Yok yok, Bahçeli’nin teşekkür listesine falan girmedim. Ben kim, liste kim?
Açık söyleyeyim, listede Hilâl Kaplan ve Melih Altınok isimlerini görünce şaşırdım. Zîrâ Cumhur İttifâkı hatırına, bu yazarlara ses edilmeyeceğini düşünüyordum. Yanılmışım.
Bir şeye daha şaşırdım: Sâlih Tuna, Hilal Kaplan’ın niye o listeye girdiğini sormuş. Anlam verememişmiş.
Adamlarda öyle bir geçmiş varki unutmak mümkün değil. Gelen ağam, giden paşam... Neye şaşırıyorlarsa...
Tuna, MHP’lileri, A Haber seyredenlerle karıştırıyor gâliba. Çünkü A Haber bağımlıları, Hilâl Kaplan’ın geçmişinden bahsedince iftira atıldığını zannediyorlar; inanmıyorlar.
Söylemesi ayıptır, Hilâl Kaplan fetösavarlığa soyunduğunda arşivini didik didik edip Gülen’e yazdığı şiiri ifşâ etmiştim. Nelere mâruz kaldığım, bende kalsın.
Şimdi...
Her ne kadar böyle bir listeye pek taraf olmasam da MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye sesleniyorum:
Sayın Bahçeli,
Taraf yazarı iken PKK ve APO güzellemeleri yapan,
Şimdiki köşesinde övgüler dizdiği 57. Alay şehitlerini, Taraf gazetesindeylen “masalsı” diyerek tahfif eden,
Son zamanlarda “Türküm” diyerek milliyetçilik yazıları döşeyen; ama bugüne kadarki yazılarında tek bir kere Malazgirt’i, İstanbul’un fethini ve daha nice zaferlerimizi kutlamaya kalemi varmayan,
Yıllarca her 24 Nisan’da “soykırım”, her 19 Ocak’ta “Hrant Abi” yazıları yazıp, Azerbaycan’a gidince aziz Türk milletiyle dalga geçer gibi Ermenilerin katlettikleri şehitlerimizi anan,
Ahmet Altan’ı Türkiye’nin Emile Zola’sı i’lân eden,
7 Haziran seçimlerinden sonra Meclis’de yemin ederken sizi alkışlayanlara, “Neyi alkışlıyorsunuz?” diye çemkiren,
2015 yazında AK Parti-MHP koalisyonu gündeme geldiğinde bizler sevinirken, “Bu koalisyon, AK Parti’yi bitirir!” diyerek MHP’yi aşağılayan,
TBMM Başkanlığı yapmış AK Parti milletvekili Bülent Arınç’a, “Manisalı Lawrence” deme cüretini gösteren, (şimdi de paşa paşa oğluna oy veren)
Bir köşe yazarı olduğunu unutup Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ayar vermeye kalkan,
15 Temmuz gecesi nasıl savaştığını (!) yazıp, o gecenin gerçek kahramanı Hande Fırat’ın yerine Cumhurbaşkanı’nın karşısına ilk röportaj için oturan,
Ahmet abisinin kanatları altındayken Güneydoğu’da şehid olanlara “şehid” denmeyeceğini söyleyen; bu sene ise sınırda savaşan Mehmetçiğe moral ziyaretinde bulunan,
Mehmetçiğin savaştığı Amerika’nın sapık şarkıcısı Lindsay Lohan’ı kamp kamp gezdirip Amerikan merhametini öven,
Taraf yazarıyken Başbakan Erdoğan’ı, PKK’lı ölülere işkenceyi meşrûlaştırdığı iftirasıyla Vahşi’ye benzeten, bu tarafa geçince de çocuğuna “Tayyip” ismini verecek kadar akıllı olan,
Ve en mühimi, her şeyimiz olan “Türk Bayrağı”nın adının değişmesini teklif etme cüretini gösteren Hilâl Kaplan’ı listenize aldığınız için cân u gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.
Ayrıca bu davranışınızın, kendisini Vahşi’ye benzeten gazetecileri sağ yanına oturtan devlet büyüklerimize misâl olmasını temenni ediyorum.
Aziz okuyucu,
Bekleyin, daha neler göreceksiniz. Önce balkondan bir damat indi. Şimdi dokunulmaz gazetecilere teşekkür (!) ediliyor.
Zannediyorum, AK Parti ve Erdoğan, gerçekten mesajı aldı. Kaybedilen 7 puanın sebebi üzerine kafa yoruluyor.
O 7 puanın sebebi, maalesef pelikan dosyasıyla başbakan indiren, devletin uçağında dünyâyı gezip 15 Temmuz gecesi arâzi olan, vatandaşı Yenikapı’ya çağırıp kendisi gitmeyen, seçimlerden evvel vatandaşa parmak sallayan “Reisçi” gazetecilerdir.
Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum:
Size rağmen AK Parti, 7 puan kaybetti. Yerel seçimlerde sonuç, daha kötü olacak!
Niye mi?
Bu seçimde çevresini iknâ eden, hattâ başka ilde olan arkadaşına, “Bir oy, bir oydur. Ben seni arabamla götürüp getireyim.” teklifini yapan bir Erdoğan muhibbinden aynen şunu duydum:
“Yerel seçimde AK Parti’ye oy vermem!”
Mühür sizde.
Bu medya, daha ne kadar zarar verecek?