Grup toplantısında muhalifleri ihraç edecek misiniz sorusuna Bahçeli, her şeyin bir zamanı var anlamına gelen bir cevap verdi. Demek ki kafasındaki vakit henüz gelmemiş. Bu beyan Bahçeli’nin kurultaya bir iki gün kala ,mahkemeye başvurmanın imkansızlaştığı bir tarihte bu silahı kullanabileceğini gösteriyor.
Bir parti liderinin nefsi ile ilgili bir konuda bu ölçüde nobranlaşmasını anlamak mümkün değil. İnsanlar zamanı geldiğinde bırakıp gitmeyi bilmelidir. Bazen bir göreve devam etmekten daha şerefli olan onu bırakmaktır. Bir parti tabanı sizi istemiyor, vatandaş size defalarca icazet vermeyeceğini söylüyorsa gitmek durmaktan daha şereflidir.
Liderlerin kalibresi,dava adamlığı böyle zamanlarda belli olur. Esas olan bir davanın bir milletin selameti ise dava adamı bunu en iyi yapabilecek olana bayrağı devretmekten tereddüt etmemelidir. Bunu yapamayanın davası milleti, ülkesi,inançları değil, nefsidir.
1 Kasım’dan beri MHP tabanı kurultay istiyor.Kimse temsil ettiği kitlenin taleplerine bigane kalamaz. MHP yönetimine düşen bunu bir emir telakki edip derhal partiyi büyük kurultaya götürmek olmalıydı. Ama Bahçeli ve ekibi kaçarak bu süreci geçiştirebileceklerini, zamana yayarak delegenin nabzını düşürebileceklerini düşündü. Gelişmeler tam tersine olunca da her zaman olduğu gibi iftira kampanyası harekete geçti. Bir lider bu kadar mı kendini küçük düşürür?
Liderliğin birinci şartı özgüven ve her hal ve şartta vakarı muhafazadır. Grup toplantısında Bahçeli Türk lugatında bulunan ne kadar tahkir ifadesi varsa hepsini kullandı,muhataplarını çirkeflik yapmakla suçladı. Halbuki muhalefetin Bahçeli’ye yönelik tek bir aşağılayıcı ifadesi yoktu. MHP’nin başarısını isteyenler niçin hain,paralel,Pensilvanya projesi olsun?
Bahçeli ülkücü iradenin kendine verdiği koltuğu kendi malı sanıyor. Partilerde en üstün irade genel Kuruldur,yani delegenin iradesidir. Verirken gösterilen olgunluğun, alınırken de gösterilmesi gerekir. Kaldı ki diyelim ki Bahçeli kaldı ne değişecek? MHP’yi daha ileri götürebilme imkanı var mı? 19 yıldır başaramadığını başarabilme ihtimali olduğu söylenebilir mi? Bugüne kadar Erdoğan’ın hiçbir projesine engel olamayan bir Genel başkan bundan sonra nasıl engel olacak? Rakipleri ile mücadele ederken bile Erdoğan’dan ödünç aldığı kavramları(paralel) kullanan bir genel başkan hangi problemi çözebilir? MHP tabanı biz halimizden memnunuz,iktidar istemiyoruz,devleti yönetmek istemiyoruz, çocuklarımıza iş,aş istemiyoruz,yöneteceğimiz bir devlet yerine partimizdeki Devlet bize yeter diyorsa yapacak bir şey yok. AKP yönetir.MHP de figüran olmaya devam eder.
Siyaseti değersizleştiren,zorlaştıran bu gibi tavırlardır. Sorumluluk duygusuyla hareket eden bir lider ayrışmaya neden olacak bir üslup kullanmaz.Lügatta küfür bırakmayıp sonra da bir hareketi bütünleştirmek mümkün mü? Bahçeli’nin kullandığı siyasi dille ne bir hareketin bütünlüğü sağlanır ne de başarıya giden kapılar açılır. Ülkücüler vatan için Marksist örgütlerle mücadele ederek itibar kazandılar. Bugünkü MHP yönetiminin siyasi kariyerlerinde sadece ülkücülerle mücadele var. Bütün siyasi geçmişleri MHP içinden –hain çıkarmakla-geçmiş insanlar ülkücüleri anlayabilir mi? Geldiğimiz nokta ortada. Buna dur denilmediği takdirde Bahçeli’nin hain listesi MHP’nin aldığı oyu geçecek. 10 Temmuz MHP için de Türkiye için de son şanstır. Ya MHP tarihi bir hizmet yaparak demokrasinin önünü açacak yahut Türkiye geri dönülemez bir otoriterleşmeye doğru gidecektir. Ülkücülük önce vatan demekse bunu gerçekleştirmenin yolu bellidir.