DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, TBMM’de gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. ''Son iki haftadır baş döndürücü olaylarla karşılaşıyoruz. İktidar adeta kontrolü kaybetmiş bir halde ortağı ile birlikte on parmak değil, yirmi parmak tüm tuşlara basıyor'' diyen Yeneroğlu, şunları kaydetti:
''Sorunları özü ile yüzleşmeden, yüzleşmeyi de özellikle göz ardı ederek ezberlerini tekrar ediyor. Şimdiye kadar yıllardır kullandığı aynı metotları tekrar etmesine rağmen sonucun bu sefer bir başka olabileceğini murat ediyor. Bir tarafta Cumhurbaşkanı’nın desteğiyle iktidar ortağı Sayın Devlet Bahçeli bugün yine tekraren terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı Meclis’e davet edip, 'umut hakkı'ndan bahsediyor. Diğer tarafta ise hukuki bir dayanağı olmaksızın geçen hafta Esenyurt Belediye Başkanı’nı ‘terör örgütü üyeliğiyle’ suçlayıp cezaevine göndererek yerine kayyum atıyorlar. Bir hafta önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, Mardin Belediye Başkanı Sayın Ahmet Türk’ün barış elçisi olarak desteğine başvuruyorlar. Bu hafta aynı Ahmet Türk’ü ‘terörist’ olarak görmemizi istiyorlar. Kendisini görevden uzaklaştırıp, yerine kayyum atıyorlar.
İktidarın hukuk devletini hiçe sayan, tamamıyla keyfi uygulamaları yine son sürat ülkenin her yerinde kendisini en acı biçimde gösteriyor. Anayasa’yı yok saymaları, Anayasa Mahkemesi kararlarını reddetmeleri, kanunları ezip geçmeleri öyle bir hal aldı ki sanki ülkeyi güvenlikten ve huzurdan daha yoksun hale getirmek için canhıraş bir biçimde çabalıyorlar.
''Herkesi terörist ilan ederek her türlü kötülüğü yapıyorlar''
Bir taraftan 'dünya beşten büyüktür' diyerek Birleşmiş Milletler kürsüsünde dünyayı adalete çağırıyorlar, diğer taraftan ülkenin içinde aynı çağrıyı yapan herkesi terörist ilan ederek her türlü kötülüğü yapıyorlar. İsrail terörüne karşı dünyayı harekete geçmeye çağırıyorlar ancak İsrail terörünü lanetleyip, iktidarı dürüst olmaya davet eden değerli gençlerimizi, ‘İsrail ile ticareti sonlandırın’ diyen gençlerimizi terörist ilan ediyorlar. Toplumu hukuki güvenlikten yoksun, yarınlardan, ümitlerden yoksun bir psikolojiye sokmak için yapılabilecek ne varsa yapıyorlar. Tenezzül etmeden gelen geçeni terörist ilan edebiliyorlar. Böyle korkunç adaletsizlikleri, sistemin kendisine dönüştürdükleri için yanı normale dönüştürdükleri için toplumda hukuka ve dolayısıyla devlete güveni de gün geçtikçe daha fazla zedeliyorlar. Bu sorumsuz davranışların Türkiye’ye nasıl ağır bir fatura çıkardığını da maalesef umursamıyorlar. Yeter ki iktidarlarını sürdürebilsinler. Bunun için her türlü kötülüğü meşru görebiliyorlar. Otoriter yönetimlerini sağlamlaştırabilmek için Anayasa’ya aykırı kanunlarla gazetecileri susturuyorlar veya otosansüre mahkum ediyorlar. Susmayanları ise cezalandırıyorlar.''
Bir gazetecinin, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin "Öcalan Meclis'te konuşsun" çağrısını yinelemesini nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine, Yeneroğlu, şunları söyledi:
''Sayın Bahçeli anladığım kadarıyla terör örgütü lideri Öcalan ile ilgili şöyle bakıyor; onu ikna edebilirsek terörü bitirmiş oluruz şeklinde bir anlayışa sahip. Keşke ülkemizde en azından terör bitirilebilse de sorunlarımızı siyasi mecrada tartışabilsek. Terör örgütünün hiçbir şekilde meşru muhatap kabul edilemeyeceği, özellikle siyaset ve topluma bu şekilde sunulamayacağı konusunda demokratik tutumun beklentisini herkes ciddiye almak zorunda. Aksi takdirde demokratik devleti inşa etme imkanına da sahip olmayız.''