Çocuk istismarı, stratejisizlik

Abone Ol

Türkiye kaç gündür İsmailağa Cemaatinden Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını altı yaşındayken evlendirmesini konuşuyor.

Bu yaşta bir çocuğun evlendirilmesi elbette bir faciadır. Güçlü tepkiler benzer teşebbüslerin, yanlışların önüne geçme ve  duyarlılık oluşturmada önemli bir işlev görür.

Hiç şüphe yok ki, bu yaşta bir çocuğu evlendirmenin dinle de alakası yoktur. Gerçek böyledir ama dar bir çevrede de olsa böyle bir din algısı da vardır. Bunun sorgulanması, yanlışlığının topluma gösterilmesi öncelikle gerçek din adamlarının görevidir. Bilen susarsa bilmeyen konuşur, cehalet din haline gelir.

Bugün olan da budur; cehaletin din halini alması.

Bazı cemaatlerin, tarikat görünümlü yapıların kız çocuklarına okumayı caiz görmemeleri bu din cehaletinin ürünüdür. Kadınlara otomobil kullanmayı yasaklayan, evleneceği kişiyi seçme imkanı vermeyen din anlayışı da aynı cehaletten doğmuştur. Halbuki ilim kadına da erkeğe de farzdır. Hanefi mezhebine göre,  evlilikte kadının rızasını almak da şarttır. Hz.Ali şanlı peygamberin kızı hz. Fatma’nın üzerine ikinci bir evlilik yapmak istediğinde yüce peygamber mescit kürsüsünde hz. Ali’yi eleştirmiş, memnuniyetsizliğini dile getirmiştir. Hz. Peygamber’in Hz. Ayşe ile 8-9 yaşında evlendiğine dair iddialar Hicri ikinci asırdan sonra  ortaya atılmış, gerçekle alakası olmayan  iddialardır. Nitekim son dönemde yapılan araştırmalar, bu haberlerin uydurma olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla toptancı, genellemeci yorumlarla böyle bir evliliği bütün bir Müslümanlığa veya tarikat/cemaat yapılanmalarına mal etmek yanlıştır.

Diğer taraftan bu olaya gösterilen tepkiler haklı olmakla birlikte,bunların bazıları bir çocuğun istismarına duyulan hassasiyetten  ziyade tarikat/cemaat hatta biraz da dinle problemli olmaktan kaynaklanan tepkilerdir. Bütün tarikat/cemaat mensupları çocuklarını bu yaşta evlendiriyormuş gibi bir hava oluşturmak yanlıştır. Bir iğrençlik üzerinden milyonlarca insanın damarına dokunuluyor. Onlarla altılı masa arasında kapanan mesafe yeniden açılıyor. İktidara bu kitlenin korkularını istismar imkanı veriliyor. Çocuğa sahip çıkma adı altında aslında onu kullanarak iflah olmaz saplantılar tatmin ediliyor.

Doğru olan olayları kendi sınırları içerisinde ele almaktır. İstisnalardan genel hükümler çıkarılamaz. Her grubun, her yapının, içinde bu veya benzeri sapkınlıklar vardır. Dini gruplarda bu daha çok dikkat çeker. Bu çirkinlikleri önlemenin yolu, merdiven altı din eğitimi yerine şeffaf, denetime açık, çağın idraki ile buluşmuş bir din eğitimi vermektir. Ahlaklı olmayı kız çocuklarını okutmamakta bulmak onları bir mağaraya kapatmaktan farksızdır. Ahlak özgür irademizle tercih ettiğimiz hayat tarzında ortaya çıkar. İrademizi aşan şey ne sevap ne günahtır. İnsan, sadece iradesine bağlı eylemlerden sorumludur.

Bütün bu yapıları genellemeci bir yaklaşımla ilzam edip onlarda karşıt duyarlılık yaratmak  hem doğru, hem de siyasi gündemle uyumlu bir yaklaşım değildir. Din düşmanlığı olarak okunmayacak, okutulmasına meydan verilmeyecek bir üslup şarttır. Yoksa Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz.