Her Perşembe Konya’da açık pazar kurulur. Oldukça renkli ve çeşit bolluğu vardır. Bu pazarda satılmakta olan kurmalık zeytin, inanın Silifke pazarlarında yok.
Sık sık pazarcı arkadaşlarla sohbet ederim. Onlara üç ay öncesi, üç yıl öncesi satışlar nasıldı diye de sorarım. Hepsi de hamd ederler, “Allah’a şükür” derler.
Fakat ardından da, “Nerdeeee üç yıl önceki pazar, nerdeee üç yıl önceki satışlar beyim!..” demekten de kendilerini alamazlar.
Mesela “13 yıl önceki pazarlar nasıldı?” soruma; “O yıllar pazarcıların altın yıllarıydı. Gerçi her kesimin altın yılıydı ya!..” derler.
Bu Perşembe hava oldukça soğuktu. Saat 09.00 sularında Perşembe pazarındaydım. Üşüyen pazarcı kardeşlerimiz tezgâhlarını kurmakta, mallarını sergilemekteydiler.
Pek çoğu ile selamlaştım. Hayırlı işler, hayırlı satışlar diledim.
Bu seferki sohbet durağım yumurtacı idi.
Sohbeti koyulaştırdık. Sağ olsun bana çay söyledi. Bir viyol yumurta aldım.
Sohbet yine bugünkü ve geçmiş yıllardaki yumurta satışlarına geldi.
Sordum, “İşler nasıl gidiyor, satışlar nasıl?”
Cevap çok enteresan, “Bu sektörün girdileri o kadar pahalı ki, yumurta desteksiz olmuyor. Devlet desteği şart! Yakında yumurta ithaline de başlarsak hiç şaşma!.. “Cevap enteresandı.
Sorumda üsteledim. “Satışlar nasıl satışlar?” Çayından bir yudum çekti. “Beş on yıl önce bu yumurtaların üç mislini satardım. Şimdi inan yarısını satmadan tezgâhı topluyorum. Memur ve emeklide para olacak ki adam yumurta alsın.”
Ben, “Neden, memur ve emekli de para yok mu?” sorusunu sordum ve “Hükümet memur ve emekliyi enflasyonun altında ezdirmediğini söylüyor. Türk insanı çok mutluymuş; öyle diyorlar.”
Bana şöyle bir baktı baktı… “Yahu hocam benimle eğleniyor musun, yoksa sabah sabah kafa mı buluyorsun? Adamda para olsa harcamaz mı” demesin mi? Utandım, baltayı taşa mı vurdum ne?
Ve başladı anlatmaya, “Hocam eskiden ya memurun ya da esnafın durumu iyi olurdu. Birine satış yapmasak öbürüne satardık. İnan şimdi her ikisi de perişanlar. Amcamın perde dükkânı var, 25 gündür siftah yapmadığını söylüyor. Ben bu pazarcı esnafı mutfağa ve mideye hitap ettiğimiz için azda olsa bir şeyler satıyoruz. Ama pek çok sektör bitti hocam bitti. Sen kafa tutarak bir ülkenin kalkındığını her şeyi ithal ederek zenginleştiğini gördün ya da duydun mu?
Derdi çok fazla. Devam ediyor, “Vallahi de billahi de, ben dahil şu arkadaşların çoğu şaşkınlıktan ve çaresizlikten bu işe devam ediyoruz. Bunu da bıraksak çalışacağımız bir iş yok. Şaşkınlık işte…”
Demek ki ülke, birilerinin anlattığı gibi hiçte tozpembe değilmiş.
Devam ediyor,” Bu milletin elinden bir tutsalar, gerekli yardımı ve desteği bir verseler… Bu millet bu ülkeyi beş yılda dinime imanıma uçurur, uçurur, Almanya, Japonya yapmazsa şerefsizim!.. Ama nerdeeeeeee o destek? İşin kolayına gidiyoruz ithal ile olayı çözeceğimizi sanıyoruz. Hocam şunu kimseler unutmasın; elden gelen öğün olmaz o da vaktinde gelmez. Yerli ve milli olacaksan, ekonomin de ürünlerinde yerli kaynaklara dayanmalıdır.”
Eeeeee! Ne diyeyim ki? İlgililere duyurulur o kadar!
Esen kalınız.