. 625-629.
Hasan Demiroğlu, “İstoriçni materiali pro volzkih bulgar”, Aktualnı problemi vitçiznyanoy ta vsesvıtnoy istoriy, vipusk 21, s. 571.
Ali Ahmetbeyoğlu, “Yurt Tutan Hükümdar Asparuh ve Tuna Bulgar Devleti’nin Kuruluşu”, Omeljan Pritsak Armağanı, Sakarya 2007, s. 395-403.
İ. Dujev, “De la Fondation de L’etat Bulgare a la Conquete Ottomane”, Historie de la Bulgarie des Origines a nos Jours, Paris 1977, s. 58-66.
D. Angelov, “Entstehung, Festigung und blüte des Slawisch-Bulgarischen Staates”, Bulga-Rischegeschichte, Sofya 1963, s. 17-26.
Ali Ahmetbeyoğlu, “Kubrat Han ve Büyük Bulgar Devleti’nin Kuruluşu”, Karadeniz Araştırmaları, sayı 13, Bahar 2007, s. 41.