Artan tıbbi imkânlar ve refah seviyesi ile birlikte ortalama yaşam sürelerinde belirgin bir artış oldu. Bu yüzyılın başında çoğu ülkede ortalama yaşam süresi elliyi bulmuyordu. Şimdi ise çoğu ülkede seksenlere dayandı.
Çoğu kanser tipi yaşla ilişkili ve insanlar artık kanser olabilecek kadar uzun yaşıyor. Bir toplumda genç ölümlere yol açan önlenebilir hastalıklar azalınca (özellikle tüberküloz, zatürree, ishal salgınları gibi çok yaygın enfeksiyonlar ve kalp hastalıkları) görece olarak kanserler birinci plana çıkıyor. Eski hocalardan biri koruyucu hekimliğin amacı herkesin kanserden ölmesini sağlamak dermiş. Kanser çok doğal bir hastalıktır. Vücudumuzdaki hücreler sürekli çoğalır ve kendisine benzer hücreler yaparak yenilenir. Milyonlarca kez yapılan bu kopyalamalar sırasında genetik kasamız DNA'da mutasyon dediğimiz olaylar neticesinde kanserli hücreler oluşur. Çoğu zaman bu hücreler vücudun immün sistemi tarafından hiç haberimiz olmadan yok edilir.
Yaşla birlikte vücudun kanserle mücadele gücü azalır. Kanserojen dediğimiz bazı faktörler de mutasyonları tetikler. Başka bir olumsuzlukta çağımızın vebası sigara. Bu alışkanlık hemen her kanser tipiyle ilişkilidir. Akciğer kanseri riski ciddi bağımlılarda 40 kata kadar çıkmaktadır. Çağımızın diğer hastalıkları hareketsizlik ve şişmanlık, stres, beslenme bozuklukları diğer önemli kanser risk faktörleridir.
Eskiden EMAR, tomografi, endoskopiler gibi görüntüleme yöntemleri yokken birçok insan kanser tanısı konamadan ölüyordu. Rahmetli sararmış birkaç gün hiçbir şey yiyemeden ölmüş cümlelerini çok duyardık. Artık artmış tıbbi imkânlar ve yaygın sağlık kurumlarıyla hastalara yüksek oranda doğru tanılar konuyor. Kanser olgularının bu kadar fazla olmasının nedenlerinden biride kanser tedavilerinin başarılı olmasıdır. Türüne bağlı olarak değişmekle birlikte Kanser tedavilerinin etkinliğinde de belirgin artış oldu. Kanser hastalarının 1/3 ‘ü tam şifa bulabilmekte veya kanser dışı sebeplerden ölecek kadar normal ömür sürebilmekte. Kanserde yaşam uzadığı zaman toplumdaki kanserli insan sayısı artar. Bu kanser korkusunu da tetikler bir anlamda.
Akciğer, pankreas, karaciğer, yemek borusu mide kanserleri gibi saldırgan ve yayılım yapmış kanserlerde tedavi başarılıları tıptaki tüm gelişmelere rağmen çok iyi değil olmamakla birlikte birçok kanserlerde yaşam sürelerinde belirgin iyileşmeler vardır. Özellikle kanser olgularının büyük çoğunluğunu sigarayla ilişkili akciğer kanserleri oluşturmakta ve gelişmiş ülkelerde sigara içenlerin oranlarında azalma kanser oranlarında azalmaya yol açmıştır.
Bazı kanserlerde erken tanı çok önemlidir.
1988-1990 yılları arasındaki veriler kadınlarda hayat boyu meme kanseri gelişme riskini yüzde 12.2 olduğunu gösteriyor. Yani neredeyse her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor Meme kanseri ile ilişkili olduğu gösterilen bazı kanser genleri keşfedilmiş olup bu genlerin pozitif olması %85 oranında yaşamın herhangi bir döneminde gelişebilecek meme kanserlerini gösterebilmektedir. Ailesinde meme kanseri olanlar bu gen çalışmalarını yaptırmalı.
Bütün bu veriler kadınlar için düzenli tarama programları ve erken tanının önemini göstermektedir.
Bir konuyu anlatmadan geçemeyeceğim. Yakın zamanlara kadar birçok kanser için hızlı üreyen hücreleri (kanser hücreleri) öldüren fakat normal hücrelere de zarar veren kemoterapi uygulamaları başlıca tedaviydi. Şimdilerde ileri teknoloji ürünü biyolojik ajan dediğimiz kanseri yok eden hücreleri aktif hale getiren ya da kanser hücrelerine artık çoğalma kendini imha et emri veren ilaçlar kanserin genetik yapısına ve tiplerine göre yaygın olarak kullanılmakta.
Bu ilaçlar o kadar pahalı ki normal insanların bu ilaçlara ulaşabilmesi mümkün değil. Kanser bu kadar yaygınlaşmışken bu ilaçlara bağlı maliyetler devletlerin bile ekonomisini sarsabilmekte. İtibara, saraya, makam uçaklarına ihtiyacımızın her zamankinden çok arttığı şu günlerde bu maliyetler can sıkmakta…
İyisi mi siz devletimizi ve sağlığınızı düşünerek sigarayı bırakıp giyin eşofmanlarınızı.