Emekli emniyetçi Odatv yazarı Feramuz Erdin, “Ev alınarak TC vatandaşı olunan ülkede Suriyeliler bal gibi polis olur!” Başlığıyla kaleme aldığı yazısında dikkat çeken yorumlar yaptı.

Yazının tamamı şu şekilde:

Eşi uyuşturucu kaçakçısı dahi olsa artık o kişinin polis olması için hiçbir engel yoksa, ev alarak TC vatandaşı olunabiliyorsa, Suriyeli, Afgan hekimler görevlendirilerek sağlık sektörüne entegre ediliyorsa, hiç eveleyip gevelemeyin Türk vatandaşlığına geçen Suriyeliler de bal gibi polis olur.

İçişleri Bakanlığı akşam saatlerinde “Polis olmanın şartları bellidir” diyerek Suriyelilerin polis olabileceği iddiamızı yalanlamış.

O zaman gelin biz, aşama aşama tüm bu senaryonun nasıl gerçekleşeceğini anlatalım;

EŞİ UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI OLAN BİLE POLİS OLABİLECEK

Eşi uyuşturucu kaçakçısı dahi olsa artık o kişinin polis olması için hiçbir engel yok.Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin değişmesi ile artık bunun önü açılmış oldu.

Polis adaylarının birinci derece akrabalarının ve eşlerinin adli kayıt yönünden sorgulanması bu yönetmenliğin değişmesi ile birlikte ortadan kalktı.

Bu değişiklik, evrensel insan haklarına ve Anayasamıza uygun da olsa, polislik mesleğinin hassasiyeti bazı olumsuz sonuçlara gebedir.

Meslek içinde hukuka uygun daha başka tedbirler alarak bu yeni uygulamanın komplikasyonlarından kaçınılabileceğini düşünenlerdeniz.

POLİS TAYİNLERİ NEDEN ARTTIRILDI

Tayin ve Atama Yönetmeliği’nde yapılan ikinci değişiklikle ise, meslek hayatı boyunca polisin tayin görme süresinin arttırılmasının önü açıldı.

Personelden bu konuda bir talep olmadığı gibi mevcut güvenlik yapılanmasında bu radikal değişikliğe gitmek için sebep gözükmüyordu.

O halde başka bir hazırlık mı vardı?

Çünkü yönetmeliğin çıktığı gün polisler kızgınlıklarını ortaya koyan #PolisinDeOyuVar tagı ile sosyal medyada büyük bir protesto hareketi başlattı.

POLİS NEDEN SERTLEŞTİ

Ayrıca 21 Mart günü bizzat İç İşleri Bakanı Soylu tarafından “her zaman tolerans gösterildiği” açıklanan Alpaslan Kuytul gurubuna polis tarafından çok sert bir müdahalede bulunuldu.

Odatv’de yayınlanan Polisler Bu Tuzağa Neden Düştü başlıklı yazımda aslında bu sertliğin sebebinin Kuytul ve ekibine karşı olan tahammülsüzlük mü yoksa, yeni yönetmeliğe karşı bir tepki mi olduğunu sorgulamıştım.

Ne olmuştu da polis bu kadar sertleşmişti?

Takip eden günlerde polis teşkilatının içinden aldığım izlenime göreyse personelde hayal kırıklığı gittikçe büyüyordu. Şark görevine gitmek yerine istifa etmeyi düşünen binlerce polisin varlığını öğrenince hükümetin tam da seçim öncesi bu riski neden aldığını daha çok merak ettim.

Bir hükümetin seçim öncesinde sağlam tutması gereken yer kolluk güçleridir. Çünkü kamu düzeninin bozulması iktidarın seçimi kaybetmesine neden olabilir.

Bir de polisin oy potansiyeli var ki, aileleri, yakınları, emeklileri ve bunların yakınları ve hepsinin etki alanını hesaplarsanız neredeyse 5 milyonu bulur! Hükümet polisi küstürerek böyle bir imkânı durup dururken neden heba etmek isteyebilirdi ki?

Acaba Emniyet Genel Müdürlüğü yapılan bu radikal değişikliğin sonucunda kaç polisin istifa edebileceğini ön görmüştü? Ellerinde bu konuyla ilgili yapılmış bilimsel bir çalışma var mıydı?

Tabii ki Emniyet birkaç bin kişinin görevi aynı anda bırakması ile sarsılmayacak kadar güçlü bir teşkilattır. Ama tecrübeli personelinin binlercesini bir anda kaybeden bir teşkilatın yerine yenisini koymak için bazen özensiz davranabileceği de bir gerçektir.

Nihayetinde önümüzde Sağlık Bakanlığı’nın bir kriz yönetimi pratiği vardı: Mesleğini bırakarak başka ülkeye giden Türk hekimlerin yerine hemen Suriye ve Afganistan kökenli hekimler görevlendirilerek kadro açığı kapatılmaya çalışıldı. Bu konuda eğitim kalitesi, tecrübe, kültür ve lisan bariyeri gibi sorunlarla ilgili halkın endişeleri ise hala giderilmiş değil.

POLİS İSTİFALARI SURİYELİLERİN ÖNÜNÜ AÇAR

Hükümetin Türkiye’de sığınmacı olarak bulunan insan kaynağını acil durumlarda devreye sokması, doğal olarak toplu bir polis istifası durumunda başta Suriyeliler olmak üzere diğer sığınmacıların da ani bir kararla polis yapılabileceği fikrini doğurmuş oldu.

Böylelikle bir taşla iki kuş vurulabilirdi: Zaten sayıları milyonları bulmuş olan sığınmacılarla aynı dili konuşan ve aynı kültüre sahip polislerin istihdam edilmesi bizi çok şaşırtmazdı.

POLİS OLMANIN İLK ŞARTI TC VATANDAŞI OLMAK

Bugün akşam üzeri İçişleri Bakanlığı’ndan “polis olmanın şartları bellidir” denilerek bu konuda bir yalanlama geldi. Ama açıkçası bu yalanlama üzerine endişemiz bir kat daha artmış oldu:

Çünkü polis olmak için ilk olarak Türk vatandaşı olmak şartı vardır. Türk vatandaşlığını konut satın alma yoluyla dahi edinmiş olsa bile sınavları geçecek kadar Türkçe bilen ve konuşan ve diğer şartlara da haiz olan birisinin müracaat etmesi ve polis olması nasıl engellenebilir?

Bu kişiler eğer kökeni yüzünden elenecekse o zaman da Güvenlik ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinde yapılan değişikliğin gerekçesi çiğnenmiş olmayacak mıdır?

Sığınmacılardan veya yabancılardan Türk vatandaşlığı edinenlerin polis olamayacağı bilgisi maalesef doğru değildir ve Anayasamız ile de çelişir.

FERAMUZ ERDİN KİMDİR?

Feramuz Erdin 1992 -2007 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çeşitli birimlerde görev yaptı.

2007-2020 yılları arasında çok uluslu kurumsal şirketlerde profesyonel güvenlik yöneticiliği görevlerinde bulundu.