Önce basına Adil Öksüz'ün yakalandığı,seçime 15 gün kala ağzından bazı sözler/itiraflar alınacağı ifade edildi. Aba altından sopa gösterilerek muhalefet korkutulmaya çalışıldı.Adil Öksüz yakalandı mı bilemiyorum,ama Adil Öksüz üzerinden Sn Akşener'e bir operasyon yapılacağına ihtimal vermiyorum. Öksüz, 15 Temmuz darbesinin merkezinde bulunmasına rağmen gizli bir el tarafından serbest bırakıldı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bu ayrıntı yüzünden her fırsatta darbenin karanlık noktaları ile ilgili tereddütlerini dile getiriyor.Öksüz'ün seçim öncesi ortaya çıkarılıp eline tutuşturulan şeylerle ilgili açıklama yapması halinde Kılıçdaroğlu'nun şüpheleri ete kemiğe bürünmüş olacak, darbe ile ilgili bütün bilinenlerin gözden geçirilmesi, yeni bir okuma yapılması gerekecektir. İktidar bunu göze alabilir mi, bence alamaz.En fazla yakalanmış gibi yaparak, algı oluşturmaya, muhalefeti yıpratmaya çalışacaklardır.
Böyle bir durum 28 Şubat'ta yaşandı;PKK'nın iki numaralı ismi Şemdin Sakık'ın eline verilen isim listesi ile bazı gazeteciler hakkında iddialar ileri sürüldü,PKK'ya yardım ettikleri iddia edildi. Birand,Çandar ve Ilıcak gibi gazeteciler mağdur edildi, sonra iddiaların tamamının düzmece olduğu anlaşıldı. Öksüz üzerinden yürütülen algı operasyonunun da toplumda bir karşılığı yok. Büyük bir kitle hayatından memnun değil,işsizlik almış başını gidiyor,yolsuzluk diz boyu,AKP'de siyaset yapanların birinci amacı bir an önce köşeyi dönmek.İktidarda güya siyasal İslamcı bir parti var ama yapılanların hiç birinin İslam'la alakası yok.
Öksüz düzmecesi beklenen etkiyi yapmayınca daha sonra Bahçeli'nin ağzından af söylentileri çıkarıldı. Az değil, hapishanelerde 230 binin üzerinde tutuklu/hükümlü var. Her birinin 5-10 kişilik bir çevresi olduğu düşünüldüğünde bu en azından bir buçuk milyonluk oy kitlesi demek. Bahçeli,af mesajını Alaeddin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz üzerinden ifade etti.Bu iki ismi kahraman olarak niteledi. Çakıcı bugün -kabadayı- tanımlamasını hak eden bir isim. İçeride de dışarıda da sözünü hiç esirgemedi. Onurunu yatacağı cezadan yüksek tuttu. Cezası bitmesine rağmen biraz da Cumhurbaşkanını hedef alan sözlerinden dolayı içeride tutuluyor. Çakıcı ve Yılmaz'a kahraman diyen Bahçeli, Rahşan affından ülkücülerin yararlanamayacağını söyleyenlere üç tane tutuklu için koalisyonu mu bozacağım demişti.(Sözün aslını yakışık almayacağı için yazmıyorum) Bahçeli'nin sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan kesinlikle af yok diye cevap verdi. Bugün içeride olan 230 bini aşkın tutuklunun mağduru olan ondan daha büyük bir kitle var. Bu da büyük bir oy yekünü demek. Yani Bahçeli mahpusu olanların umutlarına,Erdoğan onların kurbanı olanların hislerine oynuyor. Dışarıdan bu bir rol paylaşımı gibi gözüküyor.
Meselenin bu noktaya gelmesinin sebebi Cumhur ittifakının içerisinde bulunduğu çaresizliktir. Muhalefet ilk defa bu kadar planlı, toplum ilk defa bu kadar kararlı. İktidar ne yaparsa yapsın oylarında bir oynama olmuyor. Vatandaş FETÖ'ye metöye bakmıyor.Tarafsız bir yargı,gelişmiş bir demokrasi,liyakati öne çıkaran bir kadro politikası, denetlenebilir bir yürütme istiyor. Ülke kaynaklarının toprağa gömülmesi, yandaş müteahhitlerin cebine inmesi yerine üretime dönük yatırımlar istiyor.Zorlaşan hayat şartlarının düzelmesini istiyor.Bunu iktidarın başaramayacağını görüyor, seçime gidilmesine rağmen dövizin yükselişi durdurulamıyor. Çünkü, yabancı sermaye de yerli sermaye de kendini güvende hissetmediği için ülkeden kaçıyor.Büyük bir kesim, ekonominin düzelmesi için önce bu korku düzeninin sorumlusu olan iktidarın tasfiye edilmesi gerektiğine inanıyor. Hala iktidara destek olanlar ise ülkenin daha iyiye gideceğine olan inançlarından değil,kullanılan dini söylemlere oy veriyorlar.Ancak hiç bir kötü yönetim uzun süre din söylemi kullanılarak kapatılamaz.