IŞİD ortaya çıktığından beri hep aynı oyun sahneleniyor. Önce bir bölge IŞİD tarafından işgal ediliyor. Yazılı ve görsel basında IŞİD'in bölgede yaptığı katliamlar,cinayetler,kıyımlar üzerinden müthiş bir kampanya başlatılıyor.Ardından devreye ABD güdümündeki PYD girerek kurtarıcı rolünü üstleniyor. Böylece uluslararası kamuoyunda PYD kendine meşru bir alan açmış oluyor.
Geçen hafta Menbiç'in IŞİD'ten alınıp PYD'ye teslim edilmesi de aynı şekilde takdim edildi. Türk basınının amiral gemisi Hürriyet, olayı Menbiç işgalden kurtarıldı diye verdi. Hürriyete göre IŞİD işgalci,PYD ise kurtarıcı idi. Halbuki PYD,PKK'nın Suriye kolu. Tabii lideri Abdullah Öcalan. Ne yazık ki Kuzey Suriye'nin bugünkü statüsünü Öcalan çözüm sürecini kullanarak şekillendirdi. Oturduğu yerden PYD'ye,Kandil'e,Avrupa'daki unsurlara emirler yağdırdı. Örgütünü yeniden tanzim etti. Muhayyel ve boş bir barış uğruna Öcalan'ın örgütü yönlendirmesine göz yumuldu.
Menbiç'ten sonra PYD Cerablus'a da girecekti. Bu adım adım Akdeniz'e doğru PYD koridorunun açılması demekti. Türkiye uzun zaman önce Fırat'ın batısını kırmızı çizgimiz olarak ilan etmişti. Bu çizgi önce Menbiç'in işgaliyle geçildi, sıra Cerablus'a gelince Türkiye bölgeye girerek PYD'nin yeni bir hamlesine göz yummayacağını ilan etti.
ABD uzun zamandır Türkiye'nin IŞİD ile mücadele etmediğinden şikayet ediyordu. Bu operasyonun Biden'a ve eleştirilere karşı bir jest olduğu düşünülebilir.Nitekim, F.koru'da kişisel VEB sitesinde bunu ima eden bir yazı yazdı. Öyle veya böyle Türkiye'nin menfaati güneyinde oluşturulmak istenen PYD devletinin önünü kesmesindeydi. Güneyi ablukaya alınmış bir Türkiye'nin orta ve uzun vadede ciddi tehditlerle karşı karşıya kalacağı muhakkak. Dün de bugün de en ciddi tehdit PKK ve bölgedeki uzantılarıdır. Türkiye iç ve dış güvenliğini bu tehdidi öne alarak tanzim etmek zorundadır.
Daha Arap baharı başlarken Türkiye'nin Suriye'ye girmesi gerektiğini yazdım. O zaman Sabah'ta yazan H.Celal Güzel'de bir kaç yazısında Suriye'ye girilmesi gerektiğini yazdı. O dönem uluslararası kamuoyu da buna müsaitti. Henüz IŞİD sahne almamıştı. Esat Batı tarafından bir haydut ve diktatör olarak görülüyordu. IŞİD sahneye çıkınca Esat ehven-i şer oldu, ibre Esat'tan yana döndü.
Bu saatten sonra Suriye içinde Esat'a yönelik bir devirme hareketi neredeyse imkansız. Çünkü Esat'a tercih edilebilecek bir alternatif yok. Arkasında Rusya ve İran gibi güçler var.Bu durumda Türkiye'nin menfaati Esat'la kerhen de olsa iş birliği yapması ve Suriye'nin bütünlüğündedir.
Diplomaside hatalar olur. Hiç bir politikanın sonucu önceden belli olmaz. Türkiye'nin Suriye politikasının yanlış olduğu ortadadır. Politika değiştirmemenin siyasi bedelinin, değiştirmenin bedelinden daha çok olacağı görülüyor.Bugün eğer bir gün IŞİD bir gün PKK bomba patlatıyorsa sebebi yanlış Suriye politikasıdır. Ağır gelse de hatadan dönmek maliyeti düşürmektir. Ve bundan kaçınmamak gerekir.
Bazıları her zaman olduğu gibi Cerablus operasyonuna da muhalefet ediyor. Elbette herkesin aynı politikayı desteklemesi beklenemez. Ancak her şeye muhalefet bir hastalık,her şeyi koyun gibi kabul etmek de fikirsizliktir. Savaşa giren bir parti değil, millettir.Bize düşen askerimizin,ordumuzun arkasında durmaktır.Türkiye kendine yönelik hamlelere kayıtsız kalamaz,ama bunu yaparken de daha büyük bedeller ödememeye dikkat etmelidir. Duamız askerimizledir.