Çoban Ateşi Hareketi

Abone Ol

Ülkenin siyasi anlamda bu kadar çıkmazda olduğu bu süreçte,

Türk siyasi hayatına umut ışığı olmak için Eski devlet bakanı sayın Rıfat Serdaroğlu öncülüğünde yola çıkan bir oluşumdan bahsetmek istiyorum.

Adı Çoban Ateşi Hareketi!

Nedir Çoban Ateşi Hareketi?

Kurtuluş savaşı yıllarında;

Vatanını seven,

Bayrağını seven,

Milletini seven yurtseverlerin kuvayı milliye ruhuyla ülkesine sahip çıktığı hareketin adıdır Çoban Ateşi Hareketi.

Demokrasiye, özgürlüğe, hukuka çağrının adıdır Çoban Ateşi Hareketi.

Yoldan çıkmışlığa direncin adıdır Çoban Ateşi Hareketi.

Umudun Adıdır,

Umut olma ışığıdır Çoban Ateşi Hareketi.

Yeter artık!

Ben de varım!

Buradayım! demenin işaret fişeğidir Çoban Ateşi Hareketi.

Var sayılmak isteyenlere ver elini davetinin adıdır Çoban Ateşi Hareketi.

İnsanlığın ve insan varlığının delilidir Çoban Ateşi Hareketi.

İnsan eliyle, insanlık adına yakılan ateşin adıdır.

Tehlikeler karşısında birleşmenin işaretidir!

Yok oluşa direnmenin adıdır Çoban Ateşi Hareketi

Güç birliği adına aydınlığa çağrıdır,

Kulluğa, köleliğe biat kültürüne teslim olmamanın adıdır Çoban Ateşi Hareketi.

Sormanın ve sorgulamanın adıdır,

Cehaleti feraset bilenlerin diktasına başkaldırıdır,

Soygun ve vurgun düzenine, yalanın ve aldatmanın hakimiyetine son vermek adına, gerçekleri haykırmak için, aydınlığa koşmanın, aklı, iradeyi ve vicdanı harekete geçirmenin işaret fişeğidir Çoban Ateşi Hareketi.

Yeniden Kurtuluş için yollara dökülüşün azim ve kararlılığın adıdır Çoban Ateşi Hareketi.

Öbek öbek… Ülkenin dört bir yanını sarmıştır bu ateş!

Öyle değil mi değerli arkadaşlar!

Mustafa Kemal’in yola çıkışı da bir böyle değil miydi?

Yurtseverleri birlik olmaya bir olmaya kenetlenmeye çağırarak,

“Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” demedi mi önce.

Kurtuluşa “Meşale” olmaya ilk çağrı değil miydi?

“Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır!” özdeyişi ile harlanmadı mı Çoban Ateşi.

İnancın ateşiydi değil miydi?

Özgüvenin adı değil miydi?

Cesaretin adı değil miydi Çoban Ateşi Hareketi?

“Geldikleri gibi (defolup) giderler” diye haykırmadı mı Gazi Kemal.!

Kararlılığın yemini değil miydi?

“Ya istiklal Ya ölüm!” ise son noktayı koymak adına hem azmin, hem cesaretin, hem de kararlılığın “Ateş!” emri değil miydi?

Bir kıvılcım başlatır her Hareketin…

Yeter ki şartları oluşmuş olsun.

İşte o gün bu gündür!

Korkma kardeşim!

Karşılıksız kalmaz emeğin!

Göreceksin,

Umut bahçesinde açan binbir renk barış güllerini, gün gelende,

Kendi ellerinle dereceksin Çoban Ateşini

İşte o gün bugündür.

Yürekli bir kıvılcım,

Topluma güven veren bir çağrı,

Huzurlu, mutlu, eşitlikçi adaletli, çağdaş bir toplum adına,

Kin, hırs ve nefretle beslenmiş değil,

İyiye güzele, doğruya hasret bir erdemle sulanmış,

Sevgi saygı, hoşgörüden nasibini almış,

Hak, hukuk ve adalete,

Birliğe, dirliğe, özgürlüğe, aydınlığa hasret kaldığımız bu günlerde,

Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmaya susamış ellerin tutuşturduğu bir Çoban Ateşi Hareketi hasretle ve özlemle beklenen değil midir?

Bilim der ki: Çoklar teklerden oluşur.

Çok için önkoşul teklerin varlığıdır.

Tek tekler birlik olmadan çok olmaz.

Bu nedenle çok olmaya bir çağrıdır çoban ateşi.

Zira “tek” birleşir “çok” olur,

“çok birleşir; “güç” olur.

Güç en büyük desteğini bilinçten ve örgütlülükten, biz olmaktan, kenetlenmeden alır.

Tıpkı Çoban Ateşi Hareketi ruhu gibi.

Bilinçli çokluğun adıdır “biz duygusu” ve başarmanın da ilk koşulu biz duygusuna sahip olmaktır Çoban Ateşi Hareketi gibi.

Kim durabilir ki, Türk Milletinin gücünün önünde, var mı ki tarihte eşi benzeri ve örneği?

Çoban Ateşi işte bunun ilk adımıdır.

Milletçe kenetlenme, biz olma ve kuvayı milliye gücünü meydana getirme.

Bileşkesi de başarıdır bu ruhun!

Kuvayı Milliye ruhuyla hareket etmeyen toplum, bilinçsiz sürüdür,

Güdülmeye mahkûmdur!

Söylenene inanmaya hazırdır.

Sormasız ve sorgulamasız!

Salt algıya esir olmuş demektir!

Sormasız ve sorgulamasız biat!

Kişinin kendi boynuna taktığı tasmadır.

Bunun ikinci aşaması ise, tasmayı teslim edeceği bir çoban…

Adına ne derseniz deyin!

Kral, Tiran, Sultan, Tek adam…

Yani özgürlüğe düşman!

Salt bu bile kurtuluş ve varoluş adına bir gerekçedir Çoban Ateşinin olması için.

Ya yol bulup bu ateşi yakacaksın!

Ya yakılmışına nefer olup, destek olacaksın!

Değerli arkadaşlar,

Bir ülkede Anayasa var, ama uygulanmıyorsa!

Yasalar var ama hukuku güven vermiyorsa, hukukuna güvenilmiyorsa!

Yasamanın yolu, baskılarla, tehcirlerle ve KHK’larla kesilmişse!

Parlamento-meclis işlevsiz hale getirilmişse!

Güçler ayrılığı yok olmuş, tek adamın insafına bırakılmışsa,

82 milyonun kaderi!

O da yetmemiş, o kişi sorumsuzluk zırhıyla ayrıca korumaya alınmışsa!

Söyler misiniz bana ne kalmıştır ki geriye; demokrasiden, haktan, hukuktan, adaletten!

Ne farkı kalmıştır ki sistemin Sultanlıktan?

Kurtuluş ve varoluş adına, demokrasiyi yeniden var etmek adına bunlar birer gerekçe değil midir?

Ne beklenir ki daha?

Haydi Çoban Ateşi Hareketine Omuz vermeye!

Tıpkı Mustafa Kemal’e Anadolu’nun omuz verdiği gibi,

Ey Türk geleceğinin evladı;

…. Memleketin bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş olsa dahi,

İktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunsalar dahi,

Hatta, iktidardakiler şahsi menfaatlerini, istilacıların siyasi emelleriyle birleştirmiş olsalar bile…

Millet, fakirlik ve yokluk içinde harap ve bitap düşmüş olsa dahi… .

Birinci vazifen, madem ki; “Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir”, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şartlarını düşünmeyeceksin!

Öyle diyor Atatürk. İşte gün o gün!…

Muhtaç olduğun kudret;

İhanet içindekiler kadar cesaret!..

Ha gayret!….

Çoban Ateşi Hareketi Türk Milleti’nin iradesi olarak Ağustos’ta resmen partileşiyor!