Değerli okurlarım!
Düşünüce içinden çıkamıyorum, neden diye sorunca; yanıtını veremiyorum.
Biz ki tarihler boyunca asil bir millettik. Gözünü budaktan sözünü dudaktan esirgemeyen, acıyan, merhamet yüklü, hoşgörüsü bol bir nesildik.
Köyde anam, ocağa koyacağı yapmayı- tezeği, şehirde ninem, sobaya koyacağı odunu iki, üç kez yere vurduktan sonra koyarlardı.
Nedenini sorduğumda:
-Olur ya oğlum içinde börtü böcek bulunur. Canlı yanmasın, dökülsün yanıtını aldığımız bir merhametli nesildik.
Pişirdiği çorbadan, yaptığı yufkadan komşulara da dağıtırdık, kokmuştur, canları çekmiştir diyen bir asiller topluluğu idik.
Evimizdeki kediye, köpeğe, tavuğa, ineğe, koyun ve keçiye evladımız gibi bakar, onlara da merhamet ve sevgi gösterirdik.
Kimsenin kılmadığı namazına, gitmediği cumasına, tutmadığı orucuna bakmazdık, karışmazdık. Vardır bir nedeni der geçerdik.
Arabası yolda kalanın yardımına koşar, öküzü, atı yoksa ödünç olarak at, öküz verirdik. Sağılacak ineği olmayana inek, koyun, keçi verirdik; eminsin diye.
Konunun uzmanlarına sesleniyorum. Lütfen araştırın ve düşünün: böylesine merhametli, hoşgörülü, naif, yardımsever bir nesil, nasıl oldu da:
Köpeği arabasının arkasına bağlayıp sürükleyen, nasıl oldu da kedi ve köpeğinin ayağını kesen ağzını bantlayan bir nesile dönüştük?
Nasıl oldu da yol vermedin diye golf sopasını alıp aşağıya inen, arabanın camını, farını kıran bir toplum olduk?
Nasıl oldu da ormanları yakan, çöpleri yola atan, sümküren, sahilleri kirleten bir bireyler olduk?
Çalamadığı atı, ineği, koyunu acımadan öldüren bir insan olduk?
Nikahımız kıyılmadan olmaz diyen bir nesilden; çocuklara tecavüz eden, 10-12 yaştaki kızlara nikah kıyan bir inanç anlayışına eriştik?
Ormanlar yanarken, otel yanarken, içindeki canlılar, insanlar feryat figan ederken; denize girmekte, kayak yapmakta bir sakınca görmeyen duygusuz, merhametsiz nasıl bireyler olduk?
Nasıl olduk da hiçbir sorumluluğu almayan-olmayan yöneticilere dönüştük?
Evet sevgili okurlarım!
Bütün bunları düşününce ülkem adına, milletim adına uykularım kaçıyor? Biz neyimizle uluslararası arena da yarışıp, puan alacağız?
Sevgili sosyologlar, Diyanet işleri Başkanlığı, vaizler, İmamlar, Üniversiteler, Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenler, Adalet Bakanlığı, değerli hâkim ve savcılar, toptan hukukçular, ülkeyi yönetenler, BURAYA NASIL GELDİK ve:
Siz ne diyorsunuz bu duruma, nasıl bir önlem almayı düşünüyorsunuz?
Siyasilerden pek ümidim yok. Onlar, gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri ve koltuğumuzda ne kadar fazla kalırız düşüncesindeler.
Eğitimci-Yazar