Birkaç ay önce, yani Rusya Ukrayna ya saldırmadan önce Türkiye’de 2011 yılında “Çılgın proje” olarak vatandaşın önüne konulan “Kanal İstanbul” projesinin tartışması vardı.
“Kanal İstanbul” denilen proje birçok açıdan büyük şüpheleri de içinde barındırıyor.
Bazıları Kanal İstanbul projesinin 22 yıllık Ak Parti iktidarının son büyük vurgunu olduğunu söylüyor.
Bazıları Atina limanını da alan Çin’in yeni İpek Yolu projesinin bir geçiş ayağı olduğunu söylüyor.
Çeşitli görüşlerin tartışıldığı bir proje olan Kanal İstanbul için tüm tarafların ortak olarak birleştiği görüş projenin Türkiye’nin İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki egemenliğinin bir nevi tapusu olan 1936 da imzalanan “Montreö” anlaşmasını zedeleyeceğidir.
Bir proje ki Türkiye’nin egemenliğini zedeleme ihtimali var, toplumumuzun vatansever, milliyetçi unsurlarının Türkiye’nin egemenliğinin devamından yana olması olağan bir haldir.
Tüm bu Kanal İstanbul tartışmaları arasında 103 emekli amiralimiz kendi oluşturdukları whatsapp guruplarında, Kanal İstanbul projesinin Türkiye’nin egemenlik haklarına halel getireceğini, Motreö anlaşmasının zedeleneceğini ve bu projenin hayata geçmesinin Türk milletinin zararına olduğunu özetleyen bir bildiriyi paylaştılar.
Bildiriyi paylaşan amiraller 65 ile 80 yaş aralığında. Türk ordusunda şerefle görev yapmış, donanımlı insanlar.
En önemlisi konunun uzmanı kişiler.
Yani bir inşaat yaptıracaksanız nasıl bir mimara, mühendise proje çizdirirseniz, bir davanız varsa bir avukata müracaat ederseniz, Deniz Kuvvetleri, kıyı güvenlikleri, boğaz geçişleri konusunda da bu emekli Amirallerimizin görüşleri en önemlileridir.
Amiraller bildirilerinde aslında tam da bugünü tarif ediyorlardı.
Dünya ölçeğinde bu gün Montreö konuşuluyor.
Emekli amirallerimizin bildirisinden sonra ilk tepki veren İYİ Parti başkanı Meral Akşener oldu.
Meral hanım aynı gün apar topar basın toplantısı yaptı ve Türkiye’nin boğazlardaki egemenliğini savunan bildiri yazdılar diye emekli amirallerimizi “Zevzeklik” yapmakla suçladı.
Tekrar edelim…
Meral Akşener Türkiye’nin boğazlardaki egemenliğini savunan bildiri yazıp paylaştılar diye emekli amirallerimize “Zevzek” dedi. Ve çok kızgın, hırçın bir vaziyette konuşma kürsüsünden indi.
Ak Parti iktidarı, Türkiye’nin boğazlardaki egemenlik haklarını savunan bildiri paylaştılar diye emekli amirallerimize dava açtı. 80 yaşındaki emekli amiralleri polis zoruyla ifadeye getirtti.
Dava halen devam ediyor.
Rusya Ukrayna ya saldırdı. Karadeniz’de savaş naraları atılıyor. Ukrayna’nın Karadeniz’e sınır tüm şehirleri savaş tehdidi altında. Rusya’nın Türk yurdu Kırım’ı işgali ve ilhakı neredeyse reelleşecek duruma geldi.
Kuzeyimizde büyük trajediler yaşanıyor.
Emekli amiraller yüzde yüz haklı çıktı.
Her konuda bir fikri olan Meral Akşener’den bu konuda çıt çıkmadı.
Emekli amirallerin “Zevzek” olduğuna hala inanıyor mu, yoksa emekli amirallerden özür dileyecek mi?
İktidar partisi başkanı veya yöneticileri açtıkları davayı geri alacaklar mı, özür dileyecekleri mi?
Bu arada Montreö’nün zedelenmesini ABD’nin şiddetle istediğini de sağır sultan bile biliyor.
Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu emekli amirallerin bildirisi üzerine açılan davanın geri çekilmesini, amirallerin haklı olduklarının meydana çıktığını söyledi.
Ne diyelim…
Günaydın.
Av avlanmış, deli evlenmiş, haklı ortaya çıkmış, Kemal bey malumun ilanını yapıyor.
Kemal bey ortağının “Zevzek” benzetmesi için halen ne düşünüyor acaba?
Kemal Kılıçdaroğlu’na göre “Zevzek “kim?
Kemal bey 15 Temmuz’da da hain darbeyi Atatürk Havaalanından Bakırköy belediye başkanını evine giderek televizyondan izledi.
Galip belli olunca ortaya çıktı.
Bu konuşması da biraz öyle.
Mesele doğru olmakta.
Mesele risk taşıyor olsa da doğrunun yanında olmakta.
Mesele hakkın ve haklının yanında olmakta.
Kemal beyin bu günkü hem gecikmiş hem de galip belli olmuşken konuşması üzerine en çok merak ettiğim emekli amirallerin bu konuşmayı ne kadar kaale aldıklarıdır…