Dıştan, içten…

Abone Ol

Padişah Abdülaziz’in sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa 1867 yılında, bir Avrupa seyahatinde kendisine “Dünyada en güçlü devlet hangisidir” diye sorulan soruya “Şüphesiz ki Devlet-i Aliye-i Osmaniye’dir çünkü yıllardır siz dışarıdan, biz içerden yıkmaya çalışıyoruz, ama bir türlü yıkılmıyor” diye cevap vermişti.

Yüzyıllardan beri, karşılaştığımız her önemli sorun için sürekli dış etkilerden bahsederiz.

Şüphesiz milletimizin yaşadığı coğrafya, dünyanın kara parçalarını bir pafta olarak düşünürsek, paftanın en değerli parçalarından biridir.

Son yüzyıllarda ekonomik olarak güçlenen son iki yüzyılın emperyalist devletlerinin de topraklarımızda gözü olması normaldir.

Bu durumu izah edecek birçok atasözümüz var tabii ama en yakınlarından biri “Puşt puştluğunu, kış kışlığını yapacak” olabilir.

Dış düşmanlarımızla tarih boyu mücadele ettik, gene ederiz.

Yüz yıl önce bizi bitirdiklerini zannettikleri en bitik zamanımızda dış düşmanlarımızı adalar denizinin serin sularına gömdük, onlara yüzme sporunu milli sporları olduğunu ilan ettirdik.

Fakat sevgili kahraman atalarımız sanki bir işlemi yarım bırakmış gibi görünüyor.

Türk devletini dıştan yıkmaya çalışanlar denize döküldü de, içten yıkmaya çalışanlar tam temizlenememiş galiba.

İstiklal savaşımızın Çanakkale ile başladığını, iç cepheyi korumak için çıkarılan tehcirle devam ettiğini, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkışla ve 26 Ağustosta Büyük Taarruz’la bitip 9 Eylül’de İzmir’de dış düşmanları denize dökmekle noktalandığını biliyoruz.

Ermeni kurşunlarıyla Berlin’de şehit edilen Talat Paşa, gene Ermeni kurşunlarıyla Tiflis’te şehit edilen Cemal Paşa ve Rus mermileriyle Orta Asya’da şehit edilen Enver Paşa (Hiç biri rahat yatağında eceli ile ölmedi ) büyük bir kavgaya hazırlık için, devleti içten yıkmaya çalışanları Suriye’ye taşınmaya mecbur etti.

Anadolu iç düşmanlardan arındırıldı, kalıntılarıda (İstiklal harbimiz sürerken Güney Marmara’da Aznavur isyanı, Yozgat’ta Çapanoğlu isyanı, Konya’da Delibaş isyanı) Çerkez Ethem ve Kuvva-ı milliye tarafından enterne edildi.

Bir yanda milletimizin çocukları istiklal harbi yaparken, diğer yanda millet düşmanları iç isyan çıkartıyorlardı.

Yüz yıl önce başardık.

Gene aynı günlere doğru ilerliyoruz.

Dış düşmanlarımız belli ortadalar. İç düşmanlarımızda belli aslında. Onlarda ortadalar.

Bir HDP milletvekili bu gün Talat Paşayı, Hitler’e benzetmiş. Yetmemiş Prof.Dr Ümit Özdağ’a saldırmış.

Belki de sabah kahvaltısında kendisine ciğer yedirmişlerdi. Ama bir an evvel aklını başına toplasa kendisi için iyi olacak.

Biraz daha cesaret bulsa, İstiklal Savaşımıza ve Atatürk’e de dil uzatacak.

Bu gün TBMM’deki partiler ABD başkanı Joe Biden’ın 1915’i soykırım olarak tanımlayan sözlerini hep beraber protesto etti. Ama protesto metnine HDP imza atmadı, üstelik Biden’ın açıklamasından daha aşağılık açıklamaları yaptılar.

İç düşmanlar, Türk milletinin aleyhinde olanlar ve onlara göz yumanlardır. Onlarla gizli veya açık birlikte olanlardır.

Türk milleti kendisine ihanet edenleri, Türk milletini sırtından hançerleyenleri, emperyalizme uşaklık maşalık yapanları nasıl yüz yıl evvel affetmedi ise, bu gün ve yarın da affetmeyecek. Onları işledikleri suçlara göre cezalandıracaktır.

İnanmayanlar, Osmanlının yıkıldığı zamandaki iç düşmanlara baksın.

Sonrasına da baksın.

Bu günkü türediler, sadece insaf gösterilenlerin veled-i zinaları...