AKP’nin siyasi çözülmesinin ve bölünmesinin ilk siyasi işareti “kuvveden”, “fiile” geçti.
150 kişilik kurucular kuruluna bakınca ilk göze çarpan ilginç nokta Davutoğlu’nun yanında tek bir eski AKP milletvekilinden başka AKP’li eski yeni başka vekil yok.
İlginç değil mi?
AKP Genel başkanlığı yapacaksın, dış işleri bakanlığı ve başbakanlık yapacaksın kendi görev döneminden sadece tek bir eski AKP’li vekil yanında olacak.
Eski Ülkücü ve eskiyen AKP’li, Bülent Arınç’ın parlamentoya taşıdığı Selçuk Özdağ !..
İlk aklıma gelen şu.
Davutoğlu yola çıkarken henüz partiyi kurmadan yanında “haydi durma yürü yanındayız” diyen ve ismi duyulan hatta Tv’lerde onun ve kuracağı partisi hakkında demeçler veren eski AKP’li vekiller vardı.
Hiç birini kurucular kurulunda göremedik.
Sadece Selçuk Özdağ.
Gelin buradan kendimize bir pay çıkaralım.
Nede olsa eski ülkücü.
Çile ve mücadele mayasında var.
Bir kere Davutoğlu’na “varım” dedi ise bir daha sözünden dönmeyi kendine yediremedi herhalde.
Diğerleri ufak tefek kaş çatmalara teslim olmuş ya da ufak tefek makam ve imkânlara kuyruk sallamış olabilir.
Davutoğlu bir “operasyon” partisi kurdu.
Kendisinin “akademisyen-bürokrat” kimliği “siyasetçi” kimliğinden öncedir ve önce gelir. Siyasete giriş biçimi de ve hızlı yükselişi de “operasyon” kokuyordu zaten.
Benim tahminim kurduğu ya da kurdurulan patisinin hedefi “üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek”.
2020 yılında Türk Siyasi hayatında “Partilerin” ve “ittifakların” yeniden tanzim edileceği dönemin ilk “resmi işareti ve hamlesi” Davutoğlu’nun kurduğu bu “Gelecek Partisi”dir.
Hele bir “Babacan’da”, “bostana” girsin, ondan sonra gelecekte kim “gül”, kim “diken” bakacağız.
Bizim mahallenin, “şehir” karışmaya yuvarlanırken “sessizliğine” sakın inanmayın.
Fırtına öncesi “sessizlik” o!