CHP Genel Başkanı Özgür Özel,  ABD'nin New York kentindeki toplantı ve görüşmelerini tamamlamasının ardından kentten ayrılırken ANKA’ya konuştu.

CHP Lideri Özgür Özel, ABD’deki temaslarını tamamladı. New York kentinde düzenlenen Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılan Özel, daha sonra bir dizi görüşmelerde bulundu. New York’taki toplantı ve görüşmelerinde Özel’e, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Gençlik Kolları Genel Başkanı Gençosman Killik, Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel ve İstanbul Milletvekili Namık Tan ve Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli'den oluşan heyet eşlik etti.

Kentten ayrılmadan önce Özel, havalimanında ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Kıbrıs Rum Kesimi AKEL Partisi Genel Sekreteri Stefanos Stefano'nun Kıbrıs Barış Haraketı’na yönelik “işgal” sözlerine tepki göstererek toplantı salonundan ayrılması ve ardından söz alarak “Savaşı değil, barışı konuşalım” mesajı veren Özel, konuya ilişkin şunları söyledi: 

Trump'tan Panama Kanalı Ücretlerine Tepki Trump'tan Panama Kanalı Ücretlerine Tepki

“Birleşmiş Milletler toplantısının marjında yapılan burada Sosyalist Enternasyonal toplantısında Kıbrıs Rum kesiminden AKEL Partisi’nin temsilcisi maalesef uzun süredir alışkanlık haline getirdikleri bir şeyi yaptı ve Türk ordusunun Kıbrıs’taki varlığına ‘işgal’ dedi. Biz bunu duyduktan sonra salonu terk ettik. Konuşmasının bitmesini bekledik. Daha sonra da söz istedik, bildiğiniz açıklamayı yaptık. 

“Kıbrıs halkının bir kahramanlık olarak gördüğünü söyledi” 

Sayın Ersin Tatar, bu konu ile ilgili haberdar oldu. Zaten bugün Türkevi’nde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin New York’ta temsilcisini de ziyaret etmeyi planlıyorduk. Sayın Tatar da bizimle görüşebileceğini ifade etti. Biz de büyük bir memnuniyetle kendisini ziyaret ettik. O bana sizin de takip ettiğiniz o görüşmede bu davranışımızın Kıbrıs’ta günün olayı olduğunu, Kıbrıs halkının bir kahramanlık olarak gördüğünü söyledi. Biz de bunun normalinin olduğunu, bu tip ifadelere dünyanın neresinde kim yeltenirse en etkili şekilde cevabın verilmesi gerektiğini söyledik. 

Son dönemlerde maalesef, doğrudan kimseyi hedef alarak söylemek istemiyorum ama, dünyanın dört bir yanında bu tür ithamlara karşı artık duya duya dilimizde tüy bitti diye susmaya başlayanlar var. Bunu Türkiye’ye temsil eden kimseye tavsiye etmem. Onlardan daha kararlı kendi tezlerimizi savunmak durumundayız. 

Ardından Cumhuriyetçi Türk Partisi sayın Genel Başkanı ve Dış İlişkiler Sekreteri ile bir toplatımız oldu. Onlar da zaten dünkü toplantıda tepkilerini dile getirmişlerdi. O konuda fikir birliği içindeyiz. Kıbrıs meselesi, Kıbrıs için de bizim için de hep birlikte doğru yerden savunulması gereken bir mesele. Güney Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği’ne tek başına alınmış olması zorlu bir süreç bizim açımızdan. Bunun bir tek panzehiri var, şartlar eşitlenmeli. Hem Türkiye’nin hem KKTC’nin, Yunanistan ile Güney Kıbrıs ile birlikte Avrupa Birliği’nin tam üyesi olduğu bir hatta oturmadan bir çare, bir çözüm olmayacak gibi gözüküyor. 

"Kıbrıs meselesi, CHP'nin Ecevit'ten miras meselesidir"

Biz, Kuzey Kıbrıslar hangi çözümde iknalarsa biz o tezin arkasındayız. CHP olarak Kıbrıs’taki iktidar ve muhalefetin ihtiyaç duyuluyorsa aralarında bir köprü olmak için hem de Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın tüm tezlerinin dünyaya tüm zeminlerde en doğru anlatmak için üstümüze ne düşerse yapıyoruz. Çünkü Kıbrıs meselesi, CHP’nin Ecevit’ten miras meselesidir. O günden bugüne çok savrulanlar oldu. Biz hep doğru tarafta yer aldık yer almaya da devam edeceğiz.” 

Özel, New York’taki Türkevi’nde yaptığı temas ve görüşmelere ilişkin, “Türkevi’nde bugün ziyaretlerde bulunduk. Tabi Türkevi’ni TÜRGEV ile TÜGVA ile ilişkilendiren birtakım bilgi eksiklikleri var. Efendim, 'Kemal Kılıçdaroğlu tepki göstermişti' falan… CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1973’lerde edindiği, başkonsolosunun orada çalıştığı, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi’nin orada bulunduğu, Kuzey Kıbrıs temsilcisinin orada bulunduğu, Merkez Bankası temsilcisinin orada bulunduğu binaya ne düşmanlık yapabilir” dedi. 

Özel, “Bugün başka bir gündem var. O binaya ruhsat verilmesiyle ilgili. Amerika’da yargı, hukuk çok güçlü. Kimse baskı altında hissetmiyor kendisini bu anlamda. Araştırılır, suç işleyenler varsa cezasını çeker. Ama 'Türkiye Cumhuriyeti devleti, öyle yok rüşvet vermiş' falan… Eğer böyle bir şeye yeltenen birileri varsa Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmıştır. Onların da cezasını çekmesi gerekir” açıklamasını yaptı. 

"İktidarlar gelir gider, değişir ama Türkiye'nin oradaki 50 yıllık evi değişmez"

Türkevi’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğunu belirten Özel, “Türkevi’ni bir siyasi partinin karargahı gibi gören bir yanlış anlayış var. Bazen muhalif cephede de oluyor. Geçmişte de bu anlamda belki birtakım dezenformasyonlar etkili olmuş olabilir. Biz bu eve bir yıl, bir buçuk yıl sonra CHP’li bakanlarla, cumhurbaşkanı ile geleceğiz. Ana muhalefet partisi lideri olarak gittiğimiz yere iktidar partisi lideri olarak gideceğiz. İktidarlar gelir gider, değişir ama Türkiye’nin oradaki 50 yıllık evi değişmez. Biz o evde dünyanın bütün liderlerini ağırlayacağız. O yüzden eksik bilgilerle sosyal medya dezenformasyonlarına da kimse kulak asmasın” dedi. 

“Önümüzdeki bir yıl içinde geleceğiz” 

Özel, ABD’de ilerleyen süreçlerde temaslarını sürdüreceklerini ve Türk toplumuyla bir araya geleceğini ifade ederek, şöyle devam etti: 

“Biz bu sefer Amerika’ya Birleşmiş Milletler toplantısı marjında yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısı için geldik. İki gece kaldık, dönüyoruz. Zaten şu anda New York’ta başka bir şey yapmak mümkün değil. Güvenlik tedbirleri, trafik… Ama biz buraya hem New York’a hem Washington’a hem de Türk toplumunun yoğun yaşadığı diğer eyaletlere kapsamlı, belki süresi 1 hafta, 10 gün olan Türk toplumuyla toplantılar yapacağımız önümüzdeki bir yıl içinde geleceğiz. 

“Amerika’daki örgütlenme yapımızı değiştiriyoruz” 

Biliyorsunuz Washington’daki resmi ve profesyonel temsilcimiz ile bir bağımız kalmadı. Bundan sonra Amerika’daki örgütlenme yapımızı değiştiriyoruz. Burada çok iyi yetişmiş, gönüllü çok sayıda Türk toplumunun temsilcileri, partiye gönül vermişler var. Önce New York’ta başlıyoruz, ardından Washington ve pek çok eyalette temsilcimiz olacak , onların yardımcıları olacak. Buralarda çok ciddi örgütlenmeye gideceğiz. Biz burada yüzde 80 oy alıyoruz ama seçime katılım oranı çok düşük. Katılım oranını artırmak ve gücümüze güç katmak istiyoruz. Hem burada güçlenmek hem de sandığa giden her 10 seçmenden 8’inin CHP’yi tercih ettiği bir yerde katılım oranı ne kadar yüksekse o kadar iyi olur. Bize burada bolca örgütlenmek, temas düşüyor. Bundan sonra çok daha fazla buralarda olacağız. 

“Belirlenecek yeni yönetimle temaslarımız olacak” 

ABD’nin belirlenecek yeni yönetimi, seçilecek yeni başkanı ile birlikte diplomatik temaslarımız, yönetim ile temaslarımız olacak. O noktada da bütün ülkelerde olduğu gibi Avrupa Birliği ile olduğu gibi Türki cumhuriyetlerle, Balkanlarla olduğu gibi, Rusya ve Çin ile olacağı gibi ABD ile de kişisel ilişkilerden çok kurumsal ilişkileri öne çıkaran diplomasiyi önemseyen ve Türkiye’nin çok iyi yetişmiş dış politikacılarını, dış işlerinde, hariciyede yetişmiş önemli isimleri önemseyen akılcı ve kalıcı ilişkiler kuracağız.Tüm ülkelerle olduğu gibi ABD ile de...''