İslam dünyasında Laiklik,Demokrasi,Sivil Toplum gibi mutaharalı konulara çok az girilmiştir. Bunun nedeni,İslami prensiplere aykırı düşme endişesi, alimlerin kendilerini siyaset kurumuna eklemlemiş olmaları ve baskıcı yönetimlerin aklı ve hür düşünceyi zincire vuran uygulamalarıdır.
İslam dünyasında bunun çok az istisnası vardır,bunlardan biri de Tunus Baharının başarıya ulaşmasında takındığı mutedil,yapıcı tutumla etkili olan Gannuşi'dir.
Gannuşi,doksanlı yılların başında demokrasi ve laiklik gibi konulara-tekfir edilmeyi-göze alarak cesaretle eğilmiş, demokrasi ve laiklik meselesine farklı bir soluk getirmiştir.
Demokrasinin, modernleşmenin bir sonucu olduğunu söyleyen Gannuşi, "Modernizm aklı özgürlüğüne kavuşturdu,bilimsel buluş gücünün önünü açtı,halkı kurtardı.Sivil toplumu;insan hakları,demokrasi ve sanayi toplumunu kurdu,",der. Bunun yansımalarının İslam dünyasında farklı olduğunu belirterek , uygarlık alanında ilerlemenin ancak köklerimizden kopup,İslam'ı terk etmekle mümkün olacağına dair bir algı oluştuğunu ifade eder."Batı diktatörlüğe ve akılları zincirleyen otoriteye isyan ederek bilimsel ve endüstriyel ilerleme kaydetmiş ve demokrasiye ulaşmıştır.Oysa bizim ülkelerimizdeki modernizmin görüntüsü, ülke ve milletimize musallat olan emperyalistlerin yandaşı ve onların çıkarlarının koruyucusu bir grup azınlığın millete tahakkümü olmuştur."
Batı'da laikliğin, aklı kilisenin hegemonyasından kurtardığını ve asla tek renkliliği ve tek partili bir parlamentoyu dayatmadığını söyleyen Gannuşi,Laiklik karşısında kendi tutumunu da şu şekilde özetler: "ister devletin inançlar karşısında tarafsızlığı ister kamusal alanın din adamlarının otoritesinden kurtarılması isterse aklın mutlak araştırma özgürlüğü anlamında olsun, bizim Batı'daki manasıyla laiklikle bir sorunumuz yoktur.
Tunus'da Burgiba'nın uyguladığı katı laiklik modelinin Batı'da uygulanan modellerle bir benzerliği olmadığını belirten Gannuşi bu modelin -din karşıtı-bir laiklik olduğunu belirterek şunları söyler:Burgiba din karşıtlığı anlamında laikti ama devletin inançlar karşısında tarafsız olması gerektiği anlamında laik değildi.Onun lider modeli ne Fransız,ne ABD ne İngiliz modeliydi,peşinden sürüklendiği model modernizm ve laiklik örtüsüne bürünmüş Nazi yahut Sovyet Rusya'da uygulanan faşist modeldi.
İslam'la demokrasinin bağdaşmayacağını söyleyenleri şiddetle eleştiren Gannuşi,"bazı İslam düşmanları İslam'ın demokrasiye karşı olduğu konusunda birleşiyorlar.Bu garip ötesi bir şeydir. Buna çanak tutan biraz da İslami bilimlerde uzman olmayan İslamcıların siyasi meseleleri basitleştirerek ve belli sloganlar etrafında izah ederek oluşturdukları algıdır.Hüküm Allah'ındır diyerek güya buradan hareketle İslam yönetimi Allah yönetimidir,Demokrasi yönetimi halk yönetimidir diyerek demokrasinin küfür ve şirk olduğu savunuyorlar. Oysa bunlar hüküm Allah'ındır ölçüsünün bir devrim olduğunu anlayamadılar.Bu büyük bir devrimdi.Çünkü bu İslami ölçü,kralların mutlak hakimiyetlerine son verip,yöneticilerin yalnızca halkın hizmetçisi olduğunu ilan ediyordu.Çünkü hüküm Allah'ındır sloganını taşıyanlardan hiç kimse Allah'ın bir bedene girip doğrudan ya da din adamları vasıtasıyla bize hükmettiğini kastetmez.İslam'da ruhban sınıfı yoktur ve hiç kimse ya da kurum onun adına konuşamaz.Hüküm Allah'ındırın anlamı kanunun ve Müslümanların(yani halkın) hükmetmesidir. Modern devlette de temel anlam kanun devleti oluşudur.Hüküm kralların veya fildişi kulelerde yaşayan elitlerin değil,iman ettiği ve seçtiği tercihler istikametinde Müslümanların(halkın) dır.İşte burada dönüp dolaşıp Allah'ın hükmünün halkın hükmüne geldiğini görüyoruz."
İslam dünyasına hakim olan tek parti ve tek adamla yönetilen devletleri demokrasiye aykırı bularak eleştiren Gannuşi, bunun bir nevi panteizme neden olduğunu ve tanrılaştırılmış liderler yarattığını ifade ederek şunları söyler: "Bu tek parti eşittir devlet,devlet de eşittir lider ,şeklini aldı, geriye yokluk ve kurtların ulumasından başka bir şey kalmadı."
Laiklik ve demokrasiyi İslam'la telif eden Gannuşi, uzlaşmacı ve gerçekçi üslubu ile Tunus devrimini başarıya ulaştıran simge isimlerinden biri olmuştur. Son yıllara kadar AKP'yi örnek alan ve ona atıfta bulunan Gannuşi, otoriterizme kaydığı,ifade özgürlüğünü kısıtladığı , demokrasiden uzaklaştığı gerekçesiyle artık AKP'yi İslam dünyasına model olacak değerde görmüyor.Gannuşi gibi İslam'ı bilen ve dünyayı tanıyan bir düşünürün geldiği nokta, AKP'nin İslam dünyasında itibarının nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından önemlidir.
Kaynak:Gannuşi,Laiklik ve Sivil toplum,Mana yayınları