Değerli dostlar siyasetin kızıştığı şu günlerde kim kiminle, kimin eli kimin cebinde belli değil.
Öyle ki, bir bakıyorsunuz daha düne kadar sarmaş dolaş olan siyasiler bir anda düşman kesilmiş birbirlerine.
Bunun tam tersi daha düne kadar düşman olanlar da bir anda bir birilerine gül uzatır vaziyete gelmişler.
Peki, neden oluyor bu gibi durumlar?
İnsanlar durup dururken bir anda değişebilirler mi?
Evet değişilebilir değerli dostlar.
İşin içine nefis, çıkar, ikbal, menfaat, rant girdimi mi? Değişir elbette.
İşin içine çıkar girdiği zaman;
Dün övdüğüne bugün söver;
Dün sövdüğünü de bugün över pozisyona getirir insanoğlunu,
Dün dost olanları bugün düşman,
Dün düşman olanları bugün dost yapar, çıkarlar.
Evet, insanın yaşamı da,
Yaptığı siyasette kişilik meselesidir, karakter ve duruş meselesidir. Bu durum insanın hayata bakışıyla, ülkeye bakışıyla, millete, vatana, toprağa, bayrağa bakışıyla ilgilidir. Samimiyet meselesidir.
Zaten ülkeye bakışından duruşundan taviz vermeyen eylemleri ve söylemleri tutarlı olan bu nitelikleri korumaya çalışanları duruşundan ve kişiliğinden ödün vermemeye çalışanları bu sistem hep çarkın dışına atmıştır.
Bakın siyasetin en tepesindekilere;
Ülkenin kaderine hükmedenlere yukarda saydıklarımıza hep örnek teşkil etmiyorlar mı?
Ülkenin kaderine hükmedenlerle ilgili örnek mi istiyorsunuz örnekten çok ne var,
Devlet Bahçeli; 2015 öncesi Erdoğan’a ağza alınmayacak lafları sayıyordu,
Erdoğan’da ona aynı şekilde hakaretin filizlenmiş şeklini yağdırıyordu. Bu gün menfaatler ikisini kadim dost yapıverdi bir anda.
Meral Akşener örneğin, Daha düne kadar Ekrem İmamoğlu’na mahkeme sürecinde; Gel gel gel bakalım!
Gel sarılayım sana şöyle, daha yeni başladık diyordu. Bugün çıkarları başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere Mansur Yavaş’a da meydanlarda sallamayı layık görür hale getirdi.
Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş, Hulki Cevizoğlu, Metin Fevzioğlu,
Yalçın Topçu, Mustafa Destici ve adını saymakla bitirmeyeceğimiz ülkenin kaderinde söz sahibi olan benzeri gibi siyasetçileri bir araya getiren de çıkar menfaat birlikteliği değil mi aslında.
Bu gibi siyasilerin geçmişini araştırın ağza alınmayacak söylemlerde suçlamalarda ve eleştirilerde bulundukları Erdoğan’la birlikte yol aldıklarını görürsünüz.
Bu örnekleri burada teker teker sayacak olsak kitap yazılır adeta.
Bugün bakıyorsunuz karşı partiye sen terörle birlikte hareket diyorsunuz diyenlerin;
Geçmişine bakıyorsunuz, terör örgütünün mektubunu devletin kanalından okutmaktan tutun, terör örgütü elebaşısının kardeşini devletin kanalında röportaj verdirmeye kadar faaliyet gerçekleştirdiklerini görüyorsunuz. Bir taraf karşı tarafı PKK ile Yanyana gelmekle suçlarken diğer taraf Hizbullahçılarla yol yürümekle karşıyı suçlar halde.
Aslında millet kimsenin umrunda değil, söylemlerin hepsi rant için, koltuk için, iktidar için, çıkar için.
Günümüze gelelim yıllardan beri içerde tutulan Selahattin Demirtaş’ın eşini İstanbul’dan pat diye aday olabilir diye gündeme getirmeleri ve ortaya atmalarının da altında yatan neden çıkar menfaat ilişkisidir aslında.
Dostlarım! Evvela şunu iyi bilelim, iyi idrak edelim;
Siyasilerin her söylemini biz samimi bir şekilde doğru kabul edip onların bu koltukları işgal etmesine müsaade ettiğimiz müddetçe,
Ülkenin sorunları hiçbir zaman çözülmez,
Çözülmesi de mümkün değildir.
Yani en tepedeki siyasilere baktığınız zaman hepsinin ortalama 20-30 yıldan beri ya genel başkan ya milletvekili, ya da belediye başkanı olduğunu görürsünüz.
Ve kaderin cilvesidir ki sürekli topluma bu isimler dayatılır.
85 milyonluk nüfusta hiçbir potansiyelli kişi yokmuş gibisine.
Liyakat aranmaz, Bilgi aranmaz, Dürüstlük aranmaz,
Aranan tek şey cebi dolu adaylardır.
Yerel ve genel seçimlere bir bakın örnekleriyle doludur bu süreçte yaşananlar.
Kimin cebi doluysa o ilk sırayı alır.
Milyonlar havada uçuşur ama bunu kimse ispatlayamaz.
Bir aday; adaylık sürecinde milyon liraları adeta reklamdı, afişti şuydu buydu sokağa saçar.
Fakir fukaraya üç kuruş yardım et desen normal zamanda yüzüne bakmaz,
Ama iş; makam, mevki, koltuk, rant, çıkar olunca gözüne görünmez milyon liralar.
Peki, kendinize hiç şu soruyu sorma gereği hissettiniz mi?
İnsan bir adaylık için milyon liraları neden sokağa saçar?
Oysaki milletvekili olduğunda veya belediye başkanı olduğunda alacağı beş yıllık maaş bu sokağa saçtığı paranın belki de onda biri değildir.
Neden peki bu devasa paralar göze görünmeden sokağa saçılır.
Nedeni çok net ve açıktır sevgili dostlar hani bir atasözü vardır, kaz gelen yerden tavuk esirgenmez diye,
İşte tam da durum bundan ibarettir.
Bu paraları sokaklara saçanları incelediğiniz zaman ya geçmişinde bir sıkıntı vardır
Ya gelecek planlarında gizlidir. Demek istediğimiz anlamışsınızdır umarım.
Sevgili dostlar özetle,
Ülke elden gidiyor,
Bilmem farkında mısınız ama ülkenin her açıdan önünün tıkandığı gerçeğini artık görmemiz lazım.
Ortadoğu rezaleti önümüzde en somut örnek.
15 milyon yabancı uyruklu insanları ülkemize doldurulması en önemli örnek.
Hayatın zamlarla hayat pahalılığıyla yaşanılmaz hale getirilmesi önümüzde en somut örnek,
Milyonlarca gencimizin işsiz bir şekilde geleceğinin karartılması önümüzde en somut örnek,
Hayatınıza yön veren siyasi baronların gününü gün ederken sizi yokluğa, yoksulluğa, açlığa mahkum etmeleri önümüzde en somut örnek.
Velhasıl kelam her şey güllük gülistanlık gibiymiş gibi servis eden yandaş basına artık inanmamamız lazım.
Kameralar önünde farklı, arkasında farklı konuşan bukalemun tipli siyasilere inanmamız lazım.
Ülkenin az buçuk geleceğini, vatanını, bayrağını, milletini, çocuklarının yarınını düşünüyorsanız, artık kaynamayan tencerelerinizi düşünüyorsanız, lütfen lütfen lütfen günü birlik çıkarları, menfaatleri bir kenara bırakalım sandığa giderken oy verirken, ülkemizin geleceğini düşünerek oy verelim.
Parti gözetmeksizin liyakatli, dürüst, ilkeli adayları seçebilmek için;
kendimize şu soruları soralım?
* Ülkenin ekonomik olarak iflasın eşiğinde olmasının sorumluları kim veya kimler?
*Suriyelilerin, Afganlıların, Pakistanlıların ülkeye doldurulmasının sorumluları kim veya kimler? Ve altında yatan nedir?
*Çocuklarımızın işsiz kalmasının, geleceğinin çalınmasının sorumluları kim veya kimler?
* Çalışan işçi sınıfı yani emekçi kardeşlerimizi ve emeklilerimizi açlık sınırına mahkum edilmesinin sorumluları kim veya kimler?
Hukukun neredeyse güçlünün yanında taraf olması ve hukukun üstünlüğünün yok sayılmasının sorumluları kim veya kimler?Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar inanların kutuplaştırılmasının, adeta kardeşi kardeşe, babayı oğula, anayı kıza düşman edercesine ayrıştırılmasının sorumluları kim veya kimler?
Bu soruları aklınızın süzgecinden ve vicdanınızın sesinden geçirirseniz sanırım doğruları bulmanızın önündeki engeller kalkacaktır ümit ediyorum.
Unutmayın bu vatan bizim, bu bayrak bizim, bu toprak bizim. Hepimiz yanı gemideyiz ama kaderimizi seçtiğimiz güvertedekiler belirliyor bunu iyi idrak etmemiz lazım. Ziya gemi artık su almaya başladı.
Saygı, sevgi ve sağlıcakla,
Hepinize iyi hafta sonları diliyorum.