Gün geçmiyor ki bir “Şeyh”, “Tarikat lideri”, “Hoca efendi” ya da “Mürit” saçmalaması ile irkilmeyelim! Cahili de aynı, medreselisi de aynı, mühendisi de, tıbbiyelisi de…
Sivrisinekler bataklıkta oluşup etrafa dağılırlar. Yani uygun bir ortam olmazsa sivrisinekler yaşama imkânı bulamaz ve insanlar tedirgin olmazlar. Demek ki bu şarlatanların ortaya çıkması için müsait iklim ve imkân var ki önü arkası alınamıyor.
En son, eski adı Gülhane Askeri Hastanesi (GATA) olan ve 15 Temmuz 2016’dan sonra yapılan düzenlemelerle Sağlık Bakanlığı’na bağlanarak Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi adı verilen sağlık kurumunda “Başhekim Yardımcısı” payesi verilen Ali Edizer’in ahlâksızca yaptığı paylaşımlar gündem oldu. Sosyal medyanın harekete geçmesi üzerine de bu şahsın görevden alındığı açıklandı.
İyi ve güzel de, sosyal medya ayağa kalkmasa, muhalefet bunları dillendirmese ne olacaktı? Vatandaşın o saçmalıkları alenen yaptığından, twetter hesabından çarşaf çarşaf yayınladığından yetkililerin ve Sağlık Bakanı’nın haberi yok mu idi?
Şu saçmalığa, şu ahlâksızlığa, şu sapıklığa ve dinsizliğe bakar mısınız?
"Yapmayın, etmeyin kardeşim. Dün yine işittim, gül gibi bir yuva yıkılıyor. Niye yıkılıyor? Koca aldattı diye. Ayıptır, günahtır. Oğlum neden aldatıyorsunuz? Allah'u Teâla size ruhsat vermiş. Bir başkasını seviyorsunuz, onu da alın. İnsan yuvasını yıkar mı? Medeni kanunla zaten mücadele ediyoruz ama bizi bacılara mahcup etmeyin."
Allah böyle bir sapıklığa ruhsat verir mi? Hanımını aldatacaksın, haram içinde boğulacaksın ve nikâhlı eşinin rızasını da almadan günaha girdiğin kişi ile de nikâh kıyacaksın. Burada Medeni Kanun’a da karşı olduğunu belirttiğine göre “İmam nikâhı kıy” demek istiyor. Yani kanunsuzluk üstüne kanunsuzluk, ahlâksızlık üstüne ahlâksızlık, huzursuzluk üzerine huzursuzluk…
İşte gün bugündür! Bazı olur olmaz konularda açıklama yapıp hutbelere konu eden Diyanet İşleri Başkanlığı bakalım ne yapacak? Gerçekten merakla bekliyorum!
Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz ağır hasta. Kim olursa olsun, hastalar için yapılacak bellidir; Allah’tan şifa dilemek. Ölenleri de hayırla, rahmetle anmak. Ama bu şarlatan ne yapıyor?
"Bu arada İmam Hatip mezunu gassalimizin bir avuç dolusu pamukla Mesut Yılmaz'ı köşede sabırla beklediğini de ilave edelim"
Böyle bir ahlâksızlık olabilir mi? Hele de az çok dini bilgisi olan biri bu lâfı edebilir mi?
Evet ey Diyanet! Ey İmam Hatip Okulları dernek ve vakıfları! Hani, Erol Mütercimler bir TV kanalında İmam Hatip Liseleri ve mezunları için yakışıksız sözler sarf edince haklı olarak ayağa kalkmıştınız ya; şimdi bu kendini bilmez, dinden habersiz dindar geçinen sözde tıp doktorunun söyledikleri de o lâflardan aşağı değil. Hiçbir tesir altında kalmadan, tarikatlardan, şeyhlerden çekinmeden açıklama yapmanızı bekliyoruz. Yaptınız mı, yapacak mısınız?
İşin bir başka acı yönü ise bu herzeleri yumurtlayan kişinin Tıp Fakültesi’ni bitirip “doktorluk” diploması almış olması. Daha acı tarafı ise kariyerine, ihtisasına, hal ve hareketlerine, siciline bakılmadan Gülhane gibi saygın kabul edilen bir hastaneye “Baş Hekim Yardımcısı” olarak tayin edilmiş olması. Haliyle, hak etmediği yere gelince, getirilince de kendini nimetten sayarak esip savurmaya başlamış.
Bir başka tweetinden anlaşıldığına göre bu vatandaş elinde akıllı telefonu, gözü ekranda bekliyor ki bağlı olduğu ve “Seyidim” dediği kişi bir tweet atsın da hemen ilk laleyi yapıştıran olup bağlılığını kanıtlasın! “Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden!
Gerçekten de ne günlere kaldık? Teweetleri zincirleme devam ediyor ve hepsi de ahlâksızca, hepsi de din dışı. Onları yazıp da mideleri fazla da bulandırmak istemiyorum. Zaten yazıldı, çizildi. Yalnız, magazin haberlerinden pek haberdar olmadığım için göz dikip “cariyesi” olması için Allah’a yalvardığı ve “Sarı Kafalı domuz” diye nitelendirdiği kişinin “Çıtırı” kimdir bilemedim. Açıkçası, Trump zamparasına “Sarı kafalı” dendiğine göre onun karısı olan Melania’yı mı gözüne kestirdi diye de aklımdan geçirdiğimi belirtmeliyim!
- Bu kafa, bu zihniyet iyi değil. Din elden giderse dinsizlerin, dine karşı savaş açanların yüzünden değil, bu dini dar olanların yüzünden gidecek. En azından kendimden misal vereyim. Daha önce de yazdım; ben, 70’li yıllarda miting sırasında ilçemize İmam Hatip Okulu açılmasını isteyen pankartı tutanlardan biri olduğum için devrin Başbakanı merhum Demirel’den “İndirin o pankartı” diye fırça yemiş biriyim. Allah’a şükür yedi, hadi dokuz – on yaşından beri namazında orucundayım. Allah’a şükür Umre ve Hac vazifelerimi de yaptım. Elbette pireye kızıp yorgan yakacak değilim ama inandığım din bu değil, “Müslümanlık” adına ortada dolaşan bu tür yaratıklarla hiçbir ortak yönüm yok. Ben Müslüman olduğumdan emin olduğuma göre de herhalde onlar değiller!
Allah’tan tek niyazım odur ki, insanları dünya ve ahirette saadete kavuşturmak üzere gönderdiği dinimizi bu şarlatanlardan korusun. Değilse İslamiyet’e yazık olacak. Her mahalleye İmam Hatip Lisesi, her köşeye cami açmanın, İlahiyat Fakültelerini çoğalttıkça çoğaltmanın da bir faydası olmayacak. Gidişat gerçekten kötü ve Allah korusun ki, İslam âleminde yüz yıllardan beri süregelen çarpıklıklardan -açıkçası dinsizliklerden- dolayı Azerbaycanlı şair Mirza Alekber Sabir’i feveran ettiren durumlara düşmeyelim:
“Menzil olur gâh mene viraneler,
Cin görürem, can görürem gorhmuram.
Harici mülkünde de hette gezib
Çok tuhaf insan görürem gorhmuram.
Yeyk bu gorhmazlıg ile doğrusu,
Ay gardaş, vallahi, billahi, tallahi
Harda müselman görürem gorhuram…
Bisebeb gorhmayıram, vechi var:
Neyleyim ahır, bu yoh olmuşların
Fikrini gan gan görürem, gorhuram
Gorhuram, gorhuram, gorhuram.”
(Mekân olur gâh bana viraneler, cin görüyorum can görüyorum korkmuyorum. Yerkürede ben kısaca, değişik ırklar görüyorum korkmuyorum. Hatta yabancı diyarlarda gezip, çok tuhaf insanlar görüyorum korkmuyorum. Lakin bu korkmazlığım ile doğrusu, ay gardaş vallahi billahi tallahi, nerde Müslüman görürsem korkuyorum. Sebebsiz yere korkmuyorum nedeni var, neyleyim çünkü bu yok olasıcaların aklını kan bürümüş görüyorum, korkuyorum, korkuyorum, korkuyorum.)