İnsanlar birine, bir şeye inanmak istiyorsa, o kişiyle ilgili ya da o konuda, olmayan efsaneler yaratırlar. Bahçeli'nin inanılmaz dönüşleri karşısında, hala MHP'den ayrılmaya yüreği razı olmayan arkadaşların da böyle efsanelere sarıldığını görüyoruz.
Bu efsanelerden birisi, hem Erdoğan'ın hem de Bahçeli'nin, derin devletin adamı olduğu ve bu gurubun, devleti dış güçlere karşı koruma taktikleri yürüttüğü şeklindeki safsatadır. Bu yüzden, Bahçeli, Erdoğan'ı iktidarda tutacak hamleler yapıyormuş. Erdoğan'ın görevini rahat yapması için MHP'yi küçük tutuyormuş, AKP'nin oylarını alıp da AKP'yi zayıflatmasına müsaade etmiyormuş.
Abdullah Gül'e verdiği destek, CHP'yi oyuna getirerek Ekmelettin İhsanoğlu'nu cumhurbaşkanı adayı yapması,7 Haziran'dan sonra yaptığı erken seçim açıklaması, bu son yaptığı hamle de yine bu yüzdenmiş. Bunun için, iktidar olmaktan, hükümet kurmaktan kaçıyormuş.
Madem böyleydi, o birbirlerine ettikleri, ağza alınmayacak galiz sözler, neyin nesiydi?
Birlikte çalışıyorlarsa, hükümeti, neden birlikte kurmuyordu?
Bunları söyleyen, ciddi ciddi yazan güya yılların ülkücüsü insanlar. Şu kafaya bakar mısınız? Yani biz ülkücüler, bu durumda, Bahçeli'nin piyonu oluyoruz. Yani bir kişi tarafından yıllardır kullanılıyoruz. Biz ayrı bir partide iken, bizi bir başka partiye satıyor, ama bizim haberimiz olmuyor. İşin kötüsü bundan güya haberdar olan sözde ülkücüler, bu satılmışlığa, güya vatan için rızalık gösteriyorlar. Bu arkadaşlarımız diyemiyor ki, Bahçeli koltuğu kaptırmamak için, güvercin taklaları atıyor.
Hala Bahçeli'nin ardından gidenlerin yaşadığı bir travmadır bu, bir çaresizliktir bu, kendini avutma psikolojisidir bu ve Bahçeli'nin harekete yaşattığı rezil bir haldir bu, kıymetli ülküdaşlarım.