Eski dönemlerde "Altın" denilen maden şimdiki modern çağda da "Para" denilen değerli kağıtlar piyasalardaki mal hareketlerinin pusulasını belirler. Para nerede odaklaşırsa orada bir değer artışı yaşanır. Paranın değerinin faiz ile ölçüldüğünü daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Bu demektir ki faiz artarsa "elde tutulan para miktarı" dolayısıyla "tasarruflar" artar. Faiz düşerse tersine "elde tutulan para miktarı azalır" dolayısıyla "tüketim" artar. Şimdi bu mantığın reel hayatta ki uygulamasını açmaya çalışayım.
Şimdi sizin diyelim 2.000 TL maaşınız var ve bunun bir kısmıyla yaşam için gerekli zaruri ihtiyaçlarınızı karşılıyorsunuz kalan kısmı ise size atıl olarak kalıyor.
Bu atıl parayı bankaya yatırıyorsunuz ve bunun karşılığında bir faiz alıyorsunuz yani sonuç olarak “para tasarrufu” yapıyorsunuz. Bunun adına ekonomi dilinde “elde tutulan para miktarı artıyor” diyoruz. Bankaya para yatırmak para tasarruf etmek yani “parayı elde tutmak” anlamındadır. Paranın faizi düştüğünde para tasarrufu azalır,elde tutulan para miktarı azalır ve mala talep dolayısıyla tüketim artar. Eğer tasarruf ettiğiniz paranın faiz oranı düşükse elde tutulan para miktarı sizi tatmin etmeyecek ve elde tuttuğunuz para miktarı azalacak yani paranızı paradan başka enstrümanlarda değerlendireceksiniz.
Parayı faiz dışında değerlendirdiğinizde para tasarrufu azalır ekonomi dilinde buna “elde tutulan para miktarı azalıyor” diyoruz. Faiz dışında bu parayı ihtiyacınız olduğunda her zaman kolayca paraya çevirebileniniz kısa vadeli spekülatif amaçlı değerlendirmek istiyorsanız ne yaparsınız? Ya kuyumcuya gidip "çeyrek altın" almayı...
Ya da döviz bürosuna gidip "dolar-euro" gibi paraları almayı düşünürsünüz...
Bu yukarıdaki iki spekülatif amaçlı davranış aslında yatırım falan değil bir nevi tüketimdir ve ülkenin sermaye kaynaklarını kurutup sermayenin etkinliğini azaltacaktır.
Son olarak banka faizi sizi tatmin etmiyorsa: Uzun vadede bol getiri amaçlı planlarınız varsa elinizdeki parayı sermaye piyasalarında yani borsada değerlendirmeyi düşünürsünüz. Sermaye piyasasına giren para tasarrufların kaynağa dönüşmesine neden olacak dolayısıyla sermayenin etkin kullanımını arttırıp ülkeye faydası olacaktır.
Sermaye piyasasına giren para dolaysız gerçek bir yatırımdır. Ülkenin ekonomisine ve şirketlerine dolaysız ve ucuz bir kaynak sağlar.
Bankaya yatırılıp faiz alınan para ise dolaylı bir yatırımdır. Bankada biriken para dolaylı olarak şirketlere verilen krediye dönüşerek,ülke ekonomisine dolaylı fakat biraz pahalı bir kaynak sağlar. Bir ülke için Faiz ve Borsa yatırımındaki olumsuz taraf ise eğer bu gibi yatırım araçlarına ülke dışından yabancı kişiler kaynak sağlanıyorsa bir zamandan sonra bu kaynakların ülke dışına kar transferi olduğunda ülke ekonomisinde kaynak çıkışı yaşanacağı için zarar verecektir.
Döviz ve altın alıp elde tutmak ise tamamen ülke ekonomisine zarar vererek zaten az olan kaynakların atıl kullanımına neden olur.
Elinizdeki para miktarı artarsa tasarruflar artar demiştik.
Siz küçük miktardaki parayı bu şekilde değerlendiriyorsanız ya büyük miktardaki fonlar ne yapar şimdi bunları analiz edelim. Tabiatıyla Büyük Fonlar global ekonomi gereği öncelikle dünyada faiz hangi ülkede yüksekse ona giderler. Sadece faiz oranının yüksek oluşu da yetmez o ülkeye girecek paranın geri dönüşünün de kolaylıkla yapılabilmesi gerekir kısacası para sokulacak ülkeye güven hepsinden önce gelir. Eğer bir ülkedeki faiz oranlarında düşme söz konusu olursa o ülkenin parasının değeri düşer çünkü faiz düşünce para bankada hapsedilmez ve bu da "para bolluğu" yaratır.
Olumlu tarafı Bol para eğer uzun vadeli sermaye yatırımlarına dönüşürse etkin bir kaynak yaratacak ve bu da ekonomiye katkı sağlayacaktır.
Fakat Olumsuz tarafı Faizden kaçan bu bol para yatırım amaçlı değil de kısa vadeli spekülatif amaçlı kullanılıp mal piyasasına girerse mal fiyatları artacaktır. Gene bir başka olumsuz tarafı faiz düşünce oluşan para bolluğu tüketimi de arttıran bir nedendir.
Mal piyasalarına giren para da aslında bir nevi tüketimdir. Bu petrol olabilir-altın olabilir-demir olabilir-buğday olabilir-mısır olabilir-pamuk olabilir hepsi mal piyasasıdır.
Çünkü mala giren para talep oluşturup malın tüketim değerini arttıracak ve bu da pahalanmasına neden olacaktır. İşte bu gerek tüketim artışı gerekse mal fiyatlarının artışı ile oluşan pahalanmaya "enflasyon" diyoruz. Paranın bu olumsuz hikayesini özetleyelim: Faiz oranları düşüyor... Faiz oranı düşünce paranın değeri azalıyor...
Paranın değeri azalınca Elde tutulan para miktarı da azalıyor... Yani bankada tutulan para miktarı azalıyor... Elde tutulan para miktarı azalınca...
Para bankadan çözülüp sokağa çıkıyor ...
Sokaktaki para bollaşıyor...
Bollaşan para tüketime yöneliyor...
Sokaktaki paranın bir kısmı ise spekülasyon amaçlı kullanılıyor...
Ve faizden kaçan bu bol para mala ve tüketime dönüşüyor...
Para mala ve tüketime dönüşünce Mal fiyatları ve tüketim artıyor...
Ve sonuçta bu durum "enflasyon" yaratıyor…
İşte bol paranın sokağa çıkıp mala ve tüketime dönüşmesinin intikamı "Enflasyon" oluyor.