Değerli okuyucularım Türkiye’de, 10-15 yıl öncesine kadar sanayi denildiği zaman aklan gelen üç beş şehirden birisiydi Gaziantep. Doğunun Paris’i deniliyordu. Mega Kent deniliyordu. Çevre illerden birçok vatandaşımız iş için aş için Gaziantep’e yerleşiyordu. Çünkü iş vardı, aş vardı. Şuan iş de yok aş da, neredeyse göç verecek bir pozisyona gelmek üzere, sanayide işverenler fabrikalarına kilit vuruyor birer birer. İşsizlik patlama seviyesinde, işveren icralık, inşaat durma noktasında, esnaf perişan, insanlar yarınından kaygılı, bu ve buna benzer birçok umutsuz vaka yaşanıyor ve yaşanmaya devam etmekte Gaziantep’te.
2011 Suriye sorunlarının patlak vermesiyle birlikte ne olduysa oldu ve Gaziantep ekonomisi yavaş yavaş erimeye küçülmeye başladı. Hal böyle iken birde üstüne Suriye’den savaş nedeniyle kaçan çevre illere olduğu gibi Gaziantep’e de yerleşen mülteciler ekonominin çöküşünün hızlanmasına çanak tutup, tuzu biberi oldu. Değerli okuyucularım şimdi size bazı istatiski rakamlar vereceğim Gaziantep’teki Suriyeliler ile ilgili.
***
Gaziantep Ticaret Odasına kayıtlı Suriyelilerin kurduğu şirket sayısı 1.500 civarında.
İl Dernekler şube müdürlüğüne kayıtlı Suriyelilerin kurduğu dernek sayısı 300 civarında.
Şehirde yaşayan Suriyeli sayısı 500 bin seviyesinde.
İl göç idaresine kayıtlı resmî sayının 400 bine yaklaşmış durumda.
Gaziantep ekonomisinin tahminen yüzde 15 ile 20’si onların elinde.
Gaziantep’te 150’e yakın Suriyeli gazeteci, 10 civarında radyo, 9-10 civarında gazete ve 50’nin üzerinde çalışanı olan televizyonları var.
Muhaliflerin geçici hükümet binası, bakanları ve Başbakanları Gaziantep’te hizmet veriyor.
Yerleşik 2 milyon nüfusa göre planlanan kamu yatırımları birden artan 500 bin Suriyeli dahil 2.5 milyon insana hizmet veriyor.
Hastanelerdeki doluluk oranı ve Gazianteplilerin kamu yatırımlarından aldıkları kişi başı hizmet artan 500 bin nüfusla plansız ve mecburi bir şekilde paylaşılıyor. Bu sebeptendir ki, hizmet kalitesi ve memnuniyet indeksi iyi görünmüyor.
Suça karışma oranları ilk zamanlar binde 4 ilken bu rakam bu aralar yüzde 10 ile 15 civarında seyrediyor.
Eğitim, sağlık, asayiş sıkıntıları ve birlikte yaşama arzusu isteksizliği her geçen gün artıyor.
Ve herkes muhacir olarak adlandırdığı misafir olarak kalan Suriyeliler konusunda sabrın taşma noktasına geldiğini dile getiriyor.
Ancak;
Bir yerde bir şeyler yanlış gidiyor.
Her iki taraf toplumu da ne olacağını bilmek ve ona göre yaşamak istiyor.
Hazır ki, misafirler bunu düşünürken İdlib’teki insani dram yüzünden sınırımıza binlerce ve on binlerce insanın geleceğini düşünmek ve mevcutlarda elde edilemeyen refah ve toplumsal düzen kafaları karıştırıyor.
Politik gerginlik ve belirsizlik ağzımıza sürülen acı biber gibi canımızı yakmaya, müttefikimiz dediğimiz tarafların bunu anlamayıp, çözümsüzlük üzerine geliştirdikleri politikalar ve Türk ekonomisine zararlarına daha ne kadar tahammül edilir bilinmez.
***
Peki, bunca sorun varken Gaziantep’te
STK’lar ne yapar veya ne yapıyor?
Muhalefette yer alan partiler ne âlemde?
İl başkanları ilçe başkanları ne âlemde?
Facebook ve Twetter üzerinden parti yönetmekle,
Düğün, cenaze ve taziye kovalamakla meşguller.
***
Memleket elden gidiyor,
Sanayi çökme noktasına gelmiş,
Hemen yanı başında, sınırında savaş patlak vermek üzere,
Suriye mültecileri sorun yumağı haline gelmiş,
Esnafın durumu perişan,
İşsizlik had safhada,
Tarım bitme noktasında,
İnşaat bitme noktasında,
İcralık dosyalar tarihin zirvesini görmüş,
Hırsızlık, çinayet, tecavüzün neredeyse yaşanmadığı gün yok
Hal ve vaziyet bu durumda iken;
***
CHP İl yönetimi ne yapıyor uyuyor mu?
İYİ Parti il yönetimi ne yapıyor uyuyor mu?
HDP il yönetimi ne yapıyor uyuyor mu?
Saadet Partisi il yönetimi ne yapıyor uyuyor mu?
***
Meydanlarda gören var mı bu arkadaşları*
Faaliyet içerisinde gören var mı?
Televizyonlarda, gazetelerde, radyolarda memleketin toplumsal ve ekonomik sorunlarıyla ilgili bunlardan bir söz bir kelime işiten var mı?
Bunlar G.antep’te yaşamıyor mu?
Yada G.Antep güllük gülistanlık da bizlerin mi haberi yok.
Bunca soruna karşı nasıl bir faaliyet içerisindeler?
Koltukta oturarak, atmakla, tutmakla dedikodudan öteye geçmeyen iç çekişme ile, koltuk kavgalarıyla, facebook üzerinden parti yönetmekle sorunlar düzelmiyor, memleketin yarasına çare olmuyor maalesef.